Ayaz var yine bu gece.

Ama

Ne ayaz…

Bir başka dokunuyor; suratlara adeta bir tokat gibi çarpıyor,

Dokunduğu yerleri bir bir yakarken ağızlardan çıkan buhar bıyıkları ve sakalları hemen buza kesiyor.

Ne giyersen giy faydası yok,taaiçeri kadar kurşun gibi işliyor.

İnsanı tir tir titretiyor.

***

Bir miyavlama sesi duyuyorum; bakıyorum bir tekir kedi…

Büzülmüş titriyor…

Ürkek ürkek bana doğru bakıyor, sığınacak bir yer arıyor, belki de aç.

Eve giriyorum; sıcacık…

Fıstık ise koltuğa oturmuş şekerleme yapıyor.

Ama

Ben yanan kaloriferlere rağmen halatitriyorum.

***

Basında çıkan bir haber…

Okuyorum;

‘Bolu'da denetimli serbestlik kapsamındaki yükümlüler ve İzzet Baysal Mesleki ve Teknik Lisesi Müdürlüğü öğrencileri tarafından yapılan kedi evleri projesi hayata geçirildi.'

Ve

Cumhuriyet Başsavcımız Önder Yaman'ın açıklaması;

Cümlelerinin içinde bir cümle var

Ama

İçi dolu…

‘…Sıcacık, herkesin içini ısıtan ve Bolu'ya yakışan bir proje…'

Titremem sanki biraz azalıyor.

***

Yaz kış demeden her mahalleye giden ve kedileri besleyen,

Şehir içi yetmezmiş gibi ta At Yaylasındaki insan dostlarını bile ihmal etmeyen

Ve

Canlar bugünde doydular.' diyen Nezih Erkan'ı,

Elindeki hayvan barınağı projesi için sponsor arayan, Milli Egemenlik İlkokulu'nda öğretmenlik yapan Sabahattin Esen Hocamı,

‘Muharrem Hocam kedilere mama dağıtmayacakmıyız?' diyen Gazi Paşa İlkokulu öğrencileri olan abla kardeş Sahra ve Çınar, Hayrunnisa ve Yavuz'u,

‘Beni kabul edecekseniz böyle kabul edin' diyerek evini kedilere açan Ahmet Ulusoy arkadaşımı.

Boluspor alt yapı tesislerinde kedi ve köpeklere bakan onlara barınacak yer bulan

Antrenör arkadaşım Mustafa Esmer Hocamı,

'Alt yapıda sadece futbol öğrenilmez hayatta öğrenilir.' diyen ve hayvanları sahiplenen Eren Sargın ve onun gibi oyuncuları hatırlıyorum.

Ama

Yine de üşümem geçmiyor.

***

Kar yağıyor dışarıda…

Kuşlar, kediler, köpekler yiyecek ve sığınacak bir yer arıyor.

Ayaz desen aynı; dokunduğu her yeri yakıyor.

Ben ise evimdeyim ama ısınamıyorum, içimden gelen üşümeye engel olamıyorum.

Aklım hala daha bana miyav diye seslenen kedide...

Onu düşünüyorum.

***

Elim de yoğurt kabına konulmuş bir mama ile dışarı çıkıp, çam ağacının altına koyuyorum.

Ve

Sesleniyorum;

‘Gel pisi pisi…'

Ürke ürke geliyor ama yanaşamıyor, bir iki adım uzaklaşıyorum.

Bir ses geliyor arkamdan;

‘Miyavv…'

Belki de teşekkür ediyor.

O içimden gelen üşümem biraz geçer gibi oluyor,

Isınıyorum…

20.01.2019

Muharrem Demirel