İlk insandan itibaren yaşamı, olguları, olayları, içinde bulunduğu dönemin akımlarıyla resmederek günümüze taşıyan, doğacak yeni akımlarla da günümüze taşınacak olan sanat üzerineydi sohbetimiz, Balıkesir Üniversitesi Güzel sanatlar Fakültesi Baskı Sanatları Bölümü Öğretim görevlisi Şafak Erdem ile.

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Resim Bölümü çıkışlı. Yüksek lisansını BAİBÜ Baskı Sanatları Bölümü’nde yapmış Öğr. Gör. Şafak Erdem Kocaeli Üniversitesinde doktora eğitimine devam ederken Balıkesir Üniversitesi’nde Baskı Sanatları dersi veriyor.

-Bolu Belediyesi Ressam Mehmet Yücetürk Sanat Merkezi’nde açtığınız “Doğanın Kalbi” serginizde ne tür çalışmalarınıza yer verdiniz?

Öğr. Gör. Şafak Erdem; “Konsept olarak tuval resimlerim yakın dönem yani 3-4 yılın resimleri, baskı resimlerde bu yılın ürünleri. Bunlarda da Bolu’ya ithafen baskılar var. Abant, Gölcük, Yedigöller’e ithafen peyzaj çalışmaları var. Onun dışında Kocaeli Üniversitesinde doktora yaptığım yakın dönemin çalışmaları var. İmaj olarak da sergi bünyesinde kendi yarattığım karakterler ağırlıkta. Linol baskı, Şablon baskı, Mono baskı ve 25 tane Serigrafi ( İpek baskı) çalışması olarak 30 baskı, 34 tuval şeklinde 64 eser var.

-Seçtiğiniz sanat dalı, ayrıca bu sanatın sizde ve eserlerinizdeki karakterlerde oluşturduğu etkisi ile bu sanat dalını tercih etme sebebiniz hakkında neler söylemek istersiniz?

Öğr. Gör. Şafak Erdem; “Ben Amerika çıkışlı bir sanatı Pop Sürrealizm seçtim. Karakterlerde de tezde de incelediğim konu Pop Sürrealizm. Sürreal yapılarla sentezlemişler. Daha böyle resimsel anlatım diline yöneltmişler. Çizgi roman ama resimde aynı zamanda, farklı bir özelliği var. Bunu genç sanatçılar çok takip ediyor, paylaşıyor ama henüz tam literatürde yeri yok. O yüzden tez konuma bunu seçtim. Türkiye’de iki kişi varmış benim dışımda bu konuda çalışan. Dünya geneline dağılımı olduğu, dünyayı etkileyen bir akım olduğu için tercih ettim. Yakın dönem olduğu için beni her yakaladığım ipucu ya da her yakaladığım ayrıntı çok cezp ediyor. Yani hem güncellik, daha genç sanatı takip edip hem de bunu her anlamıyla sunabilmek. Çünkü Kavramsal Sanat ayrı bir yaklaşım sunuyor, Klasik Sanatlar ayrı, Geleneksel Sanatlar ayrı. Bu daha böyle sentezvari bir yaklaşımda olduğu için beni çok fazla cezp etti. Bende onu takip edip aynı zamanda okulumda da üretim yapıyorum ve bunu da paylaşmaya çalışıyorum. Karakter yaratma çabası da biraz oradan geliyor. Yani kendi karakterimi yaratıp onu hikâyeleştirmek aslında özetle.

-Pop Sürrealizm akımının başladığı dönem ve sanatçıların bu akıma bakış açılarıyla ilgili bilgi paylaşabilir misiniz?

Öğr. Gör. Şafak Erdem; “Amerika’nın animasyon sanatçıları bu akımı kurmuş. Tamamen Avrupa sanatına, Doğu sanatına ‘Biz buradayız’ şeklinde bir sunumla başlıyorlar. 2000 doğumlu, yakın dönemi ilgilendiren, resim ve illüstrasyon (bezeme) kavramlarını tartışan bir akım. O nedenle sıfırdan imgesel bir karakter yaratıp, onu resimsel dille aktarabilmek gibi bir sorunu var bu akımın. Yani onu yaratmaya çalışıyor bu sanatçılar. Gün geçtikçe de bu genç sanatçıların sayısı artıyor bu akıma dahil olan. Sokakta ne oluyor, trende ne oluyor, işte daha böyle underground (yeraltı) yerlerde neler oluyor, hepsini takip edip, birleştirip bunun düzeleştirme çabasına girmiş bu insanlar. Animasyon sanatçıları, çizgi roman sanatçıları, Müze Sanatına karşı kendilerini hatta Müze Sanatı yüksek sanat olarak anıldığı için ‘Biz düşük sanatız’ adıyla çıkıyorlar ilk başta. Başta Lowbrow ismini kullanıyorlar. Diğer Müze Sanatında Highbrow Sanat olarak ele alıyorlar. Aslında onların (Lowbrow) çizimleri daha da kuvvetli, karşılaştırma yaparsak. Sadece Highbrow burjuvaya hizmet ediyor. Lowbrow sokakta dahil toplumsal sanatı önemsiyor. Öyle bir özelliği var.

-Pop Sürrealizm akımı nerelerden besleniyor, siz çalışmalarınızda bu akımdan nasıl destek alıyorsunuz?

Öğr. Gör. Şafak Erdem; “1970’lerde müzik kültüründen tutun, araba dizaynlarına kadar her şeyden etkilenmiş, beslenmiş ama var oluşu 2000’ler. Empresyon, Ekspresyon, Rönesans gibi bildiğimiz bütün akımların hepsinden beslenen ama yakın dönem bir akım. Yerli sanatlarından da çok besleniyor. Kendi kültüründen çok besleniyor. Baktığımız zaman biz geleneksel sanatlar diyoruz ama bu böyle modern bir geleneksel sanat tavrı var. Hani hem modern hem kültürden besleniyor. Hiç bir şeyi reddetmeden her şeyi kabullenerek ve sentezleyerek hareket ediyor ve ben o nedenle çok etkilenmiştim bu akımdan. Mesela Japonların animasyonundan tutunda sinemaya kadar uzanan ya da Sokak Sanatından tutunda Dövme Sanatına kadar her şeyden beslenen güncel bir sanat. Ben de onun üzerine çalışıyorum bu tezde. Çok geniş bir alan, bende okumalar yaparken her türlü akımdan yararlanabiliyorum. Mesela o dönem Op Art okuyorsam o besliyor çalışmayı ya da Pop Sanatı okuyorsam onlar destekliyor. Çünkü bende hikâye yaratırken belli sanat dalları sentezlemeye çalışıyorum. Güncel sanatında aslında bu ortak noktası, modern sanatın, hani tek bir sanat dalına saplanıp kalmak yerine pek çok sanat dalını karşılaştırıp, sentezleyip yeni bir ürün ortaya çıkarmak aslında amaç.

Devam edecek.