Köyümüz; yeşilliğin içinde sofraya oturmuş gibi evler kurulmuş ve yamacında mevsimine göre renk değiştiren koru şuan yemyeşil. Koru; biz koruduğumuz için çam ve meşe ağaçlarıyla köyümüzün üst tarafında dik yamaçlarıyla, yemyeşil güzellikleriyle insanları mest ediyor.Koru da bizi koruyor. Biz onu korumasak belki dağ tepemize yığılacak. Bu cenneti andıran güzellik köyümüze gelenleri kendine âşık ediyor. Bu cenneti güzellik insanlarımızın ruhuna işlemiş. Nasıl işlemesin sabahın erken saatinde öten bülbüller ve çeşitli kuşlar adeta konser veriyorlar. Onları dinlerken insan huzura kavuşuyor. Bu huzurun ve güzelliğin içinde köyümüzün insanları da cennete girecek kadar güzel ve ahlaklı, terbiyeli.

Köyümüz; kaplıcalara 3 km uzaklıkta kaplıcaların batısında. Bolu'ya 7 km uzaklıktadır. İsmi Allah dostu Hızır dededen geliyor. Önceleri Hızırşeyhler iken sonraları Hıdırşeyhler adını almış. Köylümüz her yıl bu Hızırşeyh'in adına ekim ayının ortalarında 2000 kişiyi ağırlayan hacet bayramını organize etmektedir. Altmış hanelik köyümüz birbirine sımsıkı bağlı ve tarihten gelen kültürünü halen yaşatmakta.

Kim bu Hızır dede; merak edip İstanbul'da Osmanlı arşivlerine gittim. Osmanlıcayı bilmediğim için, orada tanıştığım arşiv çalışması yapan Doç. Dr. Recep Çelik bey köyümüzün 1845 yılına ait öşür veren ailelerin listesini buldu. Hızır dede hakkında bilgiye ulaşamadı. Çalışmalarını devam ettiriyor. Anlattığına göre muhtemelen Ahmet Yesevi'nin müritlerinden olduğunu tahmin ediyor. Ahmet Yesevi'nin yanan değneğinin ucu köyümüze mi düştü dersiniz?

Köyümü çok seviyorum. Uzun zaman çalışma koşullarından dolayı köyümden ayrı kaldım. Çok sevdiğim köyüme emekliliğimde kavuştum. Kültürün temel direği; bilmek, öğrenmek arzusu ve merakı değildir, bu yolda sarf edilen büyük gayretlerdir. Uzun yıllar köyümden ayrı kaldığım için yeni yetişen gençleri ve çocukların çoğunu tanımıyordum. Gördüklerime soruyorum sen kimlerdensin? Ayak üzeri tanışmış oluyorduk. Merakla daha yakından tanışmak amacıyla köyümüzün gençlerine WahtsApp grubu oluşturup birlikte çay kahve içmek amacıyla köyümüzün kooperatif binasında bir araya geldik. Kooperatif binasını bize tahsis eden muhtarımıza da buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Herkes korona kurallarına uyarak maske ve mesafeye de dikkat ettik. Toplantımızda köyümüzün imamı muhtarı ve kanaat önderi bir kardeşimizde bulundular. Gençlerle yakından tanıştık. Sadece gençleri konuşturdum. Hedeflerini sordum. Çok güzel cevaplar aldım. Kariyer sahibi olmak, kendini yetiştirmek, kitap okumayı alışkanlık haline getirmek, spor yapmak, iyi bir insan olmak, üretmek, insanlara faydalı olmak gibi harika düşüncelerini aktardılar. Çok duygulandım ve gençlerle gurur duyduğumu ifade ettim. Tertemiz bir sayfa olduklarını söyledim. Onlar da bize böyle bir birlik kurduğumuz için teşekkürlerini ifade ettiler. ‘İleride hangi meslekleri istiyorsunuz?' diye sorduğumda; doktor, elektro teknik, bilgisayar mühendisliği, baytarlık, öğretmenlik gibi meslekler ortaya çıktı. Küçükler de biz de abilerimiz gibi düşünüyoruz dediler. Hep birlikte birbirimizi alkışladık. Köyümüzün güzel insanlarının çocukları da elbette güzel olacaktır. Üstelik altmış haneden annesi bizden bir doktorumuz, müftümüz, iki mühendisimiz, iki imam, 14 öğretmen, elektrik ustalarımız, sucumuz daha bir çok değerler yetişmiştir. Bu değerlerin de gençliğe elbet bir yansıması vardır, rol model olarak.

Gençlik; kendi benliğini özgürlüğünü kazanmaya hazırlık dönemidir. Bununla birlikte iç dünya, dış dünya dengesinde bazı gel-gitleri yaşadığı fırtınalı bir dönemdir. Gençlik bir milletin geleceğe dair en kıymetli hazinesidir. Bu nedenle gençler geleceğin ihtiyaçlarına göre yetiştirilmeli, kültürlü ve idealist olmalıdır. İlk baharda ağaca çiçek açma diyemezsiniz. Bu çiçeklerin (gençlerin) tolu vurmadan güzel meyveler vermelerini sağlamalıyız. Gençlik bilse, ihtiyarlık yapabilse. Gençlerden beklentimiz toplumların yolunu aydınlatacak patlamayan ampul olmalarıdır.

‘Ben yetmiş yaşındayım sizlerin yanında şuanda 18 yaşındayım , sizleri de karşımda kırk yaşında görüyorum. Peki bundan sonra birlikte neler yapabiliriz?' diye sorduğumda: Kur-an'ı Kerimin Türkçe mealini birlikte okuyabiliriz. Hoca efendi de gençlerle birlikte olacağına söz verdi, sevinçlerini ifade etti. Masa tenisi turnuvaları yapabiliriz. Satranç turnuvaları yapabiliriz. Köyümüzün etrafındaki çöpleri toplayıp bundan sonra çöp atılmamasını nasıl sağlarız? Gibi fikirler ortaya çıktı. Çaylarımızı kahvelerimizi içtikten sonra iyi dileklerimizle vedalaştık.

Camide imam efendi safları sık tutalım derdi, Korona derdinden safları aralık yapıyoruz. Bizim sık sık bir araya gelmemizi de Korona etkiliyor. Her şeye rağmen bir iletişim grubumuz oldu.

Burada ifade etmeden geçemeyeceğim, köyümüzün genç kızları da çok başarılılar. Aslında onlarla da sosyal faaliyetler yapmalıyız. Anasını okutmayan bir ülke kalkınamaz. Ana çocuk yetiştirmede, ev ekonomisinde ve dolayısıyla ülke ekonomisinde büyük rol oynayan en değerli varlığımızdır. ‘Cennet anaların ayağı altındadır.' hadisinde bizim kadınlarımıza ne kadar değer verirsek, değerimizin artacağını bildiriyor.

‘'Bir toplumu bir arya getirip yeniden örgütleme kabiliyeti, ancak insanlığın geleceği ile geçmişi arasındaki bağı yakalayabilen ve böylece hatıralarıyla ümitlerini bağdaştırabilen, başka bir deyişle, geleneklerle geleceğe yönelik projeler arasında bir köprü kurup, herkesin özlemleriyle beklentilerine cevap verebilen insanlara özgü bir yetenektir.

Fizyoloji; özellikle de sosyal fizyoloji toplumların yeniden düzenlenmesinde en önemli rehber bilim.

Amaç, en kalabalık yoksul sınıfın, üstelik üreten sınıfın, hem emeğinin karşılığını tam olarak alması, hem kendi kendini yönetmesi. İnsanlığı gelecekteki ''Altın çağ'a'' ulaştırmak için öncelikle tarihten ders almalı, bilim de, sanayi de, din de bu uğurda seferber edilmeli.'' Saint- Simon

SEVGİLİ GENÇLER 9 EYLÜLDE BULUŞMAK DİLEĞİYLE ALLAH HAYALLERİNİZE KAVUŞTURSUN.

Şükrü Karataş,

27 Ağustos 2020