Başkan almış iki futbolcuyu karşısına transfer görüşmesi yapıyor.

Masum masum oturan ve son derece saygılı olan Ahmet’e diyor ki;

‘Gece hayatın var mı, sigara, içki içer misin, hovardalık yapar mısın?’

Yüzü kızarıyor Ahmet’in

Ve

Mahcup bir şekilde ‘hayır başkanım!’ cevabını veriyor.

Başkan aynı soruları, bacak bacak üstüne atmış ukala bir şekilde oturan ve ağzındaki sakızı balon yapıp patlatan Hasan’a soruyor.

‘Sigara da içki de içerim, nerde akşam orda sabah gezerim, hovardalık ta ederim.’

Başkan şöyle bir düşünüyor

Ve

Cevap veriyor.

‘Ahmet sana yıllık teklifim 350 bin lira, Hasan sana da 950 bin lira.’

Ahmet şaşırıyor.

-Sayın Başkanım bu haksızlık değil mi, Hasan’a çok ta bana niye az?

Başkan tam cevap verecek iken araya Hasan giriyor.

Ve

Diyor ki;

EDEPSİZLİK ETME Ahmet, duymadın mı benim masrafım çok.

***

Malumunuz Temmuz ayında emekliye %5,1 memura % 6,1 zam verildi.

Diğer bir emekli olan

Ve

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kuruluna atanan Sayın Bülent Arınç’a ve bu kurulda görev yapanlara verilen zam ise % 40…

Emekli ve memur da şimdi soruyor;

‘Bize niye az da Bülent Arınç’a ve arkadaşlarına çok?

Ne demişti futbolcu Hasan, diğer futbolcu Ahmet’e?

‘EDEPSİZLİK ETME Ahmet, duymadın mı benim masrafım çok.’

Uydu mu?

Valla bilmem uysa da yazdım uymasa da…

***

Devletimizin emekliye, asgari ücretliye, memura verdiği zam, piyasaya yapılan zamlar sonrası eridi gitti.

Benim de aklıma Nasreddin Hoca’nın bir fıkrası geldi.

‘Köylüler EYYÜP ismini Eyip, İyip, iyp gibi bozuk bir şeklide telaffuz ediyorlarmış

Bu durumdan rahatsız olan Nasreddin Hoca bir vaazında;

‘Ey Müslümanlar!

Oğlunuz olursa adını sakın EYYÜP koymayın, halkın dilinde çok söylene söylene, incele incele İP oluyor.’ demiş.

Demem o ki

Memura, emekliye, zam yaptık demeyiniz lütfen,

Çünkü

Yapılan bu zam iyiden iyiye EYYÜP’ ün İP e dönmesine benzedi.

***

Hayat şartları iyice ağırlaştı. Emekli, dar gelirli, asgari ücretli ve memur kesimi bunaldı.

Ama

Uyum sağlamamız lazım.

Ne yapalım?

Mesela

Aracınız var ise satalım, köprü, otoyol, sigorta, kasko, bandrol, muayene, yakıt ve tamir parası vermekten bu kolay yol ile kurtulalım.

‘Hocam vasıta tamam satıp kurtuluruz da elektrik var, su var, doğalgaz var, telefon var ne yapayım?’

Eğer istersek onlarda kolay.

Ne yapacağız?

Yakmayacağız, akıtmayacağız, kullanmayacağız ve konuşmayacağız.

Güldünüz değil mi?

Peşin parayı görünce kim gülmez ki.

***

‘Hocam iyi de hayat sadece telefon ve vasıtadan ibaret değil ki, yaşamamız için gerekli olan temel gıdalar var.

Durumumuza uygun Hoca Nasreddin’in ibretlik fıkrası da var.’

Doğru!

Bu fıkrayı yazalım, Hocamızı da rahmetle analım.

‘Zorlu bir kış olmuş…

Nasrettin Hoca’nın parası tükendikçe tükenmiş. Ne yapacağını şaşırmış, kendisinin yükünü çeken eşeğinin yemini kıstıkça kısmış.
Her gün biraz daha azaltmış…
Hayvancığız, yavaş yavaş gücünü yitirmeye başlamış. Yemini azaltmasına karşın, eşeğin yaşadığını gördükçe seviniyormuş. Ve günbegün, yemi azaltmayı sürdürmüş.
Ama bir sabah ahıra gittiğinde ne görsün, hayvan ölmüş.
Hoca cefakârına üzgün üzgün bakmış bakmış…

Ve

‘Tam açlığa alışırken öldü zavallıcık…’ Demiş.

Konumuza uydu mu?

Bu da uydu herhalde.

***

Her neyse

Yine de

Hergeledeki güzel öküzlere inat, bu ülkenin eşekleri olarak Allah’ın izni ile yaşamaya devam etmeliyiz.

Sürünürüz; belki güçten düşeriz

Ama

Bu Müslüman ülkede Hocanın eşeği gibi açlıktan da ölmeyiz.

06.07.2019

Muharrem Demirel