Siz, siz olun “Mahşerin dört atlısı”nı evinize almayın. Eleştiri, suçlama, aşağılama ve duvar örme aile bireyleri arasında olmaması gereken dört başlı bir canavardır. Bırakın canavar uyusun ve siz onu hiç uyandırmayın!

Diyeceksiniz ki; “Bizim evde bunların hiç birisi olmaz.” Ancak ne yazık ki ebeveynlerin günlük koşuşturma içerisinde fark edemedikleri bir şey var ki o da eleştirel ve suçlayıcı bir dil kullanırken, bunun doğal olduğunu düşünmek ve çoğu zaman “Ben bunu çocuğumun iyiliği için yapıyorum.” düşüncesinin ardına sığınmak gibi yanılgılara düştüklerini görüyoruz.

Çocukta gelişen davranış bozukluklarına verilen olumsuz tepkiler hatayı hatayla örtmekten başka bir şey değildir. Bunun yerine yapıcı çözümler geliştirmek daha faydalı olacaktır.

Çözüme dair yaklaşımlar söz konusu olduğunda kısa vadede olumlu sonuçlar almak isteyen ebeveynlerin yapabileceği ilk şey çocuğa iyi davranışlar öğretmek olmalıdır. Peki nasıl?  Özellikle davranış sorunları olan çocuklarda yanlış davranışları değil, doğru davranışları fark etmek ve doğru davranışları hakkında güzel, yapıcı yorumlar yapmak iyi bir başlangıç olabilir. Çocuğun en temel ihtiyacı olan ilgi ve sevginin, sadece olumlu davranışların karşılığında gösterilmesi çocukta travmatik yapıların oluşmasına sebep olmaktadır. Bazen de yalnız olumsuz davranışlar gösterdiğinde çocuğa kızılması veya yorum yapılması, çocuğun zihninde ilgi açlığını dolduran bir unsur olarak yer etmektedir.

Çoğu zaman çocuk hiç ilgi görmemektense olumsuz ilgi görmeyi tercih etmektedir. Ancak bu aradaki iletişimin kopmasına sebep olurken bir yandan da çocukta olumsuz davranışları pekiştirmektedir.

Davranış bozuklukları söz konusu olduğunda ebeveynlerin ceza vermeye eğilim gösterdikleri görülmektedir. Halbuki çocuk yetiştirirken ceza da ödül de istenen bir yöntem olmaktan çok, temel ihtiyaçlar noktasında çocukta olumsuz anılar bırakan bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Çocukların iyi davranışları övülmelidir. Bu, ceza vermekten daha etkili bir yöntemdir. Bazen çocukların kötü davranışlarını görmezden gelmek gerekir fakat istenilmeyecek boyutlara vardığında sınırlar koyulmalı ve ne beklenildiği konusunda açık ve tutarlı olunmalıdır.

Bolu’nun beyaz örtüye büründüğü şu günlerin, her birimiz için umut, bereket, sağlık ve mutluluk getirmesini diliyorum!