YAŞLANMAK MI DEDİNİZ?
Bi kardeşimizle;
Bi mevzu üzerinde istişare ederken akıllı telefonlarımızla karşılıklı usul usul…
He’mi de!
Önüne arkasına bakaraktan, savrulmadan, cümleleri yormadan, fikrin kabasını soyaraktan, kevgirinde süzerekten konuşurken, oradan buradan…
Az biraz demlenmiş, imbikten geçmiş hallerimizle, halimizi tavrımızı anlatacak olduk…
- “Sen yaşlanmışsın, alıngan olmuşsun” ezber cümlesine muhatap oldum.
Bu YEKTEN çıkış karşısında bozulmadım desem yalan olur.
Karşımdaki şahsın ağzından DÜŞEŞ çıkmış,
sohbetin göbeğine HEP YEK düşmüştü.
· Cümle kısa, taşıdığı mana ağırdı.
Bir yandan kibir, bir yandan ölçüsüzlük..
- İçinde hem imtihan hem iddia barındıran lafzın önünde duvar olsa kırılırdı.
Kırıldım tabii..
Samimi, içi dışı aynı, gönül kapısı açık dostlardan kardeşlerden Hocam hiç değişmemişsin iltifatlarının ardından “YAŞLANMIŞSIN” lâfzı bana çok alaycı geldi.
Bu siyasi bir rekabetin mi?
İçten içe büyüyen bir kıskançlığın yankısı mıydı?
Bilemedim!
Ve Fakat
- “Bazı cümlelerin cevabı kelimelerde değil, halde saklıdır” tespitimi şurada bi dursun..
XXX
Asıl meseleye geleceğim; ancak farklı bir mevzu daha var.
Şu bisiklet meselesi fazla kulağımda çınlamaya başladı.
Sözüm meclisten ve okurumdan dışarı; bu konuda haddini aşanlar, bisiklete binmeme karışanlar, eleştirenler, söz edenler var.
Onlara diyorum!
Siz otomobil kullanıyorsunuz, ben bisiklet kullanıyorum.
Mevzu bu kadar basit ve kolay.
· Bu yaşam tarzımın; işimle, gücümle, yaşımla hiç alakası yok…
Bu bir felsefe, kültür ve tercih meselesi.
Ben göz önünde olan biriyim; sosyal medyamda da bu halimi, tavrımı paylaşıyorum.
Çekincem de, çekineceğim de bir şey yok.
Gizli saklı yaptığım da!
· Yeri gelmişken o çok bilenlere, eleştirinin hamurunu cıvıtan, mayasından bi haber olan, kalpleri mayasıl olmuşlara söylüyorum.
· Bisikleti bir günah keçisi, bisikleti bir suç makinası gibi göstermenin, görmenin alemi yok.
XXX
O diil de!
· Şu yaşlılık yakıştırmasına/yapıştırmasına tekrar gelecek olursak…
Yollar uzasa da içimdeki çocuk hâlâ yollarda.
· Kalemim, her sabah yeni bir fikrin eşiğinde beklerken, kalbim yüreğimden aldığı nasihatlerle büyüyor.
Yüreğimde ne kin var, ne bir küskünlük, ne de kibir var.; sadece üretme isteği, hizmet, emek ve emeğe saygı var.
Ben yaşlanmadım, sadece olgunlaştım.
Yaş almak, benim için eksilmek değil, derinleşmek demektir.
XXX
· Çünkü insanın gençliği bedende değil, ruhta saklıdır.
Ruhu diri olan, her sabah yeniden doğar.
Mevlânâ der ki: “Her gün bir başka doğar gönül güneşi.”
Ben de her sabah yeniden doğuyorum,
Her akşam yeniden düşünmeyi, yeniden hissetmeyi öğreniyorum.
XXX
Bazıları gençtir ama gönülce yaşlanmıştır.
Bazılarıysa saçına ak düşse de içindeki çocuk hiç büyümez.
· İnsan, takvimlerle değil, niyetiyle yaşlanır.
Kiminde yıllar geçer, gönlü pas tutar; kiminde ömür geçer ama kalbi hâlâ ilk günkü kadar berraktır.
XXX
Benim için yaş almak, birikimin ve farkındalığın armağanıdır.
Yaş,
· Gözyaşı ile filizlenir, büyür, gelişir ve yaprak açar.
Yaş!
· Gölgedir, serinliktir, ormandır.
Yaş!
· Bazen yolda tanımadığım bir çocuğun tebessümü, bazen bir öğrencimin selamı, bazen de dostun cümlesidir.
Pedalladığım her kilometrede, yazdığım her satırda, yaşadığım her suskunlukta bir ömürlük emeğin sessiz duası var..
XXX
Yaşlanmak…
Eğer kalp kırmak, gönül yıkmak, edebi, adabı unutmaksa,
· O hâlde kendini en genç belleyen bile yaşlıdır.
Ama eğer yaş almak, sabırla, sevgiyle, hikmetle yoğrulmaksa, ben buna seve seve razı ve hazırım.
· Çünkü olgunluk, acıyla yıkanmış bir rahmettir.
Her yara bir tefekkür kapısıdır, her yaş sabrın ve ilmin hazine kasasıdır.
XXX
Bana “yaşlanmışsın” diyen o sese, stentli kalbimle sessizce cevap verdim.
Ben hâlâ inancımı, gayretimi, dostluğumu koruyor, küçüklerimi kolluyor, yaşıma yaşlıma hürmet ediyorum.
· Ben hâlâ pedal çeviriyor, yazıyor, düşünüyor, derinden hissediyorum.
· Ben hâlâ rüzgârla konuşabiliyor, sessizliğin sesini duyabiliyorum.
Bu yüzden mesele yaş değil; mesele canın diri, gönlün ve kalbin uyanık olup olmamasıdır.
Mesele!
· Ciğer ile yürek arasındaki mesafedir.
· Büyükler ile küçükler arasındaki köprü, üzerinden köprü olsa geçmem düsturunun atıldığı temeldir.
XXX
Zaman bizi eksiltmez; eğer gönül ehliysek, bize şekil verir.
· Zaman, sabrın öğretmenidir.
Yıllar geçtikçe insan, susmanın da bir merhamet olduğunu öğrenir.
Kimseyi yargılamıyorum; çünkü herkesin derdinin rengini Allah bilir.
Ama şunu da bilirim:
· Kalbi kirlenmiş bir dil, ne kadar genç olursa olsun, eskimiştir.
XXX
Ben yaşlanmadım…
· Sadece acelem kalmadı.
Sadece bazı şeylerin vakti geldi.
Artık koşmuyorum, ama adımlarım daha derin izler bırakıyor.
Artık çok konuşmuyorum, ama sözlerim yerini buluyor.
Artık kimseye bir şey ispat etmiyorum, çünkü hakikat kendini gösteriyor.
XXX
Yaşlanmak mı dediniz?
Hayır, ben sadece kendimle barıştım.
Ve biliyorum ki insan, kendini bulduğunda hiçbir şey kaybetmez.
· Çünkü hakikati gören için yaş değil, dirayet ve gönül terbiyesi esastır.
Vesselâm…