Şiir, zamanın kıyılarına vurmuş en saf duygudur. O, ruhun notası, kalbin sesi ve kâğıda damlayan hayatın ta kendisidir. İşte o sihirli anlar, Milli Eğitim Müdürlüğü Öğretmenler Şiir Topluluğu'nun sunduğu "Öğretmen Şairler Şiir Dinletisi" ile hayat buldu.

05 Aralık 2025 Cuma akşamı saat 19.00’da BİLSEM Salonu’nda icra edilen bu gece, sıradan bir etkinlik değil, duyguların zirveye ulaştığı baş döndürücü bir deneyimdi.

Salon, sanki şairlerin ruh haritasına dönüştü. Özel dekorların ve sahneyi baştan sona saran kırmızı ile yeşilin o hipnotik dansının eşlik ettiği bu görsel şölen, yaprakları sararmış cılız bir ağaç ve altında eski bir bank, zarif bir masa üzerinde eski lambalı sevimli antika radyonun nostalji rüzgarları altında gecede okunan her bir dize hafızamıza kazıdı. Öğretmenlerimiz, ellerinde tuttuğu şiir tabletleriyle sahneye çıktıklarında, gönül telimizi titreten birer sanatçıya dönüştüler. Mesleki önlüklerinin altında sakladıkları o ince, zarif şair ruhları ortaya çıktı.

Onlar, sadece kelimeleri okumuyor; acıyı, sevinci ve umudu, en yüksek perdeden yeniden yaşatıyorlardı.

Öğretmenler Tiyatro Okulu’nda da, çok başarılı sunum gerçekleştiren ve şiir gecesinin başından sonuna kadar programı başarıyla sunan ve yöneten Özlem Yavuz’un zarif yaklaşımı, gecenin güzellikleri arasındaydı.

Gönülden Kaleme: Sesler ve Nağmeler

Bu gecenin en ayırt edici özelliği, şiirin müzikle, sözün notayla kucaklaşmasıydı.

Program, Canan Ünal’ın sesinden dinlediğimiz "Babama Selam Söyle" şiiriyle duygusal bir açılış yaptı. Hemen ardından orkestranın eşlik ettiği "Bana Bir Masal Anlat" şarkısı geceye masalsı bir hava kattı. Bu bölümde; Bolu İzzet Baysal Lisesi okul öğrencileri gitarda Kerem Akçalı, klavyede Zeynep Arslan, kemanda Umay Özalan ve ritimde Doruk Çamlıbel gibi yetenekli öğrencilerin disiplinleri, mesleki ciddiyetleri ve geceye katkısı alkışları topladı.

Orkestraya bağlama ve sesiyle Özgür Volkan Kurtoğlu, vokalleriyle Muhammet Duman ve Mine Keleş eşlik etti.

Duygusal akış, Nagihan Erözen’den dinlediğimiz "Sönmeyen Işık" ve Özgür Volkan Kurtoğlu'nun bağlaması ve sesiyle yorumladığı "Çok Yorgunum" şarkısıyla derinleşti. Rahmetli Cem Karaca’yı da terennüm eden sesiyle, o özlediğimiz buğulu sesle kucaklaştık.

Ruhi Koç'tan "Zindandan Mehmed'e Mektup" şiirle Necip Fazılı Kısakürek’le kelimeler arasında ufuktan ufuklara yol aldık. O ve Ben derken, O’na ulaştık.

Elif Taşçı'nın Çocuklar gibi şiiriyle, eski yıllara uzandık çocukça ve orkestradan yükselen "Çocuklar Gibi" şarkısının nağmeleriyle buluşması, biz dinleyicilere yoğun duygular yaşattı.

Gecenin En Minik Şairi: Naz Gökçen Taşçı

Bu duygusal anların ardından sahne, gecenin en beklenmedik ve en sevimli konuğuna bırakıldı. Şiir okuyan öğretmenlerimizden Elif Taşçı'nın 5 yaşındaki minik kızı Naz Gökçen Taşçı, annesinin çalışmalarına kulak misafiri olarak Sabahattin Ali'nin "Çocuklar Gibi" şiirini ezberlemişti. Aldığı özel izinle sahneye çıkan Naz Gökçen Taşçı, 5 yaşının tüm masumiyeti ve içtenliğiyle şiiri başarıyla okudu. Salondan yükselen coşkulu alkış tufanı altında, minik şairin mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Bu an, şiirin ve sanatın nesiller arası bir miras olduğunun en güzel ispatıydı.

Temalar ilerledikçe çeşitlilik arttı: Emine Yurteri’nin okuduğu "Sessiz Gemi" şiirine, orkestranın aynı isimli şarkıyla eşlik etmesi hüzünlü ve zarif bir veda atmosferinde hüzünlendik.

Öğretmenler Tiyatro Okulu’nda da başarı rolünü mükemmel sahneleyen Tuğba Serim, okuduğu "Yaşamaya Dair" şiirinde ortaya koyduğu sinerjisi ile her şartta yaşama bağlandık,

Mustafa Sert "Gelmedin", şiiriyle bizlere hüzün sundu.

Başarılı bir ilk ve orta okul müdürü de olan Arzu Yüksel Özyiğit şiir okmada da başarısını sürdürürken, "Bulmak" şiirinde Erdem Bayazıt’la bizlerde mutluluğu aradık.

Programı sunan, müzik öğretmeni Özlem Yavuz’dan dinlediğimiz "Bir Adın Kalmalı" şiirleri, gecenin duygusal yelpazesini genişletti. Cihat Karasu'nun "Fani Dünya" şiirinde, yalan dünyanın sahtelikleriyle karşılaştık. Peygamber efendimizi andık. Sadettin Kara'dan "Dört Mevsim" ve Birce Üzen Çalkaya'dan "Son Aşık" şiirleri ise hayatın döngüsü ve aşkın zamansızlığı üzerine düşündürdü.

Her bir şiirin ardından gelen duygu dolu ve zarif açıklamalar, o dizelerin neden kalplerimizi titrettiğini dinleyicilere sundu. Bu, sadece okuma değil, şiirle yapılan bir gönül sohbetiydi.

Gecenin Zirvesi: Sanatçı İl Milli Eğitim Müdürü Fatih Öncü

Gecenin en unutulmaz anı, Bolu Milli Eğitim Müdürü Sayın Fatih Öncü'nün sahneye çıkmasıyla yaşandı. Fatih Öncü, bir sanatsever olarak kürsüye gelerek Mihriban şiirini okudu. Hemen ardından, orkestra eşliğinde bizzat Mihriban şarkısını seslendirmesi, salonda büyük bir coşku ve takdir oluştu.

Bu samimi jest, yöneticinin sanata ve öğretmene verdiği değeri en içten şekilde gösterdi.

Kapanış ise duygu seline dönüştü: Bütün öğretmenlerin hep bir ağızdan okuduğu "Dünyanın Bütün Çiçekleri" şiiri, geleceğe dair umudu yeşertti. Finalde, coşkuyla okunan "Benim Adım Öğretmen" şiiri ise, bu kutsal mesleğin onurunu bir kez daha haykırdı.

Şiirin Evrensel Köprüsü: Nâzım'dan Necip Fazıl'a

Bu dinletiyi unutulmaz kılan asıl unsur, şiirin ideolojik sınırları aşan birleştirici gücüydü. Sahnede, Nâzım Hikmet'in toplumsal değerlerinden yükselen dizeler ile Necip Fazıl Kısakürek'in derin mistisizmine uzanan geniş bir edebi yelpaze sergilendi. Milliyetçi, sosyalist görüşlerden şairlerin eserleri aynı zarif sahnede hayat bulurken; okunan bazı şiirler, insanın varoluşsal arayışını ve Peygamber Efendimiz'in getirdiği evrensel değerleri, derin bir saygı ve aşkla işledi.

Bu durum, edebiyatın siyasi ayrımların üzerinde bir köprü kurarak, herkesi ortak bir duygu paydasında buluşturduğunun en güzel ispatıydı.

Bu harikulade dinletinin bu denli titizlikle hazırlanmasında emeği geçen program sunucusu Özlem Yavuz’a ve sahneye ruhlarını taşıyan isimleri yukarıda yazılı tüm öğretmenlerimize, emek veren sanatçı öğrencilerimize şükran borçluyuz.

Sanatın ve edebiyatın gücünü gösteren bu organizasyon, öğretmenlerimizin bize unutulmaz bir zarafet dersi verdiğini ispatladı.

Gecenin son sözü, Milli Eğitim Müdürü Fatih Öncü'ye aitti: “Bu şiir programı gelecek yıllarda da, sürecek” dedi.

Teşekkür, Alkış ve Çiçeklerle Kapanış. Son söz

Sanatın ve edebiyatın gücünü gösteren bu organizasyon, öğretmenlerimizin bize unutulmaz bir zarafet dersi verdiğini ispatladı.

Gecenin en duygusal anlarından biri ise, öğretmenlere sunulan sürpriz jestlerdi. Yüreği kelimelerle beslenen her bir öğretmene, eşlerinden, anne babalarından, okullarından ve idarecilerinden gelen sevgi dolu çiçekler takdim edildi. Bu çiçekler, sadece birer demet değil, gösterilen emeğe ve sanata verilen desteğin somut birer nişanesiydi.

Ardından, o unutulmaz anı ölümsüzleştirmek üzere, tüm katılımcı öğretmenler, idarecilerle, toplu fotoğraflar çekildi.

İl Milli Eğitim Müdürü Sayın Fatih Öncü’ye program katılımcılardan ve şair öğretmenlerce, program sonunda teşekkürler edildi.

Ancak bu dinletinin asıl dersi, şiirin ta kendisiydi. Öğretmenlerimizin dudaklarından dökülen her bir dize, insan ruhunu onarma gücünü perçinledi. Bu unutulmaz dinleti, şiirin daima başımızın tacı olduğunu ve bir milletin vicdanının, daima bir şairin kaleminde saklı kalacağını haykırarak salondan ayrıldık.

Şiirin ışığı, eğitim camiamızı, edebiyat dünyamızı, edebi hayatımızı aydınlatmaya her zaman devam edecek.

O gece, o dinletiye gelenler olarak, şiirin gölgesinde değil, şiirin ışığında buluşmuştuk.