Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş yaptığı açıklamada dedi ki;

‘…Dolayısıyla yeni tip koronavirüsün yayılma tehlikesi ortadan kalkıncaya kadar Cuma namazı başta olmak üzere cami ve mescitlerde cemaatle namaza ara verilmesi gerekli hale gelmiştir. Bu süreçte cuma namazı yerine öğle namazının kılınması yeterlidir…'

Sayın Erbaş bu açıklamayı yaptı ya…

Bazı kafalarda bir tepki bir tepki ki, sormayın.

‘Çekin Müslümanların üzerinden abdestsiz ellerinizi.' Diyenlerde var.

Corana korkusu Allah korkusunu geçmiş, yazık.' Diyenlerde…

‘Namaz kılan biri olarak, yanlış bir karar, Cuma Namazını kılmazsan seni kim koruyacak, bir kere hakkı ile kılınan namaz bütün kötülüklerden Mümini korur' diyenlerde…

***

Hâlbuki samimi bir Müslüman tepki koyacaksa, ‘Kıymetli başkanım geç kaldınız geç!' diye koymalıydı.

Ne diyelim;

‘Ha bu kafa; ha korona'

Yani

Fark yok!

Ama

Allah ülkemizi ve dinimizi bu kafadaki insanlardan koruya.

***

Ya mübarekler!

Sizin bildiğiniz, bizim bilmediğimiz ‘Camilerden mikrop bulaşmaz' diye bir ayet mi var.

Ya da

Bir hadis?

Bu virüs kalabalıklardan bulaşmıyor mu, devletimizde bunun için bir dizi tedbir almadı mı?

Okullarda eğitim öğretime ara vermedi mi?

Yani

İnsanların kalabalık olduğu yerler risk alanları değil mi?

***

Vücudumuz bize emanettir.

Ve

Dinimiz Yüce İslam onu iyi korumamızı emreder.

Çünkü

Sayılı nefeslerimiz, ömrümüz bize emanet olarak verilmiştir.

Ama

O emanet sadece şahsımız ile sınırlı değildir. Ailemiz, çocuklarımız, dolayısı ile çevremiz de bize Allah tarafından verilen emanetlerdir.

Onları her şartta korumakta görevimizdir.

***

Ama yukarıdaki kafalar diyorlar ki; ‘"Kaderde ne varsa o olur.", "Kaderde yazılan başa gelir."

Ah! Ah ki ahhhh! Vah ki vahhh!

Müslümanları darmadağın eden,

Ve

İslam âlemini GERİ bırakan, emperyalist devletlerin oyuncağı eden kafa, işte bu kafadır.

Çünkü

"Allah'ın bütün olup bitenleri ezelî ilmiyle bilip kaydetmesi" demek olan KADER; maalesef yanlış anlaşılmakta

Ve

Ne yazıktır ki, ilgililerde bu konuya ise pek fazla dokunmamaktadır.

***

Hz. Ömer, Şam seferinde başkomutan Ebû Ubeyde' ye destek için yola çıkar. Kendisine Şam'da vebâ salgını olduğu bildirilince ve yaptığı görüşmeler sonucunda vebâ salgınının olduğu yere gitmenin uygun olmayacağı kanaatine varır.

Ve

Geri dönülmesini emreder.

Bunun üzerine Ebû Ubeyde: "Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun ya Ömer" diye sorar.

Hz. Ömer'in bu soruya verdiği cevap şöyledir:

"Evet, Allah'ın kaderinden yine Allah'ın kaderine kaçıyoruz."

Hz. Ömer "Kaderde ne varsa o olur" deyip yoluna devam etmiyor.

Yani

KADER'e teslim olmak yerine ‘TEDBİR'e sarılıyor.

Anlatılanlardan anlıyoruz ki;

Cenab- Hak imtihana tabi tuttuğu kulları hakkında adil muamele de bulunmak için onlara kalp, akıl duygu gibi unsurları verdiği gibi özgür bir iradeyi de vermiştir.

Yani

‘TAKDİR Allah'tan, TEDBİR kuldandır'

***

Hz Ömer, Ebu Ubeyde'ye ne demişti?

"Evet, Allah'ın kaderinden yine Allah'ın kaderine kaçıyoruz."

Anladıysak mesele yok.

Anlamadı isek

Kimseye bulaşmayalım lütfen...

17.03.2020

Muharrem Demirel