Çocukların hakkını nasıl ödeyeceğiz.

Onu düşündüm.

Fenerbahçe Başakşehir karşılaşmasının ardından!!!

“Sosyal” deyince çocukların aklına artık önce MESAFE..

“Uzak” deyince UZAKTAN EĞİTİM..

“Canlı” deyince CANLI DERS...

Ve Fakat..

“Okul” denilince

Halâ, SINIF ARKADAŞLARI..

Halâ, ÖĞRETMENLERİ..

Halâ, mutlu oldukları OKUL GÜNLERİ geliyor.

Şu sıralar.

Zor bir dönem, zor bir görev, zor bir süreç yaşanıyor.

Alışması gerçekten güç…

Aşılması ise, inşallah kolay olur…

XXX

Çocukların!

Okuldan ırak kaldıkları PANDEMİ döneminde..

En sevdikleri futbol, magazin programlarını aratmayacak kıvama geldi.

Artık TV'lerde futbol konuşulmuyor.

O ne çaldı.

Bu ne çaldı.

Var neden müdahil olmadı.

Dördüncü hakem konu mankeni mi?

Bu hafta hangi hoca atılacak.

Hangi futbolcu rakibinin kaval kemiğine isabet ettirebilecek.

Aşil tendonu kimin ayağına denk gelecek.

Çocuklar bu korku girdabın içinde boğuluyorlar.

Yetişkinlerin baş edemedikleri futbolun bu bilinmez çetrefil halleri çocuklarda; nasıl bir etki bırakıyordur.

Merak ediyorum!!

Haklarını nasıl ödeyeceğiz.

Bilmiyorum…

Çocuklar..

Futboldan soğumaya, oyundan uzaklaşmaya başlarsa;

Ne yaparlar.?

Bireyselleşirler.

İnternette oynamaya başlarlar.

Kendi yönettikleri bilgisayar oyunlara yönelirler.

Peki ama o zaman biz bu çocukların hakkını nasıl ödeyeceğiz.

XXX

VAR, yokken bu tür tartışmalar olmuyordu.

Hakemlerin sayısı arttıkça işler daha zorlaşmaya,

İşler içinden çıkılmaz ve aynı maçı yöneten her hakemin verdiği-veremediği kararlar tartışılır olmaya başladı.

Düdük hakemi,

Var hakemleri,

Kenar hakemleri,

Dördüncü hakem,

Gözlemciler..

MHK.

TFF…

Neden canlı bir maçın altından kalkamıyorlar.

Bir öğretmen düşünün..

Elinde ne bir düdük.

Ne bir Var.

Ne de elinde sihirli bir değnek VAR.

Hem yüz yüze,

Hem de uzaktan eğitimle; öğrencilerini eğitmeye çalışıyorlar.

Var'ları yok'ları öğrencileri..

VAR!

Hayatımıza girdiği günden bu yana, spor programları yemek programlarına döndü.

Herkes yoğurdunu farklı çalıyor.

Öğretmenin elinden eti senin kemiği benim” mottosu alınmış olmasına rağmen özenle eğitim yoğurdunu tutturmak için çaba gösteriyorlar.

XXX

Son Başakşehir Fenerbahçe karşılaşması gösterdi ki.!!!

Artık;

Futbolu değil, hakemleri konuşuyor olacağız.

Galibiyet ve mağlubiyetin sebepleri yerine..

Bu hakemlerle bu lig bitmez öngörüsünü konuşmaya başladık.

Mesele!

Cüneyt Çakır hakemliği bıraksın tartışmasına kadar geldi dayandı.

Yılda bir milyon kazanan hakemlerin çilesini, ipliğini çözen yorumcuları dinliyorum.

Bu çocukların hakkını nasıl ödeyeceğiz.

XXX

Kimse görmek veya bilmek hatta öğrenmek istemiyor.

VAR..

Kalbi, vicdani, eğitimi bir kenara itmiş bir sistemdir.

Okullarda verdiğimiz değerler eğitimi” ile uzaktan yakından alakası yoktur ve onunla çelişir kanaatindeyim.

Çocukların bir futbol karşılaşmasını kurallarına göre izlediğini düşünmüyorum.

Okullarda öğrencilere değerler eğitimi” gibi çok mühim bir eğitim sürecinden geçirirken,

Hayatta onları çok farklı bir kültürle de karşı karşıya bırakıyoruz.

Çocuklar artık şu ezberle büyüyorlar.

“VAR” düzeltir.

“VAR”dan döner.

Kimse karakter eğitiminin, yaşayan değerlerin kıymetini umursamıyor.

Hiç kimse orta hakemin liyakatından, acemiliğinden, futbolu bildiğinden, bilmediğinden, vicdanından bahsetmiyor.

Hiç kimse görünen, elle tutulan, sahada ter akıtan, koşturan, öyle veya ismi cismi olan bir hakemi dikkate bile almıyor.

Görünmeyen, sanal bir hakemden VAR” dan medet umuyor.

VAR'dan döner.

Gördük!!! O'rdan da dönmüyor.

XXX

Velhasıl.!!

İnsanın üzerindeki yüklerini teker teker boşaltıyoruz.

Yükü boşalırken içi de boşalıyor; insanoğlunun..

Teker teker sorumluluklarını alıyoruz.

Aç açık bilmediğimiz gibi, tokluk hissini de unuttuk gitti.

Meseleyi dağıtmadan; futboldan devam edeyim.

Mesela;

Erman Toroğlu hakemlik yaparken en iyi hakem seçilmişti bir ankette.

En az sarı kart,

En az kırmızı kart gösteren.

En otoriter,

Futbolcular tarafından en çok istenen kimdir denildiğinde açık ara Erman Toroğlu ismi çıkmış…

Toroğlu o yıl yılın hakemi seçilmişti.

Futbolcular neden Erman Hoca maçımızı yönetsin istiyorlardı.

İnsan tarafı ağır basıyor, insani refleksler gösteriyor ve ne gördüyse onu çalıyordu.

Nesi vardı bu adamın bir kendisi, bir de düdüğü; o kadar!!

XXX

Şimdi.

Kulaklık var.

İletişim üst düzey,

Sopalı iki yan hakem,

Kenarda bir dördüncü hakem.

VAR'da bir eli yağda bir eli balda ayrıcalıklı hakemler.

4K TV'ler, monitörler, bilgisayarlar, tabletler, akıllı telefonlar, ekranlar, gimball'lar ve birbiri ile sesli, görüntülü irtibatlı video hakemler.

Bir maçı olsun doğru dürüst bitiremiyorlar.

Neden.

XXX

“VAR”ı icat ettiler.

Oyun insani olmaktan çıktı.

Makineleşti.

İzleyenler insani refleksleri,

Oynayanlar alın terleri,

Yönetenler, 4K TV'leri, ultra ağır çekimleri, çizgi cetvelleri ve ekranları ile baş başa kaldıklarında…

Herkes başının çaresine baksın oldu…

İşin de, oyunun da tadının kaçması kaçınılmazdı; öyle de oldu.

XXX

Ne diyorum..

Şunu diyorum.

Şu pandemi sürecinde gördük ki;

Uzaktan eğitim ile yüz yüze eğitim çok farklı bir şeymiş.

Sınıfta öğretmen,

Sınıfta öğrenci olmayınca olmuyormuş.

Bırakın şu VAR” işini.

Sahada hakemle futbolcuyu bi rahat bırakın..

Bakın her şey ne kadar daha iyi olacak.

Önce insana güven duymalı, onu değerler eğitimi ile güvenilir yapmalı, insani tarafına güç katmalıyız.

Var'ımız yoğumuz makineler derseniz.

İleride..?

Onu kullanacak düzgün insan bulamazsınız.