Öyle veya böyle, tüm insanlık olarak İçinde bulunduğumuz Corona krizi bizi derinden etkilemeye devam ediyor maalesef. Sorumlusu Çin deki yarasalar mıdır, yoksa küresel emperyalist yarasalar mıdır bilinmez ama milyonlarca insanı ev hapsine almayı becerdi ne yazık ki. Açtığı ekonomik veya sosyal yaraları saymıyorum bile, çünkü orası ayrı bir vahamet.

İster sevelim ister sevmeyelim, uzmanların ve idarecilerin evde kal” çağrısına uymak, kaçınılmaz oldu artık.

Okullar, üniversiteler, özel kurumlar ve birçok sektör, tatil ediyor ve herkes faaliyetini durdurmak zorunda kalıyor. Bildiğin tatil” oluyor ama tatil yapamıyorsunuz. Ne eğlence, ne gezme ne de başka bir şey. Düşünsenize bir kere; anne babanıza gidemiyor, çocuğunuzu koklayamıyor, hısım akraba veya konu komşu şöyle dursun, Allah'ın evine bile misafir olamıyorsunuz.

Kim dese inanırdık ki? Her şey yolunda giderken, dünyanın çarkına bir şey takılacak ve dişliyi durduracak. Hem de buna, süper silahlarının bile gücü yetmeyecek.

Neyse ….

Bu durum için söylenecek birçok şey var ama biz, ”Bunda da bir hayır vardır inşallah” deyip geçelim. Çünkü Allah'ın da bir hesabı vardır muhakkak.

Demem o ki; madem ki sosyalliği askıya almak ve evde kalmak zorundayız, bunu fırsata çevirmek ve bu işten karlı çıkmak, yapılabileceklerin en iyisidir diye düşünüyorum.

Koskoca günleri ve geceleri saatlerce televizyon izleme ya da internette sörf yapma zaafiyetine kapılmadan, İşler-güçler bahanesiyle yapamadığımız şeyleri, bu süreçte yapabiliriz bence. Normal zamanda yaptıklarımızdan ayrı, hatırlanacak ve geriye baktığımızda iyi ki yapmışım”dedirtecek özel şeyler…

Ne mi?

Corona korkusuyla gün içinde, defalarca ellerimizi, yüzümüzü, ağız ve burnumuzu yıkarken, bir de başında Allah için abdest almaya” diye niyetleniversek, vakit namazlarımızı kaçırmayız mesela.

Okumayı seven bir millet değiliz ama, kitaplığımızdan bir roman, bir atlas ya da bize bir şeyler katacak ne varsa okuyabilir, bilgilerimizi tazeleyebiliriz örneğin.

Bunlar ilgimizi çekmiyorsa mesela, altın yaldızlı kapağıyla salon mobilyasını süsleyen Kuran-ı kerimin mealini, ya da televizyon dolabında duran İslam ilmihalini okuyabilir, yanlışlarımızın götürdüğü doğrulardan geriye ne kaldığına bakabiliriz.

İsmi anıldığında dudaklarımızı kıpırdatıp, elimizi kalbimize götürdüğümüz ve bize örnek olarak yaratılmış olan Hz. Muhammed'in (sav.),örnek ahlakını okuyabilir, kendi ahlakımızla O nun ahlakını örtüştürebiliriz mesela.

Çocukken, cami hocasına zorla gönderilerek öğrendiğimiz namaz surelerini gözden geçirebilir, en azından Fatiha'nın anlamını öğrenip, belki yenileri için kısa ezberler bile yapabiliriz.

Kur'an okumayı öğrenebiliriz mesela. Daha kendimiz bilmeden, çocuklar öğrensin diye aldığımız Kur'an alfabesinin tozunu silerek başlayabiliriz işe. Kaldı ki internetten Kur'an öğreten sitelere de bakabiliriz mesela .

Bazen yumurta kapıya dayandığında, ellerimizi açarak yalvardığımız Yüce Allah'ımızı tanıyabilir, O'nun güzel isimlerini, sıfatlarını veya hangi kullarını daha çok sevdiğini öğrenebiliriz mesela…

Ve daha bunlar gibi bir çok şey var yazacak ama…. Ama sı var işte..

İsterseniz birini deneyin; bakalım durup dururken uykunuz gelmiyor mu? Televizyondaki program veya cebinize gelen mesajlar ilginizi çekmiyor, ya da şimdiye kadar hiç akla gelmeyen ev işleri, kaldırmıyor mu sizi yerinizden. Ya da afakanlar basıp, şeytan fısıldamıyor mu kulağınıza sonra bakarsın” diye?...

Ha.. Ne dersiniz? 29-Mart -2020

Ümit YAVUZ