Orta Asya'dan Balkanlardaki uluslara kadar çok geniş bir bölgede yerel renk ve inançlarla kutlanan Nevruz, her ulusun kendi kültür değerleriyle özdeşleştirip sembolleştirdiği, özü itibariyle baharın gelişinin kutlandığı coşkuyla karşılandığı bir gündür.

Yaşadığı geniş coğrafyada doğa ve çevrenin uyanışının kutlandığı Nevruz Bayramı'nın Anadolu'da ve Türk kültürünün yayıldığı bölgelerde de son derece köklü ve zengin bir geçmişi vardır.

Nev(yeni) ve ruz (gün) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen ve YENİGÜN anlamını taşıyan Nevruz, kuzey yarımkürede başta Türkler olmak üzere bir çok halk ve topluluk tarafından yılbaşı olarak kutlanır.

Gece ile gündüzün eşitlendiği 21 Mart'ta güneş göçmen kuşlar gibi kuzey yarımküreye yönelir. 21 Mart ile birlikte havalar ısınmaya, karlar erimeye, ağaçlar çiçeklenmeye, toprak yeşermeye, göçmen kuşlar yuvalarına dönmeye başlar.Bu nedenle 21 Mart bütün varlıklar için uyanış, diriliş ve yaradılış günü olarak kabul edilerek, Nevruz/YENİGÜN bayramı adıyla kutlanır.

Orta Asya'da yaşayan Türkler, Anadolu Türkleri ve İranlıların yılbaşı olarak kabul ettikleri güne Nevruz adı verilir ki, yeni gün anlamına gelir. Gece ve gündüzün eşit olduğu Miladi 22 Mart, Rumi 9 Mart gününe rastlamaktadır.

Nevruz-i Sultani, Sultan Nevruz, Sultan Navrız, Navrız, Mart Dokuzu gibi adlarla da anılmaktadır.

Oniki Hayvanlı Türk Takviminde görüldüğü üzere Türklerde de çok eskiden beri bilinmekte ve törenlerle kutlanmaktadır. Türklerde Nevruz hakkında başlıca rivayet, bugünün bir kurtuluş günü olarak kabul edilmesidir. Yani Ergenekon'dan çıkıştır. İşte bu nedenle bugün Türklerde Nevruz, yeni yılın başlangıcı olarak kabul edilmiş ve günümüze kadar bayramlarda kutlanmıştır. Orta Asya'daki Türk topluluklarından Azeri, Kazak, Kırgız, Türkmen, Özbek, Tatar, Uygur Türkleri, Anadolu Türkleri ve Balkan Türkleri Nevruz geleneğini canlı olarak günümüze kadar yaşatmışlardır.

Nevruz Günü Neler Yapılır?

Nevruz günü yenilen yemekler arasında ıspanaklı börek, soğan kabuğu ile boyanmış yumurtalar, yufka, sarı burma, şeker, leblebi, lokum sayılabilir.

Her yıl 21 Mart'ta kutlanan Nevruz Bayramı'nda etkinliklerin düzenlendiği alana geleneksel bir şekilde Nevruz Ateşi yakılır. Çünkü ateş, tarih boyunca eski Türkler tarafından kutsal olarak sayılmaktaydı. Eski Türkler, ateşi kutsal saydıklarından dolayı ateşle oynamaz, ateşe tükürmez veya ateşi söndürmezdi. Ateşin kendilerini kötülüklerden arındırdığını ve hastalıklardan koruduğunu düşünen eski Türkler, Nevruz kutlamalarında da ateş yakarak üzerinden atlardı.

Bugün aynı zamanda türbeler ziyaret edilir,dilekler tutulur. Kırlarda çeşitli eğlenceler düzenlenir. Maniler söylenir,niyet çekilir, baharın ilk çiçekleri toplanır. Soğan kabuğu ile boyanmış yumurta pişirilip yenilerek bolluk ve bereket dileklerinde bulunulur. Yüksek bir tepeye ateş yakılarak baharın geldiği müjdelenir.

Gibi bir çok yörenin farklı kutlama şekilleri görülür ülkemizde. Bolu'da her yıl Ülkü Ocakları'nın düzenlediği organizasyon ile üniversitede ateş yakılıyor. Bu yılda büyük bir konvoy eşliğinde üniversiteye çıkılıp ateş yakıldı. Çeşitli eğlenceler ile Nevruz kutlandı. Kutlamada, etkinliğe katılanlar demir döverek ateşin üzerinden atladılar.

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan BAİBÜ Türk Dünyası Topluluğu Danışman Öğretmeni Doç. Dr. Dündar Yener, Nevruz bu coğrafyalarda yaşayan insanlar için Türk'ün kimliğidir. Bizler için Nevruz dirilişi, doğanın yenilenmesini, bolluğu, bereketi simgeler. İslam öncesi kültürle İslam sonrası dini motiflerin harmanlanmasıyla günümüze kadar kutlanan Nevruz, Göktürk'lerden Selçuklular'a, Selçuklular'dan Osmanlı'lara, Osmanlı'larda Cumhuriyet'e aktarılmış ortak bir değerdir” ifadelerini kullandı. Kutlamalar düzenlenen mini konserle son buldu.