Bolu'da 16 Mart'ta meydana gelen 4.8 büyüklüğündeki deprem sadece il genelinde değil aynı zamanda Düzce, Ankara ve İstanbul'da da tedirginliğe yol açtı. Aynı gün içinde Bolu'da hissedilen sarsıntılar, geçmişte 1944'te Bolu-Gerede'de yaşanan 7.2 ve 1957'de Bolu-Abant'ta yaşanan 7.1 büyüklüklerindeki depremleri akıllara getirdi. Yaklaşık 4 bin kişinin hayatını kaybettiği iki büyük depremden sonra 1999'da 7.5 büyüklüğündeki Düzce Depremi'nden de olumsuz yönde etkilenen Bolulular, 4.8'lik depremden sonra büyük bir paniğe kapıldı. Peki tarih boyunca sık sık büyük depremlerin meydana geldiği Bolu'da yakın gelecekte büyük bir deprem meydana gelebilir mi? İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Ziyadin Çakır ve Sakarya Üniversitesi Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Utkucu, bölgedeki deprem riskine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

'YENİDEN 7'NİN ÜZERİNDE BİR DEPREM ÜRETME İHTİMALİ DÜŞÜK'

Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun Bolu-Gerede kesiminin 1944 yılında 7'den büyük bir depremle kırıldığını hatırlatan Prof. Dr. Murat Utkucu, "Bu yüzyıl içinde yeniden 7 ve üzeri büyüklükte bir depremin meydana gelme olasılığı düşüktür" dedi. 250-300 yıllık bir ortalama zaman aralığında 7 ve üzeri depremler üreten bir fay boyunca 6 ila 6.4 büyüklüğünde depremler meydana gelme olasılığının yakın geçmişte 7'den büyük bir deprem meydana gelmiş olsa bile devam ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Utkucu, "1999'da 7.2'lik, 2022 yılında ise 6.1 depremleri bu bağlamda örnek olarak verilebilir" diye konuştu.

Kuzey Anadolu Fayı'nın 1944'te kırılan bölümünün bir tehlike arz etmediğini söyleyen Prof. Dr. Ziyadin Çakır ise şu yorumda bulundu:

16 MART'TAKİ 4.8'LİK DEPREM TAM OLARAK NE İFADE EDİYOR?

Peki yakın zamanda meydana gelen 4.8 büyüklüğündeki deprem, olası büyük deprem riski de göz önünde bulundurulduğunda tam olarak ne anlam ifade ediyor? Depremin meydana geldiği bölge tehlikeli olarak görülüyor mu?

Prof. Dr. Murat Utkucu: 1999'daki Düzce depremi sonrasında yaptığımız ve 2005 yılında yayımlanan bir çalışmada 1999 Düzce depremi artçı depremlerinin dağılımlarından Bolu’da geçtiğimiz günlerde yaşanan 4.8 büyüklüğündeki depremin olduğu yerde gerilmede artış olduğu ortaya konmuştur. Nitekim o bölgede 14 Nisan 2004 tarihinde M=4.3, 7 Nisan 2018 tarihinde M=4.6 ve 3 Mayıs 2018 tarihinde M=4.0 büyüklüğünde depremler yaşanmıştır. Sakarya Üniversitesi’nde şu an devam eden TÜBİTAK destekli bir gerilme modellemesi çalışması Bolu’da geçtiğimiz günlerde yaşanan 4.8’lik depremin olduğu yerde gerilme artışının halen devam ettiğini ortaya çıkarmıştır.

Prof. Dr. Ziyadin Çakır: Bu deprem şehrin kuzeyine kadar gelen ancak Kuzey Anadolu Fayı'yla birleşmeyen ve kırılmayan o fay üzerinde meydana geldi. Tehlikeli bir yer olduğunu söyleyebiliriz.

TÜRKİYE'DE DEPREM RİSKİNİN ARTTIĞI BÖLGELER

Uzmanlar deprem riskinin arttığı bölgelerle ilgili dikkat çekici bilgiler paylaştı. Hangi bölgeler büyük risk altında?

Prof. Dr. Murat Utkucu: Kuzey Anadolu Fayı'nın Kuzey kolunun Doğu Marmara Denizi içinde kalan kısmının 1766'dan beri deprem üretmediği ve bir sismik boşluk olarak özellikle İstanbul için büyük bir tehlike arz ettiği çokça dile getirilmiştir. Geyve-Mekece-İznik hattından geçen Kuzey Anadolu Fayı'nın Güney kolu büyük olasılıkla en son 1419 depremi ile kırılmıştır. Bu fay, Kuzey kola göre çok daha az hareketli bir fay olmasına rağmen uzun süredir sessiz olması sebebiyle 7 büyüklüğünde ya da 7'nin üzerinde deprem üretecek enerjiye sahiptir. Ayrıca Kuzey Anadolu Fayı üzerinde yer alan Erzincan doğusundaki Yedisu Sismik Boşluğu da 1784 yılından beri büyüklüğü 7 civarı deprem üretmemiş ve yaklaşık olarak 7 büyüklüğünde bir deprem üretecek enerjiyi biriktirmiştir.

Prof. Dr. Ziyadin Çakır: Deprem riski sadece deprem bölgesinin yakın çevresi için arttı. Diğer bölgeler için bu konuda bir şey söylenemez.

Mart ayının başında Marmara'da 4 gün içinde yaşanan 10 küçük deprem akıllarda soru işareti yaratmıştı. Prof. Dr. Murat Utkucu, Marmara'daki depremlerin öncü olup olmadığına ilişkin şu açıklamayı yapmıştı:

"Bir küçük depremi 'öncü deprem' olarak nitelendirebilmek için öncüsü olarak gördüğümüz büyük depremin olması gerekir. Büyük deprem olduktan sonra öncesinde olan küçük depremler eğer büyük depremi oluşturan aynı fay üzerinde ve büyük depremin odağı civarında oluşmuş iseler 'öncü deprem' olarak isimlendirilirler. Dolayısıyla ana şok dediğimiz büyük deprem olmadan 'öncü deprem' nitelemesi kesin olarak yapılamaz."

Editör: Sefa Günay