Okul yıllarımda öğretmenlerimden net bir Fatih Sultan Mehmet anlatımı işitmedim.

Kimse Fatih’in İstanbul’u neden fethettiğini tam olarak anlat[a]madı.

Kitaplarda da derinlemesine okuma şansımız olmadı.

İstanbul’un fethine dair;

Bir çağın kapandığını, bir çağın açıldığını yazdığımızda, o sorudan tam puan alacağımız kesindi.

Yazılı veya tek ayakla beklediğimiz çoğu sözlü sınavlarımızda,

O devasa gemilerin kızaklar marifeti ile karadan yürütülerek Haliç'e indirilmiş olması bileceklerimizin sınırlı çizgisiydi sanki.

Beyinlerimize, gemilerin Haliç’e nasıl indirildiği efsanesinden başka bir şey bırakılmadı.

Bizler elli yıldır Fatih’in gemileri karadan yürütmek suretiyle bir fetih gerçekleştirdiğini konuşuyoruz.

Tarihçiler yine konuşacak, anlatacak!

Kimse Fatih’in İstanbul’u neden fethettiğini ve *tek devlet, tek imparator ve tek din(İslam)ülküsünü bize anlatmayacak.

XXX

Bu büyük imparatorun Fatih’in, fetih için nasıl eğitildiğini konuşmalıyız.

Tarihçiler yine atlayacaklar, bize Fatih’i anlatmayacaklar.

Fatih,

TV dizilerinde karikatürize edilen ve mekteplerde üstünkörü anlatılan, bağzı ve bir çok insanın üzerinden hamaset yaptığı bir padişah olarak kalacak.

İstanbul’un fethinde, Fatih’in girdiği kapının adının Romanos olduğunu; sonra halkın burayı Fetih Kapısı olarak isimlendirdiğini kaç kişimiz biliyor.

O kapının ilk girildiği gün ile şu anki tarih arasından tam 567 yıl geçmiş.

İstanbul’un fethinin üç manevi kahramanı, Molla Gürani, Molla Hüsrev ve Akşemseddin gibi kendi zamanının ilerisindeki bu âlimlerin tavrından,

Karakterlerinden, maneviyatlarından, medrese ve ilmi metotlarından yeteri kadar bilgi sahibi miyiz.

Bu zat-ı muhterem insanların, kıymetli hazretlerin, Fatih Sultan Mehmet Han’a kattıkları değerlerin ne kadarını biliyor ya da önemsiyoruz.

XXX

Mesela;

Molla Gürani’yi esastan bir konuşmak lazım.

Manisa’da bulunan Şehzade Mehmed’in (Fâtih) hocalığına getirildiği tarihi ve İstanbul’un fethine kadar olan o süreci,

Kendisine vezirlik teklif edildiğinde “benim işim siyaset değil” diyerek ret edişini,

Fatih Sultan Mehmed Han’ın referansıyla karşısına gelen birinin isteğini de “şer-i şerife uygun değildir” diyerek kestirip atışını,

Fatih Sultan Mehmet’i Manisa’da iken, II. Murat Han’ın emriyle hocalığını yaptığı sırada dövmekten beter ettiğini,

İstanbul’un fethi planlamasının her aşamasında Mehmet Han’ın destek olduğunu,

Fatih’e ilim ve fen öğrettiğinden başka; arapça ve farsça dillerin yanında İtalya’ca ve Latince dillerini de öğrenmesini sağladığını konuşmak lazım.

Öyle çağ açıp çağ kapatmak,

Gemileri karadan yürütmek,

Büyük imparator olmak,

Osmanlı Han’ı ve Padişah’ı olmak,

Hele hele İstanbul’u fethetmek öyle kolay olmadı elbette.

Şehzade Fatih, büyük imtihanlardan geçti.

İlim, islam ve irfan sahibi hocaların desteğini, kendi müthiş zekasıyla birleştirerek fatih oldu.

XXX

Fatih Sultan Mehmet.

Akşemsettin Hazretlerinin maneviyatında, Molla Gürani’nin ilim ve fen alanındaki dersleri ile

Başka bir Han,

Başka bir Sultan,

Başka bir İmparator ve Padişah oldu.

Dünyada parmakla gösterilen hırçın ele avuca sığmaz Şehzade Fatih, Molla Gürani’nin eğitim metodundan ve derslerinden büyük keyif almaya başladı.

Okuduğu ilim, fen ve islâm bilgisi ile gelmiş geçmiş en büyük entelektüel insanlardan biri olma yolunda hızla ilerliyordu.

Günümüze kadar gelen ve tartışmalara neden olan devasa kütüphanesi onun bilime sanata siyaset ve islama duyduğu ehemmiyeti açık bir şekilde göstermeye yetiyordu.

Yüzyıllar önce Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in;

“İstanbul mutlaka fethedilecektir.Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur” hadisi şerifinde övgüyle bahsettiği kumandan 21 yaşında İstanbul’u fethetmeyi başaran Fatih Sultan Mehmet’ten başkası olmayacaktı.

XXX

Warwick Ball kitabında;

Birinci Roma Pagan,

İkinci Roma Hristiyan,

Üçüncü Roma Mehmet’le Müslüman oldu der.

Ünlü İtalyan sanatçı Constanza de Ferrara’dan günümüze iki tane madalyon kaldığı söyleniyor.

Biri Washington’da, bir diğeri de Oxford’da..

Bu madalyonun birinin üzerinde Latince şöyle yazmaktadır.

“Osmanlı Sultanı Mehmet, Türklerin imparatoru bu adam, bir savaş şimşeği. İnsanlara ve şehirlere hükmeder.”

Düşünebiliyor muyuz.

Bu ne kadar müthiş bir şey.

567 yıl önce fethettiği İstanbul, entelektüel kişilik, dünyanın gıpta ettiği tarihi bir değer ve lider.

Fatih Sultan Mehmet!

Onunla ne kadar övünsek, ne kadar yolundan yürüsek azdır.

Yürüyenlere, izini sürenlere, izini takip edenlere helâl ve selam olsun.

XXX

‘Zulüm 1453’te başladı’ diyenlere de bir cümle..

Batıya körü körüne hayranlığınızdan ve zihinsel sömürgeleşme teslimiyetinizden vazgeçin.

Molla Gürani, Molla Hüsrev ve Akşemseddin Hazretlerinin izini sürün.!

Fetih nasıl olmuş, Fatih nasıl olunurmuş görün.

İlim irfan ve islâm alimlerimize, dedelerimize Fatiha ekleyin.

Türbeleri ziyaret ve camiilere ibadet için gittiğinizde, İBB İmamoğlu gibi el g.t’de gezmeyin.

Edepli ve saygılı olun.

Kaynak. Ufuk Coşkun*, Beyazıt Akman ‘Kayıp Tarihin İzinde’