Siyasal süreçte merkezde bulunan iletişim, seçim dönemlerinde kamusal alanın en küçük birimine kadar iniyor malumunuz. Siyasal kampanyalarla siyasi partiler, daha fazla oy toplayabilmek ve kararsız seçmenleri kendilerine çekebilmek için en etkili yöntemleri kullandılar nihayetinde.

Burada amaç, iletişim ve ikna unusurlarını kullanarak hedef kitleyi istenilen noktada eyleme geçirmekti bilindiği üzere..

Şimdi derin ve sessiz bir bekleyiş hakim.

Toplumsal gerçekliğimizi oluşturan her türlü iletişim etkinliği bilgi vermenin yanı sıra ikna etmeyi de amaçlamaktadır. Bireysel ve toplumsal açıdan iletişim etkinliğinin kaçınılmaz ve ihtiyaçların giderilmesi doğrultusunda zorunlu olması gibi, siyasal alan içinde de iletişim eyleminin seçmen topluluklarının iknası yönünde bir zorunluluk teşkil ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Siyasal iletişim, seçim dönemlerinde seçmen davranış ve tutumlarını etkileyerek yönlendirmek ve politik ideolojiler doğrultusunda seçmenleri ikna etmek üzerine kurulu bir etkinliktir. Bu amaçla kaynağın politik partiler ve aktörler olduğu, genel halk topluluklarına doğru gerçekleşen iletişim etkinliği çalışmalarının seçim dönemlerinde daha da yoğunlaştığını görmekteyiz. Bu çalışmalar; genellikle siyasal partiler tarafından düzenlenen programlar, geziler, yardım kampanyaları, miting konuşmaları ve ziyaretler gibi etkinlikler olmak üzere hummalı bir çalışmanın sonucu olarak toplumsal işleyişe yansıyor.

Öte yandan Sosyolog Aysel Aziz’ in tanımlamasıyla günümüz internet teknolojileri ve medya araçları zaman ve mekan sınırlılığını ortadan kaldırdı. Dolayısıyla aynı anda birçok kişiye ulaşabilmesi, diğer iletişim teknik ve yöntemlerine göre daha az zahmetli olması gibi imkânlar bulunmakla birlikte, medya araçlarının sunduğu bu kolaylık ve geniş olanaklara karşın siyasal iletişim etkinliğinin arka planı, yoğun ve kapsamlı bir hazırlık gerektirmesi açısından dikkate değerdir.

Burada önemli olan her seçmenin birbirinden farklı alt kültürlere ait olduğunun, farklı eğitim düzeyine, ekonomik ve sosyal açıdan çeşitli gelir kaynaklarına sahip olduğunun unutulmaması ve gönderilmesi amaçlanan her bir siyasal mesajın, seçmenin anlayabileceği kolaylıkta ve erişilebilir bir nitelikte olmasıdır.

Siyasal iletişimin bu nitelikleri, toplumlarda katılımcı bir demokratik yapının yerleşebilmesini sağlama sorumluluğu açısından da önem arz eder. Bu iletişim etkinliği; halk için ulaşılamaz gibi görünen liderlerin ulaşılabilir bir yakınlığa gelmesi, seçmenlerin oluşturdukları kamuoyu fikrini özgürce açıklayabilmesi, yine seçmenlerin farklı kaynaklardan elde ettiği ve oy verme davranışı konusunda bilinç geliştirmesini sağlayan bilgileri alabilmesi ve siyasal açıdan yanıtlanması gereken sorulara yanıt bulabilmesi için önemli ve gereklidir.

Ancak tüm bunların mümkün olabilmesi için siyasal iletişim etkinliğinin iki ucunda bulunan politik aktörler ve seçmenlerin ortak bir noktada buluşması gerekiyor. Bu da ancak, siyasal iletişim etkinliğini çoğunlukla başlatan taraf olarak politik aktörlerin, genel seçmen kitlelerine uygun içerikler oluşturup sunmasıyla ve onlara hitap eden bir dil kullanmasıyla mümkün olabilir.

Demokrasinin hakim olduğu toplumsal yapılarda özgür iradenin bir yansıması sayılan seçimler toplumsal gelişmenin de bir örneğidir. Siyasi aktörlerin halkın içinden gelmesi ve “Ben sizin gibiyim, sizden biriyim.” algısı yaratması, seçmenin gözünde oluşturduğu güvenden ziyade evin bir ferdi konumuna getirilmesi, ulaşılabilirliğini de artıran bir unsurdur. Siyasi aktör olarak ortaya çıkan kişinin halkın dilinden anlaması ve buna yönelik stratejiler geliştirmesi oy potansiyelini artıran unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yapılan araştırmalarda genellikle seçmen bireyin, herhangi bir siyasi aktöre karşı duyduğu sevginin ve bağlılığın hayatı boyunca sürdüğü, oy verme davranışında direkt etkili olduğu görüşü genel kabul görmektedir.

Yapılan bir araştırmada; seçmenlerin seçimlerde oy vermelerinde etkili siyasal aktiviteleri ; % 10.2’si mitinglerin, % 66.8’si siyasi partilerin söylem vaatlerinin, % 9.2’si Siyasal içerikli medya haberlerinin, % 11.0’nin ev veya grup toplantılarının , % 2.8’i Aday ve kurmaylarının kapı kapı dolaşarak seçmenleri yüz yüze ziyaretleri oy vermelerinde etkili olduğu şeklinde sıralanabilir.

Halk kendisini ve ihtiyaçlarını bilen, anlayan bir lider ister. Siyasi aktörler toplum içerisinde, kanaat önderi olarak gücü temsil eden taraftır. Siyasi liderler bunu çok iyi bilirler ki; bu doğrultuda seçim kampanyalarıyla ilgili görsellere baktığınızda tek bir şey görürsünüz halkın gönlünü kazanmaya çalışan bir LİDER !

Güçlü bir siyasal iletişimin çeşitli unsurlara dayanması ve bunların stratejik anlamda iyi yönetilmesi siyasetin arka planını oluştururken, halkın beklentileri, değerleri ve bakış açıları nezdinde doğru yapılan tespitlerin başarılı bir yönetime işaret ettiği görülmektedir.

Güçlü bir lider kullandığı dil, sergilediği duruş ve ideolojileri bakımından halkın geneline hitap edebiliyorsa iktidarı garantilemiş demektir. Halkın etkilenmesi ve harekete geçmesi ancak duymak istediklerini duyduğunda mümkün olabilmektedir. Dolayısıyla “halkın adamı” olabilen liderler uzun süre gündemde ve iktidarda kalabilmiş bir lider olarak tarih sahnesinde her daim yerini alacaktir.