ÖĞRETMENLER, SAHNEYE ÇIKTI. SANAT KONUŞTU

Efendim, Okullar kapandı. Öğrenciler tatile çıktı. Öğretmenlerimiz için, okullarında seminer haftası başladı. İyisiyle kötüsüyle, fazlasıyla eksiğiyle 2024-2025 Eğitim öğretim yılı tamamlandı.

Milli Eğitim Müdürlüğü bu sene birçok projeye imza attı. Bu günkü yazımda Bolu Milli Eğitim Müdürlüğü’nün son ve güncel projesinden başlayarak, yazmanın uygun olacağı kanaatindeyim.
***
Bolu Milli Eğitim Müdürlüğü dört ay önce okullara bir “yazı-duyuru” göndererek, tiyatro grubu oluşturmak istediklerini okullara resmi olarak duyurmuş.
Okul öncesi, İlk, orta ve lise dengi okullardan, gönüllülük esasıyla katılmak isteyen öğretmenler resmi yazıyla geri bildirilmesini istemiş.
Müracaat eden ve birbirinden habersiz öğretmenler “Bolu İl Milli Eğitim Müdürlüğü Öğretmenler Tiyatro Okulu” Proje ekibini gönüllü olarak katılma isteğiyle, bu okulu oluşturmuşlar.
Esas mesele de şimdi başlayacaktı. Birbirini tanımayan gönüllü öğretmenlerin rol almaları, görev tanımları vs vs.. yani işin mutfak ve zor tarafı başlamıştı.
Gönüllü olarak evini, bulaşığını, çamaşırını, görevini, bebeğini, annesini veya aile fertlerini vs vs bırakıp, gönül verdiği işe odaklanabilmek baştan büyük bir cesaret olduğunu yazalım.
İşte bu ilkler bakalım ortaya ne çıkarabileceklerdi?

ÖN BİLGİLER
Bolu MEM;
Önce Turgut Özakman’ın yazdığı “Deli Bayramı” oyununun oynanmasına karar verilirken Bolu 50. Yıl Orta Okulu Türkçe Öğretmeni Sezgin Koçyiğit’ i başyönetmen olarak görevlendirilmiş. Genel Sanat Yönetmeni yardımcısı ise, eşi Sezgin Koçyiğit Beyin tiyatrocu eşi öğretmen Yadigâr Acar Koçyiğit olmuş.
Oyunun Koreografileri Elvan Esen Akkaya tarafından sağlanmış. Kostümlerin sorumluluğunu Nagehan Erözen üzerine alırken, oyunun Işık Fatma Aksoy, Terzilik işlerini Mirmet El Sanatları tamamlamış.
Oyunun Dekoru Mimar İzzet Baysal Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi sağlamış. Oyunun süresi tek perde ( 60' dakika )
Oyunun başında, aralarında nüktedan ve esprili anlatıcı öğretmenleri ise, Ebru Fidi ve Özlem Yavuz, oyun süresince görevlerini üstün başarı ile sürdürdü. Zeka dolu espriler, nüktedan ifadeler, oyunun kremasıydı.

Bolu Milli Eğitim Müdürlüğü kadrosundaki 45 öğretmenin, gönüllülük üzere mesai saatleri dışında, 4 aydır çalışarak ortaya koydukları , “DELİ BAYRAMI” isimli eser, BAİBÜ Mavi Salonda 3 seans sahnelendi.
Gösterimler, 18 ve 19 Haziran 2025 tarihlerinde 3 seans olmak üzere Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi(BAİBÜ) Mavi Salon'da oynandı.
18 Haziran günü saat 10 da, Lise öğrencilerine, aynı gün saat 20.00’de halka açık ve salon tam dolu olarak oynandı.
Üçüncü gösteri ise 19 Haziran 2025 Saat 20.00 de davetlilere ve protokole denilse de, salon izleyicilerle tam dolarak oyun sahnelendi. Hatta birçok kişi oyunu ayakta izledi.
Oynayan oyuncuların heyecanları, keyifleri, moralleri yüzlerinden okunuyordu.
Oynanan oyun, 4 farklı konuda, dört ayrı bölümde birbiri ardına sürdü.

OYUNUN BÖLÜMLERİ
SAHNE 1: (SAKİN DOKTOR)
Sakin olarak görevini yapan ruh hastalıkları doktoru, komedi-dram şeklinde cereyan eden olaylar karşısında, doktorun yeni gelen hareketli ve hiperaktif bir hastanın, oyun içinde tabanca bile çekerek baskı kurması sonrası, doktorun kendini kaybederek, delirmesini anlatan oyunda, finalde trajediyle sonlandı. Bu oyunda görev alan öğretmenlerimiz
Doktor rolünde Bilal Kavak, Hemşire rolünde Aslı Alkan Çağlayan, Atila rolünde Mehmet Salih Köşgeroğlu ve Meloş rolüne Asiye Şaşmaz rol alarak oyunlarını başarı ile tamamladılar.
***
SAHNE 2: (GALAKSİ TAKSİ)
Bu bölümde de bir taksi durağında ardı ardına gelişen komedi, dram tarzı etkilerin kişiler üzerinde baskıları, iletişimleri, olumsuz gelişmeleri ve günlük hayatta süregelen anormalliklerin insan üzerindeki etkilerini anlatan bir oyundu. Dram komedi türü bir oyundu. Bu oyunda görev alan öğretmenlerimiz başarılı bir oyun sergilediler. Bu oyunda görev alan öğretmen arkadaşlar:
Patron rolünde Erkut Kurubal, Bey rolünde Recep Artık, Anne rolünde Elif Yalçın Suna, Görümce rolünde Serap Kulaksız, 1.Kız rolünde Derya Deniz, 2.Kız rolünde Ayla Ergin ve Dünür rolünde Gülcan Bakırcık görev aldı.
***
SAHNE 3: (HASTANEYE DÖNÜŞ)
Bu bölümde de, günlük hayatta kuşaklar arası kültürel farklılıkların olumsuz etkilerinin, sabit fikirli kişilerin gelişmeleri özümseyememesi, yargılaması, bunu dert etmesi sonrasında, gelişmelerin bıraktığı negatif sonuçlar tam dramatize edildi. Oyunda gerçek olan bir kısım ise, nezaket, görgü ve edebin yeni kuşaklarda tam bilinememesi, işlenmemiş olmasının banal ve nefsani yaşam şekliyle, kültürlerin iflas etmesi sonrası kuşak çatışmalarının şok etkilerinden, tırlatan insanların anlatıldığı bu bölümde komedi- dram şeklinde sürse de, trajedi bir finalle sonlandı.

Bu oyunda görev alan öğretmenler Türkan rolünde M. Didem Özçelik, Refik Bey rolünde Ruhi Koç, Kevser rolünde Hatice Çalışkan, Şebnem rolünde Tuğba Demirbaş, Doktor rolünde Fatma Akdoğan Kızılay, Aydemir rolünde M. Salih Köşgeroğlu görev aldılar. Oyun nefis işlendi. Amatör ruh oyuna tam hâkimdi.
***
SAHNE 4: (MEMUR EVİ)
Bu bölümde normal olarak işinde ve gücünde görev yapan bir memurun, gelişen ev ve iş dünyasındaki negatif gelişmelerin sonunda, bunalıma düşen bir kişininiç dünyasındaki sıkıntılar dile getirildi. Memurun ailesinin gereksiz egolu tavırları, evdeki dedikodu rüzgârları olayları komedi-dram şeklinde izleyenlere yansıttı. O memurun kabadayı bir arkadaşının da şiddet yanlısı yanlış yönlendirmesi sonrası, memurun evinde ki düzene başkaldırışı, bireylerin kişilerin-davranış bozukluklarını anlatan komedi-dram oyununu keyifle izledik. Bu oyunda memur eşi Tuğba Serim’ in olağan üstü rol gücü ve Çamur Şevket rolündeki Bayan öğretmen Sevim Esen Özbakan’ın rol gücü, Kayınvalide rolünde Sibel Aliş Seyithanoğlu’nun, rolleri gereği, izleyenlerde derin izler bıraktı. Bu oyunda görev alan öğretmen arkadaşlarımız:

Memur rolünde Turgut Aydın, Memur Eşi rolünde Tuğba Serim, Kayınvalide rolünde Sibel Aliş Seyithanoğlu, Memurun Kızı rolünde Ayşe Sena Korkmaz, Çamur Şevket rolünde Sevim Esen Özbakan, Çamur Şevket’in Eşi rolünde Nergiz Başalan, Memur Eşinin Arkadaşı rolünde Esin Aksoy görev yaptı.

DANSÇILAR/DELİLER
Oyunun en iyilerinden olan dansçı deli kızların kıyafetleri tek model olup zariflerdi. Hareketli oyunları beğenildi.
Oynanan dört oyunda da, oyundan hiç kopmadan rollerini sürdüren dansçı deli rolündeki oyuncular, oyunun en ilginç ve gösterinin en keyifli kısmına imza atan gruptu. Bu grupta kimler mi vardı:
Elvan Esen Akkaya, Mürvet Dinçsoy, Gülseren Uygunuçarlar, Esra Mary Özgür, Sevgi Kandemir, Ayşe Ay Güçlü, Necla Temel, Gizem Mizraoğlu Düzgün, Nagihan Erözen, Emine İşleyici, Gülcan Zencir, Sevgi Kandemir, Lütfiye Türedi öğretmenler görev aldı.

Doktorlar olarak ta Bediha Yamen ve Asiye Şaşmaz öğretmenler görev aldılar ve çok iyi rollerini yaptılar.
****

Dile kolay: 45 öğretmen bir araya gelmiş, “Deli Bayramı” adlı tiyatro oyununu sahneliyor! Bir araya gelmeleri zaten başlı başına bir başarı. Bu kadar öğretmeni aynı karede görmek için normalde bir seminer salonu veya sınav görevi gerekiyor. Ama bu kez buluşturan şey; ne zümre toplantısı, ne bir toplantı duyurusu ne de veli toplantısı…Bu kez sahne!

Sahneye çıkan öğretmenler gündüzleri sınıfın hâkimi, geceleri replik ezberleyen emektar gönüllüler… Hangi ara prova yaptılar, hangi boşlukta rollerine çalıştılar bilinmez ama sonuç: ayakta alkışlanan bir performans.

“Deli Bayramı” dedikleri oyun, ismiyle müsemma bir coşkuyla oynandı. Kahkahalar, tebesümler havada uçuştu, arada bir gözler de doldu. Çünkü sadece bir tiyatro oyunu izlemiyorduk; bir ideali, bir tutkuyu, bir inadı izliyorduk.
O öğretmenlerden kimileri sahneye adımını atarken biraz çekinmiş olabilir ama repliğini söyleyince gözleri ışıldadı. Kiminin kostümü pot durdu ama yüreği tam oturdu yerine. Sahne ışığında ter döken öğretmenler, sadece rollerini değil; yılların yorgunluğunu, eğitime adanmış yüreklerini ve tabii ki kahkahayla yoğrulmuş umutlarını da bizlerle paylaştı. Hak ettikleri, duymak istedikleri alkışları riyasızca doya doya kana kana içtiler sahnede.

Düşünsenize... Gün içinde “çantasını unutma”, “sessiz ol”, “hadi konuları anlatalım” diyen bir öğretmen, gece oluyor; sahnede hayat dersi veriyor.
Bu bir meslek değil artık; bu, bir yaşam biçimi.

Ve oyunun sonunda şu yargı hakimdi:
Bazen bir tiyatro sahnesi, koca bir okuldan daha çok şey anlatır.

Oyunun sonunda, izleyenler bu kadar güzel bir oyunla karşılaştıkları için şaşkındı. Salondaki herkesin bu gönüllü öğretmenleri ayakta alkışlarlarken, oyunculara program sonunda buket-çiçek yağdırdılar.
Oyunun genel yönetmeni Türkçe öğretmeni Sezgin Koçyiğit ve yönetmen Yardımcısı Yadigâr Koçyiğit sahneye davet edildi. Sahneye İl Milli Eğitim Müdürü Fatih Öncü, M:E.Müdür Yardımcısı Fatih Fedaker, şube müdürü Ahmet Değirmenci davet edildi. Yönetim kadrosu, sahnede bütün oyuncuları tebrik etti. Toplu hatıra fotoğrafları çekildi.
Oyun sonunda Mavi Salon’da sahne ana baba gününe döndü. İzleyiciler sahneye akın ederken, çiçek ve iltifat yağmurları her yana saçıldı.

Hiçbir ücret talep edilmeden, gönüller ortaya koyarak, profesyonelce oynanan bu oyun, Bolu İl Milli Eğitim Müdürlüğü Öğretmenler Tiyatro Okulu grubunun başarısıydı.

Bu final, gelecek senenin de alt yapısını oluşturduğu için, gelecek senede büyük başarıların şimdiden habercisi çoktan oldu bile.
BOLU VALİ BEYİMİZE
Sayın Valim,
Şimdi, hiçbir karşılık beklemeden, sadece öğretmen kimliği şemsiyesi altında, yüreklerini ortaya koyan, evinden, eşinden, işinden, bebeğinden, vs vs vs ayrı kalan bu fedakâr arkadaşlar, unvanları, onurları için en güzeli severek başardılar. Olumsuzluklar mutlaka olmuştur. Onları da sabırlarıyla aşıp, sahneye dim dik çıktılar. Çünkü onların adı: ÖĞRETMEN
45 yıllık meslek (idarecilik+eğitimcilik+öğretmenlik) hayatımda, Bolu’da böyle bir etkinlikle ilk kez karşılaşıyorum.
İmkân verildiğinde, öğretmenlerimizin neler yapabileceğini bizler bire bir gördük.
Bu kadronun gelecek seneye 2-3 kat büyüyeceğine eminim.
Bu da gösteriyor ki gelecek seneye, bu ekip Bolu’da 2-3 oyun mutlaka çıkarabilecek kabiliyette ve Türkiye’ye örnek olabilecek kapasitededir. Bu gücü bu ekip bu gün yakalamıştır.
Hatta bu ekip, Bolu İlçelerindeki halka, öğrencilere bile turne düzenleyerek oyunlarını ilçelerde sergilemelidir. Başta Gerede, Mengen, Yeniçağa, Seben, Kıbrıscık, Dörtdivan, Mudurnu ve Göynük’te bu oyun iyi bir planlamayla oynatıla bilinir.
Hatta bu ekip, yakın veya uzak illerde de oyunlarını aynı heyecanla sergileyebilecek güçtedir. Yeter ki iyi bir iletişim, etkileşimle bölgemizde ve yöremizde eğitim öğretim adına oluşabilecek büyük bir hamledir. Sayın Valim, bu ekip sizindir.

MİLLİ EĞİTİM BAKANIMIZIN DİKKATİNE
Sayın Milli Eğitim Bakanım, Bolu’da 45 öğretmen hiçbir menfaat gözetmeksizin, sadece “öğretmen” unvanından güç alarak, bir proje etrafında bulunmak için gönüllü olarak ortaya çıkmışlar. Ortaya çıkan eser ise mükemmel bir sonuç.
Bu ekibi ve bu oyunu oynamak ve izlemek üzere, Ankara’ya davet etmelisiniz.
2025-2026 Öğretim yılında Başkentte bu amatör kadro, profesyonelce oynadıkları oyunlarıyla, bizlerin burada şaşırdığı gibi, Ankara’da da sizleri şaşırtacağına eminim.
Bu ekibi cesaretlendirmeniz, “Türkiye 100. Yılında” iyi bir çığır açmanız adına önemsiyorum.
Bu konuda cevabınızı merakla bekliyorum Sayın Yusuf Tekin Bakanımız.
Eğer cevabınız gelirse, gelen cevabınızı, kamuoyu ile noktasına virgülüne dokunmadan, köşemde yayınlarım.
Faal olarak 45 yıl bir fiil Milli Eğitime hizmet etmiş bir eğitimci, bir öğretmen emeklisi olarak bu tiyatroda görev alan ünsüz öğretmenlerin isimlerini, gazetedeki köşemde onurla yazdığımı da bilmenizi isterim

TEŞEKKÜRLER ÖĞRETMENLERİMİZ
Teşekkürler sevgili öğretmenler.
Siz sahneye çıktınız, sanat konuştu; ama en çok da kalplerimiz sizleri alkışladı.

O gece,

Perde kapanınca küçük bir çocuk annesine sordu:
“Anne, bu öğretmenler gerçekten öğretmen mi yoksa oyuncu mu?”
Annesi gülerek yanıtladı:
“Gerçek öğretmen onlar yavrum… Ama yeri gelince hayatı da oynarlar, umudu da…”

İşte o akşam, sahnede hem rol vardıhemde rol model.