Bu koronavirüs ilk yayılmaya başladığında, dünyanın pek çok ülkesinde insanlar sapır sapır dökülürken
Ve
Biz ülke olarak daha iyi bir durumda iken ‘Abdest Müminin silahıdır' hadisinden yola çıkarak
‘Korona virüsten kurtulmanın bir tek yolu var: günde beş kez abdest almak' diyenler vardı.
Haklılıkları vardı da…
Ellerimizi yıkamanın, ağzımıza su çekip çalkalamanın, burnumuzu temizlemenin tabiki mikroplardan arınmaya faydası vardı.
Ama
Yeterli miydi?
***
Elinde rakı kadehi ile çektirdiği fotoğrafını sosyal medyada paylaşıp, altına;
‘Rakıdır bu; içimi biraz acıdır.
Ama
Koronanın gerçek ilacıdır.' diyenlerde vardı.
İşin ilginci,
Bu geyik muhabbetine inananlar da…
***
Kilisenin birine karga dadanmış, her gün çana kakasını yapar gidermiş. Papaz bu karga ile baş edemeyince sağa sola çözüm yolu sormuş.
Demişler ki;
“Muhterem Peder, bu işin çözümü kolay, çanın yanına bir parça peynir bir kadeh de rakı koy.
Karga gelir, peyniri yer, susayınca su yerine rakıyı içer, sonra kendisinden de geçer'
Papaz, önerileni yapmış. Ertesi gün çanın yanına gittiğinde bakmış ki karga orada kendinden geçmiş, yatıyor. Tutmuş ve sormuş:
“Ulan şerefsiz, Hristiyan olsan kilisenin çanına pislemezsin, Müslüman olsan rakı içmezsin.
Nesin sen?'
Bu fıkradan yola çıkarak şöyle diyebiliriz,
Bu korana denilen illet çana pisleyen karga gibi, ne milliyeti var, ne de dini…
Yani
Bu illete ne sadece aldığımız abdest, ne de, bir duble rakı fayda etti, zengin fakir, mevki makam, dini bütün, dini zayıf demedi.
Ve
Bu virüs, gerek kişisel zaaflarımızdan, gerekse konulan yasaklar konusunda yönetenlerimizin rol model
Yani
İyi örnek olmamalarından dolayı patladı gitti.
***
Kıymetli insanlar!
İster istemez dışarılara çıkıyoruz, insanlar ile hemhal oluyoruz.
İşte bu zamanlarda koronavirüs denilen illetten korunmamız için bulunduğumuz yere, bulunduğumuz yerde geçirdiğimiz vakte, dokunduğumuz her şeye dikkat edelim.
Şunu unutmayalım; devir KENDİNİ KURTARMA DEVRİ…
Yani
Önce kendimizi kurtaralım.
Eğer herkes kendisini kurtarmaya gayret ederse, etrafını da kurtarmış olur.
Kendimizi başkalarından korumanın, kendimizi kurtarmanın birinci şartı ise SOSYAL MESAFE…
Bunu ben demiyorum, araştırmacılar diyorlar.
O zaman SOSYAL MESAFEYE olduğundan daha fazla itina gösterelim, çok yakınımızda olup, tabir-i caiz ise burnumuzun dibine kadar girene ‘ÖTE GİT' demesini bilelim.
Ve
Maske ve temizliği de asla ihmal etmeyelim.
Yani
Önce ‘olağanüstü TEDBİR'
Sonra
‘TAKDİR'…
06.12.2020
Muharrem Demirel