Dünya’daki bütün insanlara peygamber olarak gönderilen, peygamberlerin sonuncusu ve en üstünü Muhammed aleyhisselâm, 571 yılı Nisan ayının 20'sine rastlayan, Hicri Rebi'ul-evvel ayının 12.Pazartesi gecesi, sabaha karşı Mekke-i Mükerreme'de dünyaya gelmiştir.
Her peygamberin ümmeti, kendi peygamberinin doğum gününü bayram yapmıştır. Bugün de, Müslümanların bayramıdır. Neşe ve sevinç günüdür. Dünyadaki Müslümanlar tarafından, her sene, bu gece Mevlid kandili olarak kutlanmakta, her yerde Mevlid kasideleri okunarak Resûlullah hatırlanmaktadır. Mevlid, doğum zamanı demektir.
***
Peygamber efendimiz, Peygamberlerin en üstünü ve sonuncusudur.
Allahü teâlânın yarattığı varlıkların en şereflisi Muhammed aleyhisselâmdır.
Her şey O’nun hürmetine yaratıldı. O, Allahü teâlânın resûlü, son peygamberidir. Allahü Teâlâ bütün peygamberlerine ismiyle hitap ettiği hâlde, O’na “Habibim” (sevgilim) diyerek hitap etmiştir. Nitekim Allahü Teâlâ bir hadîs-i kudsîde: “Sen olmasaydın, hiçbir şeyi yaratmazdım!” buyurdu. Bütün mahlûkatı O’nun şerefine yaratmıştır. Allahü Teâlâ kullarına razı olduğu ve beğendiği yolu göstermek için çeşitli kavimlere zaman zaman peygamberler göndermiştir. Muhammed aleyhisselâmı ise son Peygamber olarak bütün insanlara gönderdi. Bunun için Peygamberimize “Hâtem-ün-nebiyyîn” ve “Hâtem-ül-Enbiyâ” denilmiştir.
***
Peygamber efendimizin hayatını hakiki kaynaklardan, doğru kişilerden öğrenebilirsek, yaşadığımız hayatın gerçek gayesini net anlayabiliriz.
Peygamber efendimizi “Ehlisünnet âlimlerinden” öğrenmeliyiz.

Günümüzde birçok kişi peygamber efendimizle ilgili kitaplar yazıyor.
Oysaki bazı kişiler, ehli sünnetin dışına taşmış, vehabbilerin, Rafızilerin, kadiyanilerin etkisinde kalarak peygamber efendimizi anlattıklarında, yalan-yanlış bilgileri bize naklettiklerinde, bizlerin kalbinde insan fıtratına uymayan kalıtılar bıraktığında peygamber efendimizi sevmek değil, O’na, nefret hasıl olmaya başlıyor.
Bu çok çok önemli bir konudur.

***
Peygamber efendimizi O’nun varisleri olan âlimlerce bizlere bıraktıkları yüzbinlerce kaynak esere ulaşıp, o eserleri temiz bilgili, ihlaslı kişiler tarafından tercüme edilerek, bu eserlerden öğrenmekten başka çaremiz yok.

Günümüzde bu bilgiler tercüme edilerek yayınlanıyor.
***
Peygamber efendimizi tam öğrenip, onu hakkıyla sevdiğimizde,
Büyük sandığımız cücelerin, basit kişiliklerin, zalimlerin gerçek yüzünü de görmüş olacağız.
İlimden korkmamak gerek.
Peygamber efendimizi, tam anlayabilmek için, ailesini, arkadaşlarını, eshab-ı Kiram efendilerimizi, anlamak, tanımak ve sevmek gerek.
***
Atalarımız, bu güzel dini günümüzün nesillere aktarmak için,
Analarını babalarını, eşlerini, ailelerini, mallarını terk ediş hikâyelerindeki gerçeği, bu güzel dini bütün dünyaya yayma isteği içinde olmalarıdır.
***
Bu gün bu mevlid kandilini kutlayabiliyorsak,
Bu uğurda şehit olmuş milyonların olduğunu,
Geceler boyu ilim öğrenen ve öğreten öğretmenler(alimler) ve öğrenciler(talebeler) olduğunu,
At üzerinde, beldelere, bu güzel dini yayan atalarımız olduğunu bilmek zorundayız.
Şehitleri ve gazileri bilmek, onlara dualar etmek gerek.
***
Mevlana Halid-i Bağdadi (1778-1826), Evliyânın en büyüklerinden. İslâm bilgilerinin mütehassısı, insanlara doğru yolu göstererek, hakîkî saadete kavuşturan ve kendilerine “Silsile-i aliyye” ismi verilen âlimler ve velîler zincirinin yirmidokuzuncusudur. Asrının müceddidi idi. İsmi, Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî Osmânî olup, lakabı Ziyâüddîn’dir. Hazret-i Osman bin Affân soyundandır. Annesinin soyu ise Hazret-i Ali’ye ulaşır.
Onun Peygamber efendimiz için yazdığı kasidenin bir bölümünü buraya alıyorum.

Ey günahlılar sığınağı, sana sığınmağa geldim!

Çok kabahatler işledim, sana yalvarmağa geldim!

Karanlık yerlere saptım, bataklıklara saplandım,

Doğru yolu aydınlatan, ışık kaynağına geldim

Çıkacak bir canım kaldı, ey bütün canların canı!

Uygun olur mu söylemek, canımı fedaya geldim.

Derdlilere tabibsin, ben ise gönül hastası,

Kalb yarama deva için, kapını çalmağa geldim.

Cömerdlerin kapısına, birşey götürmek hatâdır.

Basmakla şeref verdiğin, toprağı öpmeğe geldim.

Günahlarım çok, dağ gibi, yüzüm kara, katran gibi,

Bu yükten ve siyahlıktan tamam kurtulmağa geldim.

Temizler elbet hepsini, ihsân deryandan bir damla,

Gerçi yüzüm gibi kara, amel defterimle geldim.

Kapına yüz sürebilsem, ey canımdan azîz cânân!

Su ile olmayan işler, hâsıl olur o topraktan!”


***

Efendim,
Peygamber Efendimiz ’in dünyaya teşrif ettiği bu güzel gecede, hepimize “En sevgiliden” bahsetmek, anmak nasip olsun.

Bu mübarek gece hürmetine Sizin ve sevdiklerinizin hayatı bereketle dolsun. Kandiliniz mübarek olsun.



Kaynak: ;
1-Dinimiz İslam.
2-Sevgili peygamberim(Hakikat Yayınları)
3-Kişisel Notlarımız.
4-Mektubat İmamı Rabbani


Fuat Bayramoğlu
03/09/2025