Kardeşim Işık'ın telefon edip de Ağabey bana 5 tane Hadis-i Şerif söyleyebilir misin?” diyeceğini nerden bilebilirdim?

Donmuş kalmıştım telefonun ucunda.

-Sen bilmiyor musun yoksa? Ne kadar ayıp... Derken bir yandan da hafızamı zorluyor, resmen silkeliyordum kafamı. Söylemeliydim en azından 5 tanesini.

-Aman Allah'ım dedim kendi kendime. Bu ne hâl,bu ne unutkanlık? Nasıl bir rehavet? Saniyeler geçip, ahizenin altında eziliyorken, Efendimiz geldi aklıma. Kendimi O'nun karşısında hissettim bir an…Utanmıştım…

“Bizi aldatan bizden değildir.”

“Kulun hesaba çekildiği ilk şey namazdır. Namazı kabul görürse gayrisi her şey kabul görür.”

“Sizin en hayırlınız, hanımlarına en iyi davrananızdır.”

“Komşusu açken tok yatan bizden değildir.”

“Ölüyü üç şey takip eder: Ailesi, malı ve ameli. İkisi geri döner; biri kalır: Ailesi ve malı geri döner, ameli ise kalır.”

-Sağ ol ağabey, dedi kardeşim dilim çözülüp söyledikten sonra. Ve telefonu kapattı.

“Rüzgâr gibi geçti” denir ya.. Hani uyuklarken buz gibi suyu dökerler ya başından aşağıya insanın. İşte öyle bir şeydi beni kendime getiren.

Teşekkür ettim kardeşime içimden, iyi ki salladın beni” diyerek.

Salât-ı selâm getirdim Efendimize. Kelime-i şahadet egzersizi yaptırdım dilime defalarca . Ve dilimin söylediğinin, kalbime ne kadar ulaştığını test ettim endişe ile.

Ve açtım ellerimi merhamet edenlerin en hayırlısına.

Allah'ım bize, Seni ve Peygamberimizi bir an bile unutturma. Nereye baksak senin kudretini görebilmeyi, sevdiğin kullarından olabilmeyi ve Efendimizin yolundan gidebilmeyi bize nasip et.

Bizi şaşırtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Çünkü Sen bizim Mevlâmızsın. Amin…

23-01-2019 Ümit Yavuz