Yerli dizileri oldum olası sevmedim de izlemem de, senaryoları sahte geliyor bana. Zengin kız fakir oğlan edebiyatı, ultra lüks yaşayan ama dizide bir dakika çalışmayıp entrika çeviren insanlar, arasından içerisi görünen tahta kulübede anasız babasız boy boy beşkardeşin hikâyesi falan…

Hele en son gördüğüme 3 dakika dayanamadım, adam Nuri Alço gibi elinde kadeh, yarı sarhoş, rezidansın 30’uncu katında gece vakti yerleri silen temizlikçi kıza yürümeye kalktı iyi mi? Kız da kız ha! Bildiğin manken ama işte ülke aç ya ne yapsın gündelik temizlikçiliğe başlamış.

Birde sezon sonuna doğru tatil moduna giren senarist ve yönetmen tarafından iyice basitleşen diyaloglar ve uzadıkça uzayan boş sahneler…

Vadi izleyip mafyalığa,

Konak izleyip ağalığa,

Yalı izleyip illegal yollara,

Yazlık izleyip çarpık ilişkilere özendiren bir takım dizilerin toplumunun örf adet ve kültürel değer ayarlarını bozup kötü örnek oluşturduğunu düşünüyorum.

Hiç birini izleyip özenmedim fakat MasterChef izleyip aşçılığa ne kadar özendiğimi ve imrendiğimi anlatamam.

İçerik olarak yarışma olsa bile grup oyunları, bireysel yetenek, yaratıcılık oyunları, eleme, pota derken günlük yayınlanmasına rağmen ilgiyi ve tempoyu hiç düşürmüyor.

Sonuçta ortada bir prodüksiyon var, kamera arkasında yarışmacılara davranış telkin edildiği söylense de aynı ürün verilen her yarışmacının farklı lezzetteki tabağı gerçek…

Konu sıkıntısı yok, bir hafta beklemek yok, tempoda sezon sonu düşüşü yok, Argo yok, küfür yok, beden sergileyerek reyting kovalama yok…

Ya ne var?

Bolulu şef var, her sezon Bolulu yarışmacı var, Düzce’den yarışmacı var, Bolu’da yaşayan Trabzonlu yarışmacı var, menüde vurgulanarak istenen Bolu yemekleri var, her hafta eleme heyecanı var, el becerisinin yanı sıra strateji ustalığı var, tabaklarda fizik kimya matematik fen edebiyat bilim teknik tasarım ne ararsan var.

Yarışmacı şeflerin önüne koyduğu tabağını anlatırken kullandığı cümleler mest ediyor adeta.

Birinde yarışmacılara 5 çeşit soğan verdiler, biri sırf soğandan baklava yaptı mesela fakat kaşık attıran lezzeti soğanı daha farklı kullanan Bolulu Metin aldı.

(Bu sene ümitliyiz, Boluspor ve Metini şampiyon görmek istiyoruz)

Her şey iyi güzel giderken kaşık atma ritüelini anlayamadım!

Kaşık atmak aşçılıkta yemeğin mükemmel yapıldığını ifade ediyormuş. Ustadan bir tebrik, ödül gibi yani.

Bolulu Mehmet şef hoh’layarak parlattığı kaşığı lise müdür muavini edasıyla karşısına aldığı iki yarışmacının önüne yere attı, sonrada kimin hak ettiğini açıkladı.

Kaşık bizim kültürümüzde neredeyse ekmek muamelesi görür, düştüğü an alınır, temizlemeden kullanılmaz, kullanılmadan önce temizliği kontrol edilir. Şeflerde kaşığı yere atmak yerine tebrik edip elden teslim etse veya öğrenci elini öpse şef de alnından öpüp kaşığı verse olmuyor mu yani?

Olmuyor demek ki, neyse o kadar kusur kadı kızında da olur…

Hasan Perçin

[email protected]