Japonya, ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunan bir ülkedir. Sokaklarında dikkat çeken düzen, halkın birbirine ve çevreye olan saygısı, toplumsal yaşamın her alanında hissediliyor.

HER YERDE TAPINAKLAR VAR

Japonya'da sokaklarda çöp kutusu bulmak zor. Buna rağmen, sokaklar son derece temiz. Bu durum, Japonların kişisel sorumluluk ve toplumsal bilinç konusundaki hassasiyetini gösteriyor. Her birey, çöpünü yanında taşıyor ve evine ya da uygun bir yere ulaştığında atıyor.

Japonya'da sigara içmek ve telefonla konuşmak için belirlenmiş alanlar dışında bu faaliyetler yasak. Bu kurallar, halkın birbirine olan saygısını ve toplu yaşam alanlarının huzurunu korumayı amaçlıyor.

Trenlerde ve toplu taşıma araçlarında telefonla konuşmak yasak olup, sessiz bir ortamda kendimizi bulduk.

Yaşlılar, hamileler ve engelliler için ayrılmış koltuklara kimse oturmuyor. Bu, toplumsal saygının ve nezaketin harika bir göstergesidir. Herkes, toplumsal kurallara uyarak birbirine olan saygısını gösteriyor.

Japonya'nın ünlü balık pazarlarında, balıkların taze bir şekilde çiğ yenmesi oldukça yaygın. Denizden çıkan balıklar, pişirilmeden tüketiliyor ve bu kültür, Japon mutfağının önemli bir parçasıdır. Balık pazarları, yoğun kalabalığa rağmen son derece temiz ve hiç balık kokusu duymadık.

Japonya'da restoranlarda sıra beklemek yaygın. Herkes sabırla ve saygıyla sıraya giriyor hiçbir şekilde kargaşa veya sıkıntı yaşanmıyor.

Çalışma ortamında ve günlük yaşamda, insanlar birbirlerine saygı göstermek için eğilerek selam veriyorlar. Giriş ve çıkışlarda yapılan bu selamlama, Japon toplumunun nezaket ve saygı değerlerinin önemli bir parçası.

Şehirlerin iç kısımlarında ve etrafında insanların rahatlaması için 500.000 metre karelik çok büyük parklar var. Parkların içine tapınaklar ve müzeler yerleştirilmiş. Parklarda bulunan hayvanlar da Japon’lar gibi kafalarını aşağı yukarı kaldırıp indirerek insanı selamlıyorlar.

Deprem konusunda çok hassaslar, her mahallede insanları bilgilendiren deprem haritaları var. Binaları depreme dayanıklı. Köylerde ve kasabalarda çok küçük evlerde yaşıyorlar. Lüks değil, sade bir yaşantıları var. Sempatik ve sevimli insanlar.

Temizlik, hijyen harika. Tuvaletleri her yerde tertemiz ve elektronik.

Arabalarını kaldırımlara ve sokaklara park etmiyorlar. Özel asansörlü araba park yerleri var. Sokaklarında polisler çok görünmüyor. Bisikletli polisler var.

60 bin kişilik stadyumda maç izledik. Bu stadyumda 2002 yılında Türkiye dünya kupalarında oynamış.

Ev sahibi takım 2-1 galip geldi. Maç boyunca bayram havasında tezahürat yapıldı. Maç sonucu misafir takım oyuncuları ayrılırken ev sahibi takımını, sıra olup selamlayıp tokalaştılar, misafir seyirciler de alkışladı. Maç bittikten sonra 20 dakika şarkılarla ev sahibi takım oyuncuları seyircilerini selamladılar,  her iki takımın  seyircileri birlikte evlerine gittiler , herkes kendi çöpünü alıp götürdü. Etrafta polis bile yoktu.

Japonya'da futbol sahalarında ve diğer spor alanlarında da saygı önemli bir yer tutuyor. Takımlar ve oyuncular birbirlerine karşı büyük bir saygı ile davranıyor, sahada kavga veya gürültü olmuyor. Polis veya güvenlik görevlilerine de iş düşmüyor.

Elbise yapan lüks terzi dükkanları var, kılık kıyafete çok dikkat ediyorlar, takım elbise ve kravatlılar iş yerlerinde.

Trafik lambaları kuş sesleriyle uyarıyor.

Japonya verimli ve etkili bir eğitim sistemine sahip. Japon eğitim anlayışına göre çocuklar ahlaklı ve erdemli bireyler olarak yetiştirilir. Bu durum bilgi ve beceri kazandırılmasından çok daha önemlidir. Yaparak öğrenme, eğitim sisteminin temel ilkesidir. Öğrenme, sadece öğretmenlere bırakılmıyor; öğrenme yaşamın her alanını kapsamaktadır. Japonya Eğitim Sisteminde ders programları kuvvetli bir milli içerik taşıyor. Ülkede okul, aile ve toplum arasında bir bağ kurulmuştur.

Öğretmenler, temelde öğrencilerine ne sorulacağına değil onlara nasıl düşüneceklerini ve nasıl problem çözeceklerini öğretmeye odaklanıyor. Eleştirel düşünme becerilerinin gelişmesi sayesinde öğrenciler, daha önce hiç görmedikleri soruları bile kolayca çözebilirler. Japonya’nın kalkınmanın temelinde eğitim yatıyor.

Okullarda öğrenciler, özel iç mekan ayakkabıları giyiyorlar, sokakta kullanılan ayakkabılarla okula girilmiyor. Bu, temizlik ve düzenin korunmasına yönelik bir uygulamadır.

Ahlak kurallarına uygun bir eğitim verilir ve toplumsal yaşama, düşünceye büyük önem veriliyor. Bu yaklaşım, öğrencilerin topluma uyumlu, sorumluluk sahibi bireyler olarak yetişmelerini sağlıyor.

Japonya'nın toplumsal düzeni ve saygı kültürü, bu ülkeyi ziyaret eden herkesin dikkatini çekiyor. Temizlikten, toplu taşıma kurallarına, restoran ve parti kültürüne ve eğitim sistemine kadar her alanda hissedilen bu toplumsal bilinç, Japonya'yı özel kılıyor. Bu özellikler, Japon halkının birbirine ve yaşadığı çevreye olan derin saygısını ortaya koyuyor.

Japonların Türkleri sevdiğini gördüm, bunda rahmetli Barış Mançonun emeği var.

Tokyo’ya 2000 yılında Osmanlı mimarı büyük bir cami yapılmış, külliye şeklinde, turistler tapınakları ziyaret ettiği gibi camiyi de ziyaret ederek islam dini hakkında bilgi alıyorlar.

Emekli öğretmen

Şükrü Karataş

20 Mayıs 2024