Aslında CHP milletvekili sayın Tanju Özcan'a cevap vereceğim hiç ama hiç aklıma gelmezdi.

Muhatabım olmayan bir milletvekilinin, üstelik yerelimizin seçilmişinin ismini, durup dururken neden köşemde zikredeyim,

Vaktimi neden boşa harcayayım.

Haddimi de hukukumu da biliyorum. Onu diyorum.

Yazacak o kadar güzel şeyler var ki; Tabiat'a dair mesela.

An itibariyle yazan,

Paylaşmayı seven kalbim, aritmi ayarında teklerken,

Horozu kalkmış kalemim, tetiği çekmemi bekliyor.

Sinirimden ellerim titriyor.

Yazarken konuşamadığım için sesimin ne hallerde olduğunu kestiremiyorum.

Neyse biraz öteden beriden yazayım, sakinleşip öyle devam edeyim.

Böylesi, herkes için hayırlısı olacak.

Yoksa hır” çıkacak. Onu biliyorum.

Mevsimlere, mevsimini yaşayanlara aşık kalemim bir acayiplik yapacak diye ürküyor,

Durduk yere,

Şu güzel gün, hiç yoktan berbat olacak diye kuşkulanıyorum.

Tabiatsızlık huyum değil,

Hakaret en son başvuracağım bir usul,

Usülden yazıvermek, tarzım olmayan bir yazı türüdür.

Küfrün alasını bilir,

Küfrü insani bir eziyet olarak görür,

Küfrün, küf kokulu seviye bozan tarafını her daim eleştiririm.

Ve Fakat;

Tabiatsız sözlere sessiz kalamayacak kadar da alıngan bir kalemim var..! Onu söyleyeyim.

Bu defa, hırçın kalemime teslim olmadan, klavyenin ucundan,

Şu yalaka” mevzusuna dalayım diyorum.

Dalayım diyorum da.!

Kime dalayım,

Kimi dalayayım.

O biraz karışık.

Her ne ise,

Kalemtıraş, kalemin ucunu sivrilte dursun, biz klavyemizle idare edelim.

Dayanak çok.

Mesnet bir o kadar fazla zira.

Siyasi bir analiz yapıp öyle mi dalayım vakıa'ya;

Yoksa gündemin psikolojisini mi bozayım aklım sıra.

Aklı evvel olup da, işleri çorba etmeye niyetim yok.

Gel velakin;

Aklı evvellerin yaptıkları yemeklerin acısını bildiğimden tecrübeye dayalı, uslu olmamı gerektiren nasihatlerle yüklüyüm.

Bolu Milletvekili Sayın Tanju Özcan'ın Bunlar suç duyurusunda bulunmuyorlar, aslında yalakalık yapıyorlar.” Cümlesi..

Cümlemizi ve daha bir çok demokrasi geleneği ile hemhal olmuş, gerçek demokrat diye tabir edebileceğim insanları karşısına almıştır.

Bunlardan biri de benim.

Ben olduğum için buradan cevap veriyor,

Kendisini de bu manada muhatap almış bulunuyorum.

Çünkü ben; hem okur hem yazarım. Emeklemeyen öğretmen emeklisiyim.

Sayın vekil,

“Sarayda oturan birileri”, diktatör”, yalaka” derken ayıp ediyor.

Edepten yoksun konuşuyor.

Bana, bize, % 52 ve daha fazlasına yalaka” diyerek haddini aşıyor.

Fazla yazmaya çizmeye mahal yok.

Gerek de yok..

Sayın Tanju Özcan siyaset yapabilir,

Polemik yaratabilir,

Diyebilir,

Söyleyebilir,

Konuşabilir.

Hepsine eyvallah.

Tarzı budur.

İşi budur.

Bildiği budur.

Öyle kabul eder,

İki de bir kendilerine cevap verecek külfeti üzerimde yük olarak taşımam.

Amma;

“Yalaka” diye beni/bizi hepimizi içine alan bir mahiyette, ucuz bir sıfatla anılmama/mıza sessiz kalamam.

Yerel bu söz ile kirlenmiş,

Sözün çıktığı yer gözümde örselenmiştir.

“Yalaka” sıfatı sana/bana/bize hiç kimseye yakışmaz. Şık durmaz.

Ben dilime hakimim.

Sayın avukatım/vekilim,

Herkes dilinden çıkana sahip olmak zorunda.

Sahip olmak gerçi zordur.

Meşakkat ister, çile ister, hayatı ilmik ilmik örmek ister.

Bu yalaka” sıfatını özellikle kullanmaktan imtina ettiğim için çok sinirlendim.

Asabiyetim,

Kendime olan saygımdan,

İnsanları sevmeye meyilli yüreğim kaynaklıdır.

Demem o ki;

Sayın Tanju Özcan vekilim; sıfatların dokunacağı/değeceği yerlere dikkat et derim.

Zira;

Kalemi elime aldım.

Kalemtıraş da yerli yerinde duruyor.