Van'da bir öğretmenin sınıfın duvarına yazdığı "Gülümsemek bulaşıcıdır" sözü ve bundan esinlenerek Gaziantep'teki bir müzik öğretmeninin bestelediği "Gülümse çocuk" isimli şarkısıyla başlattığı çalışma, sosyal medya paylaşımları ile ülke genelindeki okullarda rağbet görmüştü. Buna istinaden kendi hayatlarımıza da endekslersek eğer gülmek de esnemek gibi bulaşıcı bir eylem.
Bu zamanlarda özellikle pandemi ile mücadele ederken, en kötü bulaşıcı hastalığımız gülmek olsun. Büyük kahkahalar atalım ardı sıra…
Geçmişinde yaşadıklarını zaman kaybı olarak görmemeliyiz. Her ne yaşadıysan iyi veya kötü, hepsi kendi olgunluk hamuruna kattığın malzemelerdir. Ve kimle, kimlerle neler yaşadıysan, yaşıyorsan hala teşekkür et yaşanmışlıklara ve yaşanıyor olanlara. Çok insan tanıyabilirsin ama hayatına herkesi katma. Sana negatif enerji verenleri asla ama asla yaşam alanına yanaştırma. Pozitif insanlardan uzaklaşma, onların enerjilerinden de faydalan. Az ve öz insan olsun hayatında. Ne kadar çok insan, o kadar çok yorar seni…
Bu hafta çok garip bir şey fark ettim. Gülümsemek bu hayatta bulaşıcı bir şey bunu biliyoruz zaten ama başımıza gelen kötü durumları bile gülümseyerek anlatınca karşımızda ki insanda durumun ciddiyetinden uzaklaşıp gülümsemeye başlıyor. Gözyaşlarımız hangi sözcüklere değerse bizim o durum daha çok mutsuz olmamızı sağlıyor. Gülümsemek kendi acılarımızı bile kapatıyor. Aslında bir tebessüm bu kadar kolayken kendi kendimize üzülmemizin alemi ne acaba?
Hiç düşündünüz mü zamanın merhem olduğu gibi her şeye hızlandıran şeyin gülmek olduğunu? Aslında yaptığımız mutluluk rollerine kendi kendimize inanmaya başlıyoruz. Sonrasında gerçekten mutlu olabildiğimizi görüyoruz.
Bu hafta oturduğum bir kişinin başına gelen kötü şeyleri gülerek ve hatta kahkaha atarak anlatmasından sonra anladım ki başımıza gelen her şey düşüncemizi nasıl yönlendirdiğimizle alakalı. Anlattıkları şeyler aslında hazmedilecek kolay şeyler olmasına rağmen kendi kendini öyle güzel törpülemiş ki onlar onun acıları değil yaşadıkları ve yaşanılan şeyler bu hayatta bize sunulan öğretiler.
İlk duyduğumda çok şaşırmıştım. Bizler aslında gülerken kalp atışı hızlanır ve derin nefes alırmışız. Beyin tarafından ‘endorfin' denilen kimyasallar salgılanırmış. Endorfin ise vücudumuzda gerginliği ağrıyı azaltırmış. Ruhsal olarak vücudu sakinleştirir. Sonuç olarak hepimiz güldükten sonra kendimizi çok daha iyi hissediyoruz. Bir kahkahanın çevremize iyi geldiğini unutmadan yaşayalım.
Gülünce yeşeriyor dünyamız, çevremiz de ki insanlarla birlikte güzelleşiyor. Şu zamanlar da çevremize hastalıktan ziyade kahkahalar bulaştıralım. Daha mutlu günler yanaşacak eminim, emin olmak istiyorum en azından...
Unutmadan…
Gülümsemek için 17, somurtmak için 43 kas kasılmalı. Yani somurtmak bizleri daha çok yoruyor. Yine de siz bilirsiniz.