SAYISAL ZEKA MI? SÖZEL ZEKA MI?

 

Danışan ailelerimden bir tanesinin; “Hocam bizim çocuk çok zeki, her ikisi de var, maşallah!” dediğini hatırlıyorum. Ne kadar önemli değil mi? Çocuğumuz zeki olmalı, her alanda başarılı olmalı. E ne de olsa bizim çocuğumuz, bizim eserimiz!

Öylesine yanlış bir düşüncedir ki bu! Çocuk benimse beni yansıtmalı düşüncesi. Üzerinde sıklıkla durduğum bir konu bu maalesef, çünkü mecbur kalıyorum. Aile çocuğu için merkezimize başvurduğunda, sorduğumuz sorulara verilen cevaplar hep bu yönde. Derslerinde başarılı olsun. Hiç kendi gibi olsun, mutlu olsun diyen yok! Çok yazık!

Bir konuda dikkatinizi çekmek isterim. 80’lere kadar zeka, IQ adı altında dilsel ve matematiksel beceriler olarak tanımlanmış ve ölçülmüştür. Bu tanıma göre zekâ tek yönlüdür. Bu temel varsayımın yanı sıra insanların sabit bir zekâ ile doğduğu ve zekânın yaşam boyu çok az değişim geçirdiği inancı geçerli olmuştur. Ancak son on yılda ciddi eleştirilere hedef olan bu görüşler köklü bir değişim geçirmiştir. Harward Üniversitesi profesörlerinden Nöro-psikolog Howard Gardner; beynin fizyolojik yapısı ile ilgili yaptığı çalışmalar sonucunda zekânın kısıtlı bir tanımı olduğuna; oysa insanların birden fazla zeka türüne sahip olabileceğine dikkat çekmiştir.

Gardner’a göre; her insanda farklı zeka türlerinin tümü olabilir ve bazıları diğerlerinden biraz daha gelişmiştir. Kuramcının varlığına dikkat çektiği bu zeka türlerine, her geçen gün başka araştırmacılar yenilerini de eklemektedir.

Günümüzde ortaya atılan bu görüşlerin Çoklu Zeka Kuramı adı altında toplandığını görüyoruz.

Çoklu Zeka Kuramı İlkelerine Göre;

 

• İnsanlar farklı zekâ türlerine sahiptirler.

• Her insanın kendine özgü bir zekâ profili vardır.

• Bütün zekâlar dinamiktir.

• İnsandaki zekâlar tanımlanabilir ve geliştirilebilir.

• Her insanın kendi zekâ türlerini tanıyabilme ve geliştirebilme olanağı vardır.

• Her bir zekâ; bellek, dikkat, algı ve sorun çözme açısından farklıdır.

• Bir zekânın kullanımı sırasında, diğer zekâlardan da yararlanılabilir.

• Kişisel altyapı, kültür, kalıtım, inanç zekâların gelişiminde etkilidir.

• Bütün zekâlar, insanın kendisini gerçekleştirmesi yolunda farklı ve özel kaynaklardır.

• Şu anda bilinen zekâ türlerinden daha farklı zekâlar da olabilir.

Dolayısıyla bireyin diğerleriyle kıyaslanmadan kendini tanıması ve yeteneklerini keşfetmesi yönünde ailesinden alacağı destek, doğuştan getirdiği temel yeteneklerini ortaya koymasında büyük rol oynar. Çocuğunuza karşı yaradılış noktasında kendine özgü ve benzersiz olduğunu unutmadan, zorlayıcı, eleştirel ve suçlayıcı bir dil kullanmadan sergilediğiniz tutum, onun var olma çabasına katkıda bulunacak en önemli kriterdir. Bu kriter ebeveyn-çocuk ilişkisinde okul başarısına dayalı krizlerin de çözümüne yönelik en değerli kaynak olacaktır.

Her bir bireyin kolaylıkla öğrenebildiği bir yol mutlaka vardır ve aynı şekilde  yetenekli olduğu bir beceri alanı! Önemli olan eğitimcilerin ve ailelerin çocuklarının ilgi ve yetenek alanlarını dikkatle gözlemleyerek, onları kendilerini güçlü hissettikleri alanlara yönlendirmeleri ve bu şekilde öğrenme süreçlerine yardımcı olabilmeleridir.