Eğitimci olarak çalıştığı yıllarda başlayıp, emekli olduktan sonra da kalemiyle devam eden Eğitimci Yazar Ayşe Gülten Kırıcı’nın yazdığı öykü, anı, şiir, çocuk kitapları, Halk Edebiyatı Dergisi için yaptığı röportajlar ve öykülerle köşe yazılarının yanı sıra bugüne kadar 15 adet şiiri bestelendi.

2001- 2002 yılları arasında “Öğretmenim, Annem, Can Babam, Sevgi Çiçeği, Yaramaz Çocuk, Uç Uç Böceğim, Tatildeyiz, Çınar’a Koş” adlı çocuk şiirleri bestelenen Bolu Göynüklü Eğitimci Yazar Ayşe Gülten Kırıcı’nın 2014 -2015 yılında yazdığı “Annem, Sana Kavuşmak İçin” güfteleri, Türk Sanat Müziği olarak bestelendi.

2 yıl gibi bir süre kaldığı Çin’de de yazdığı memleket hasreti içeren güfteleri “Umutlarıma Sordum, Sensizlik Özlemi” ile Covid-19 salgını sonrası ülkesine dönüşü ardından da “Hep Çocuksun Gözümde, Aşkın Büyür İçimde, Sevdalıyım Kime Ne” TSM olarak bestelenmeye devam etti.

-Eğitimle başlayan, edebiyat, sanatla, yazdığınız kitaplar ve bestelenen şiirlerle devam edip, sizi gönüllere taht kurdurarak, başarınıza ulaştıran renkli kişiliğinizin açığa çıkmasını sağlayan bu yoldaki süreci, bizlere anlatabilir misiniz?

Ayşe Gülten Kırıcı; “Edebiyat, özellikle resim, müzik ve beden eğitimiyle bir bütün olarak düşünülebilir bana göre. Anlatılanlar okuyucunun gözünde bir resim gibi canlanmalı, sözcüklerin hareketliliği bir beden eğitimi gibi sıçrayarak okuyucuyla bütünleşmelidir. Müzik ise ruhun gıdasıdır. Tınısı insan ruhuna doğrudan girer ve içine işler. Beynimizi dinlendirip kalem gücümüze nağme ve sadelik katar. Türk Sanat Müziği ezgileri başta olmak üzere, Türk Halk Müziği, Türkçe Pop ve İlahiler beni derinden etkiler. İlk önce annelerinizin bebekken kulağınıza fısıldadığı nağmelerle tanışırsınız. Onların verdiği rahatlıkla derin bir uykuya dalarsınız. Sonra büyüdükçe çocuk şarkıları, müzikal masallar ve kahramanları girer hayatımıza ve yaşınız kemale erdiğinde müzik hayatınızın bir parçası olur. Gün gelir, güfte bile yazarsınız.

-Öğretmenlik yaptığınız dönemlerde başlayan bu yolculukta ki gelişmeleri, bestelenen şiirleriniz ve bestecileriyle ilgili bilgi paylaşabilir misiniz?

Ayşe Gülten Kırıcı; “Çalıştığım okul yıllarında, bir okulda müzik kulübünde görev almıştım. Müzik öğretmenimiz Selahattin Özsüer Bey ile birlikte çok güzel çalışmalar ortaya çıkardık. Ben şarkı söylemeyi seviyordum ve müzik öğretmenimiz ile de çok iyi anlaşıyorduk. Selahattin Bey bir gün, ‘Hocam ben beste yapmak istiyorum ama güfte bulamıyorum.’ dedi. ‘Bensize güfte yazarım.’ dedim. Böylece (2001-2001 Eğitim, öğretim yılında), ‘Öğretmenim, Annem, Can Babam, Çınar’a Koş, Uç Uç Böceğim, Tatildeyiz’ şiirlerini yazdım. Ben yazdıkça Selahattin Bey beste yaptı. Besteler yapıldıkça sırasıyla kulüp öğrencilerimize öğrettik, birlikte çalıştık. Hatta Neyzen Ender Doğan da bizim okulumuzda görev yapıyordu. İki tane şiirimi de aynı dönemlerde o besteledi. (Yaramaz Çocuk ve Sevgi Çiçeği) Böylece 2001 yılı Ekim ayında başlayarak, 5 Mart 2002 tarihine kadar bütün şarkıları hazırladık. Toplamda sekiz adet şiirim çocuk şarkısı tarzında bestelenmiş oldu. Sene sonu okul gösterisinde, oluşturduğumuz bir koro ile tüm bu çalışmalarımızı velilerimize sergiledik. Çok da beğeni aldık. Benim de 2001 yılından itibaren güfte yolculuğum başlamış oldu. Sonra her ikimiz de farklı kurumlara geçtik. Ama iletişimimizi koparmamıştık.”

- Çocuk şarkıları olarak bestelenen şiirlerinizden hariç yazdığınız 7 adet güfte ve bu güftelerin Türk SM olarak bestelenmesi süreci nasıl devam etti?

Ayşe Gülten Kırıcı; “Yazdığım ‘Annem’ isimli şiirimin Türk Sanat Müziği olarak bestelenmesini çok istiyordum. Yolumuz Bolu’da bestekar Raif Kırlıoğlu ile karşılaştı ve bu şiirimi TSM tarzında besteledi. Selahattin Özsüer ile bir telefon görüşmemizde, ‘Gülten Hanım, sözler güzel olunca beste de güzel oluyor. Bir şiirinizi TSM tarzında bestelemek istiyorum.’ teklifini getirdi. Onurlanmıştım. Hiç denememiştim. Nihayet 2015 yılında torunumun 1. yaş gününde onun yanında olmak için (eski ismiyle) Boğaz Köprüsü’nden Avrupa yakasına geçerken birden ilham geldi. ‘Sana Kavuşmak İçin’ isimli şarkımın sözlerini yazıp hatta nağmelendirdiğim haliyle telefonda Selahattin Bey’e söyledim. ‘Tamam, Gülten Hanım, çok güzel.’ dedi. Ardından gönderdiğim bu güfteme, makam bulup besteledi. O sıralar kendisi de İSMEK’te büyüklere yönelik koro öğretmeni olarak görev yapıyordu. Kendisi keman çalmış, bir solisti de yorumlamış. Bana videosunu gönderdi. Çok güzel olmuştu.

-Şangay’da yaşadığınız süre içinde memleket hasretiyle yazdığınız ve Türk Sanat Müziği olarak bestelenen güftelerinizden de bahsedebilir misiniz?

Ayşe Gülten Kırıcı; “Kızım ve torunumun yanında olmak için Şangay’daydım. 2020 Mayıs ayı sonlarıydı. Oturduğumuz sitenin bahçesinde yürüyüş yaparken yine ilham geldi. Sözler peş peşe sıralanıyordu. ‘Umutlarıma Sordum’ şiirimi yazarken hafiften nağmeler de geliyordu. Ses kaydına alıp Selahattin Bey’e ‘Beste yapabilir misiniz?’ diye bu kez ben sordum. Çok geçmeden beste tamamdı. Ud eşliğinde yorumlayarak bana yine videosunu gönderdi. Yine aynı yıl ( 2020 Aralık ayı başı), çıktığım yürüyüş esnasında ‘Sensizlik Özlemi’ güftesini yazdım. O da bestelendi.”

-Son olarak, Çin’den dönüşünüz ve ardından yaptığınız çalışmalarınızla ilgili neler söylemek istersiniz?

Ayşe Gülten Kırıcı; “Covid-19 salgını sonrası dönüşümüz ardından, araya virüs dönemi de girince yasaklar başladı ve kitap fuarlarına katılamadım. Yeni kitaplarımın baskısını da erteledim. Bundan iki ay önce maskeli olarak bir yürüyüşüm sırasında ‘Hep Çocuksun Gözümde’ (beste için bekliyor) şiirim oluştu. Arkasından ‘Aşkın Büyür İçimde’ ve ‘Sevdalıyım Kime Ne’ adlı güftesini oluşturduğum, şarkı sözlerim bestelendi. Hâlâ da devamı geliyor. Şu ana kadar bestelenmiş 8 adet çocuk şarkıları, 7 tane de TSM güftem oldu. Şimdi bestelenen şiirlerime videolar hazırlayıp YouTube yüklüyorum. YouTube kanalımdan dinleyebilirsiniz.”

Değerli dostum, hemşerim, Ayşe Gülten Kırıcı’ya bu güzel bilgileri içeren sohbet için teşekkür eder, çalışmalarında başarı ve yine bestelenecek yeni güftelerin aklından, kalbinden, kalemine dökülmesini dileriz. Fatma Marmara