Maraş Depremi gibi felaketler  günlerce hatta aylarca konuşulur.

İlk şok atlatıldıktan sonra da  yavaş yavaş normale döner hayat.

Dönmek de zorunda!

Peki ya deprem bölgesindekiler?

Kahramanmaraş ve çevresi yıkıntıların yanı başında kurulan çadır kentte hayatlarını devam ettirmeye çalışıyor.

Eski hayatları şöyle dursun, temel ihtiyaçlarını karşılamaları bile çok zor şartlarda mümkün!

Bölge halkı depremin yarattığı şoku henüz üzerinden atamamışken devlet kurumları, yetkililer, gönüllüler ve arama kurtarma ekipleri herkes yardıma koştu ve hala da canla başla bu yolda mücadele veriyorlar.

Hiç kimse için kolay değil olanları anlamak, anlatmak..

Birgün önce apartman dairesinde yaşamını sürdüren bireyler,  saatler içerisinde “çadırkentli” oldular.

Tabi bütün bunlar olurken çocuklar da herkes gibi değişen hayatlarına adapte olmaya çalışıyor!

Ne kadar mümkünse..

Şöyle haberlere bakıyorum da çadır kentlerin yanına kondurulan parklarda hemen ikinci gün oynamaya başladılar yavrularımız. 

Arama kurtarma ekipleri, polis, jandarma, doktor veya hemşire; faretmeksizin çocuklarımıza oyun arkadaşı oldular.

Ne diyor eski bir şarkıda;

Su olsam ateş olsam

Göklerdeki güneş olsam

Konuşmasam taş olsam

Yine de oynar mısın benimle?

Çocuk her yerde çocuk!

Anlamaz yetişkinlerin yaptığı işlerden.

Çocuklar bilmez binalarda kullanılan malzemenin kalitesi düşükmüş, müteahhit malzemeden çalmış..

Depremde yıkılan yuvasıdır;  anne babasıyla, kardeşleriyle yaşadığı yuvası!

Bunu bilir sadece.

 Ve şimdi eviyle birlikte yıkılan dünyasını yine oyunla onarmaktır bildiği.

Çocukların doğuştan getirdikleri en belirgin özellikler yaratıcılıkları, duyarlılıkları ve  çevrelerine kolay adapte olmalarıdır.

Onların bütün işi KENDİ DÜNYASINI yaratmaktır.

Nitekim Kahramanmaraş Vali Saim Çotur Stadı’nda kurulan çadır kentteki Yavuz Bingöl Etkinlik Çadırı’nda yaklaşık 25 çocuktan oluşan bir 23 nisan Korosu oluşturuldu. Yaşları 8 ila 14 arasında değişen çocuklarımızdan oluşturulan koroda yer alan depremzede yavrumuz Yaren Hatun Köksöke; “Depremi unutmak için şarkı söylüyorum. Böylece huzurlu ve mutlu hissediyorum” ifadelerinde bulunmuş (AA).

Tıpkı Yaren gibi depremi yaşayan tüm çocuklar küçücük çadırlarında, parklarda ve mobil anaokullarında yine hayallere dalıp kendi dünyalarını yaratıyor, her an mutlu olmak için bir bahane buluyorlar!

Büyüklerimiz “Ah keşke çocuk olsam da gönlümü bir eyleyen olsa” derdi.

Ah keşke ÇOCUK! Hiç yaşamasaydın sen bunları..