Günümüz dünyasında göç olgusunun hayatımıza kattığı başat terimlerden bir tanesi de  kayıt dışı kadın ve çocuk istihdamıdır.  

Özellikle çalışanların emeklerinin sömürülmesine oldukça müsait olan enformel sektörün bilinen en önemli  kaynağı olarak çocuklar, kadınlar  ve göçmenler ön plana çıkmaktadır.

 Günümüzde ulus ötesileşmenin  gittikçe  genişleyen hareketliliğinin sınırları aşan göç akımlarına sebep olduğu gerçeği, her şeyde olduğu gibi yine küreselleşmenin bir sonucu maalesef.

Yoksa yerini yurdunu mecbur kalmadıkça kim terk etmek ister ki?

Tabi bu kitlesel yer değiştirmelerde  ve göçmen emeğine olan ihtiyacın artmasında; mal, sermaye ve hizmetlerin ticari dolaşımının beraberinde getirdiği emek hareketliliği, gelişmiş ülkelerin nüfus artışındaki düşüş ile nüfusun yaşlanmasının “sosyal refahın devamı konusunda  baskı yaratması”nın rolü büyük.

Uluslar arası göç yeni bir olgu değil elbette.

Düzensiz göçmen hareketinin özellikle son yıllarda denetlenmesi ve sınırlandırılması gereken bir durum olarak görülmeye başlanması ve bu konudaki tartışmalar göçü yasal, yasal olmayan ve sığınmacı akışları şeklinde kategorize ederken her biri içinse ayrı düzenlemelerin gerekliliğini vurgular. Göçün sınır aşan ve toplumları yeniden şekillendiren dinamik yapısındaki karşı koyulamaz güç; ulus devletlerin belirlediği sistemin sınırlarını ve siyasal, ekonomik ve  sosyo -kültürel düzeni  doğrudan ve derinden etkilemektedir.

Küreselleşmenin bir sonucu olarak savaş bölgelerinden kaçan, işsizlik ve maddi imkansızlıklarla mücadele eden bireylerin ulus-ötesi göç etmesi günümüz şartlarında kaçınılmazken, bu topluluk içerisinde kadın ve çocukların uğradığı mağduriyet düzeyi dikkat çekicidir. 

ILO’nun 2006 yılındaki analizine göre dünya genelinde çalışan çocukların %69’u tarımda, %22’si hizmet sektöründe, %9’u ise sanayide çalışmaktadır ve tüm dünyada ağır koşullarda çalışan yaklaşık 250 milyon çocuk işçi vardır.

Enformel sektördeki göçmen işçilerin de büyük bir kısmını yine kadınlar oluşturmaktadır.

Eğitim seviyesi düşük, kırsaldan kente göç etmiş, düzensiz göçmen veya maddi yetersizliği olan, kimi zaman sağlık güvencesi olmadan çalışan kadınlar dünya genelinde iş saatlerinin %66’ sını doldururken dünya gelirinin yalnızca %10’ una sahiptir.

Hem evde hem de dışarıda çalışan kadın emeği yanında, okulda olması gerekirken çalışmak zorunda bırakılan çocuklarımız da yine çözüm bekleyen sosyal olguların başında gelmektedir.

Unutulmamalıdır ki enformel sektörün en önemli nedenlerinden biri şüphesiz işsizliktir. İletişim çağında küreselleşen dünyada gittikçe artan sınıflar arası gelir farkı kayıt dışı sektörün büyümesine neden olmaktadır. Özellikle kayıt dışı sektördeki kadın ve çocuk istihdamının en büyük etkeni de yine yoksulluktur.