OSMANLI HÜKÜMETİ ÇARESİZ KALIYOR
Osmanlı hükümeti de bölgedeki taşra kuruluşları da İngiliz ajanı Noel'in çalışmalarını biliyorlardı. Fakat faaliyetler karşısında fazla seçenekleri bulunmayan Osmanlı mülki makamları, vilayetlerde jandarma teşkilatını takviye etmekten ve aşiret reislerini nasihat ve irşat heyetleriyle bilgilendirmekten öteye geçemiyorlardı. 44
İngilizlerin bölge halkı üzerinde uyguladığı ikinci işgal politikası ise daha farklıydı. İngilizler direniş görmeyecekleri yerleri ele geçirmek için Kürtlerin çıkarlarına çalıştıkları propagandasını yapıyorlardı. İşgali kolaylaştırmak için bölgenin nüfuzlu insanlarını çeşitli vaatlerle yanlarına çekmeye çalışıyorlardı. Osmanlı Hükümeti'ne sadık bey ve şeyhlere yüklü miktarda maddi yardımın yanı sıra beylik ve kurulacak devlette büyük memuriyetler vaat ediliyordu. Bu insanların başında Şemdinan bölgesinde Barzan Şeyhi, Bedirhan ailesinden Ahmet Faik Bey, Simko ve Seyit Taha geliyordu. 45
Seyit Taha, Şeyh Ubedullah'ın soyundan geldiğinden aşiretler üzerinde manevi güce sahipti. Bunun bilincinde olan İngilizler, O'na Rumiye'den Irak'a kadar uzanan topraklarda bir beylik, kardeşi Seyit Müslim'e de Şemdinan Kaymakamlığı teklifinde bulundular. 46
15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir Paşa, 26 Temmuz 1919'da Harbiye Nezareti'ne gönderdiği telgrafta İngilizler ile Seyit Taha arasındaki ilişkiyi şöyle anlatıyordu;
"Rumiye havalisinde bulunan Seyid Taha'yı iğfal için İngilizler pek çok uğraşıyorlar. İngilizlerin Seyid Taha'ya Rumiye'den Cizre'ye kadar beylik vaat ederek bizzat kendisi için 30.000 ve Şemdinan ahalisi için de 20.000 İngiliz lirası ile 2 top, 4 makineli tüfenk ve 4.000 tüfenk ve külliyatlı cephane vermiş oldukları istihbar kılınmıştır. Simko'nun İranlılarla barışarak Seyid Taha ile akd-ı ittifak ettiği ve niyetleri Van üzerinden Cizre 'ye inmek olduğu söyleniyor. Seyid Taha Nasturilerle uyuşarak yerlerine yerleştirmeği deruhte ettiği için aşair nezdinde itibarını gaib etmiştir. Mamafiyh para ile vesair suretlerle aşairi tekrar kazanması ihtimali vardır. Bu gibi ifsâdâta gayet müteyakkız bulunulması aşairin memnuniyetlerine çalışılması millet-i islamiye arasına tefrika düşürecek inkısam ve inkırazı mucib olacak halete meydan verilmemesi esbabının istikmâli lazımdır." 47
Zaho, İmadiye ve Revandiz'deki İngilizlerin siyasi temsilcileri aşiretleregönderdikleri gizli mektuplarda, İngiltere'nin Paris Barış Konferansı'ndaKürtlerin bağımsızlığı için çalıştığını iddia ediyorlar, sivil ve askeri görevliler (ajanlar) her türlü bahaneyi kullanarak aşiret reislerini kendilerine inandırmaya çalışıyorlardı. 48
İNGİLİZLER MÜSLÜMAN HALKI KANDIRIRKEN ERMENİLER DE MÜSLAN KATLİAMI YAPIYORLARDI
İngilizler, Müslüman halkı yukarıda bahsedilen yollarla elde etmeye çalışırken, Ermeniler de İngilizlerin desteğiyle bölgeye yönelik emellerini gerçekleştirme gayreti içindeydiler. Ermeni çetelerinin faaliyetleri İzmir'in işgalinden sonra arttı. Sınır boylarındaki aşiretler sık sık çetelerin saldırısına maruz kalıyorlardı. Buna karşılık aşiretler de bir araya gelerek uyarılara kulak asmayıp Ermenilerle çatışmaya giriyorlardı. Bu durum İngiliz temsilcilerince "Ermeniler katlediliyor" şeklinde yansıtılıyordu. Dahiliye Nezareti, çatışmaların devletin başına büyük sorun açmaması için bir yandan aşiretlerin sınırı geçmemeleri ve teskin edilmeleri için, diğer yandan da Ermenilerin kışkırtıcı hareketlerden uzak tutulması için İtilaf Devletleri nezdinde girişimlerde bulunulmasına çalışıyordu.
Aşiretlerin Ermeni çetelerine karşı giriştiği eylemler İngiliz Yüksek Komiserliği'nce kendilerine karşı yapılmış tahrikler olarak değerlendiriliyordu. Bu nedenle her fırsatta Osmanlı Hükümeti'nden saldırıların durdurulmasını istiyorlardı. Fakat Van Valisi Haydar Bey tarafından 26 Temmuzda gönderilen telgrafta; Vilayetin güney ve doğu kısımlarında asayişsizlik çıkarmak ve aşiretleri hükümet aleyhine sevk etmek için İngilizlerin yedi, sekiz aydan beri tahriklerde bulunduğu belirtilerek, suçlu tarafın onlar olduğu beyan ediliyordu. 49