Kayıp olarak aranan yaşlı adamın önce aracı sonra cansız bedeni bulundu
Kayıp olarak aranan yaşlı adamın önce aracı sonra cansız bedeni bulundu
İçeriği Görüntüle

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın hazırladığı, Cuma hutbesi hakkında, suç duyurusunda bulunulduğu, kamuoyuna yansıdı. Yaşanan gelişme hakkında, Bolu İl Müftüsü Hüseyin Demirtaş, sosyal medya hesabından, “Mahkemeler, Millet adına karar verir, azgın azınlık adına değil… Cuma hutbesini ancak Din İşleri Yüksek Kurulu Denetler, mahkemeler değil” başlıklı bir paylaşım yaptı. Demirtaş, yaptığı paylaşımda, 3 başlık altında mesajını verdi. Demirtaş’ın paylaşımında, şu ifadeler yer aldı:

1. Millet Kavramı ve Hukukun Dayanağı

Mahkemeler, “Türk Milleti adına” karar verir. Bu ifade yalnızca bir anayasa maddesi değil, tarihî ve manevi bir hakikattir. Millet, yalnızca etnik bir topluluk ya da nüfus birliği değildir; ortak inanç, ortak tarih ve ortak kader etrafında kenetlenmiş bir topluluktur. Bu topraklarda bin yıldır millet kavramını inşa eden unsur İslam’dır. Türk milleti, imanıyla yoğrulmuş, değerleriyle yoğrulmuş bir millettir. Dolayısıyla hukuk, adına hüküm verdiği milletin bu manevi köklerini yok sayamaz. Legal Derneğin yaptığı girişim, millet kavramını ruhundan koparıp onu ideolojik bir araç haline getirme çabasından ibarettir.

2. Diyanet: Milli Mücadele’nin Mirası

Diyanet, sıradan bir devlet kurumu değildir. Milli Mücadele günlerinin maneviyatından doğmuş, o ruhun kurumsal devamıdır. İstanbul hükümeti, işgalci güçlerin baskısıyla milli mücadeleye karşı fetvalar yayınlarken, Ankara’da Rıfat Börekçi başta olmak üzere 153 müftünün imzaladığı “Ya İstiklâl Ya Şehadet” fetvası, milli mücadelenin dinî meşruiyetini ortaya koymuştur. Anadolu’nun dört bir yanında camiler, minberler ve hocalarımız milletin bağımsızlık ateşini harlamıştır. Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı, o günkü mücadelenin kurumlaşmış ruhudur. Bu kurumu laikliğe aykırı göstermek, hem tarihimize hem de kurucu iradeye yapılmış bir haksızlıktır. Devlet teşkilatımızda Genelkurmay Başkanlığı milli güvenliğin, Diyanet İşleri Başkanlığı ise manevi güvenliğin teminatıdır olsun diye kurulmuştur. Bu iki kurum, Cumhuriyet’in temel dayanaklarıdır.

3. Laiklik: Dinin Güvencesi

Laiklik, din karşıtı bir ideoloji değildir ve olmamalıdır. Anayasadaki laiklik ilkesi, dinin devlet işlerine karışmasını engellediği gibi, devletin ve ideolojik grupların da dinin özüne, ibadetine ve içeriğine karışmasını engellemek için getirilmiş bir güvencedir. Bu ilke, dinin saflığını korumak ve onu siyasi çekişmelerin malzemesi yapmamak içindir. Bu sebeple Diyanet’in idari yapısı ve hizmetleri elbette tartışılabilir; ama bir hutbenin içeriğini mahkemeye taşımak, laikliğin özüne aykırıdır. Bir hutbenin uygunluğunu denetleyecek merci, Din İşleri Yüksek Kurulu ve nihayetinde cami cemaatinin vicdanıdır, Mahkemeler değil.”

LAİKLİK BÖLÜMÜ, SOSYAL MEDYANIN GÜNDEMİ OLDU!

Demirtaş’ın paylaşımı içerisinde yer alan, “Laiklik: Dinin Güvencesi” kısmı, sosyal medyada gündem oldu. Kimi vatandaşlar, İl Müftüsü Demirtaş’ın, bu ifadelerini savunurken, kimi vatandaşlar da “Dinsizlikle” suçlamaya varacak ifadeler kullandı.

AÇIKLAMA YAPMAK DURUMUNDA KALDI

“Ne yazık ki, makalemin bazı bölümleri bağlamından koparılarak sosyal medyada farklı anlamlara çekilmiş, bu da beni bir kesim tarafından dinsizlikle itham edilmeme, bir kesim tarafından ise takdir edilmeme neden olmuştur. Biz tribünlere bakarak yol haritası belirlemeyiz. Ben, bu toprakların manevi değerlerine bağlı, vatanını ve milletini seven mümin ve muvahhid bir müftüyüm. Söylediklerim, ne bir ideolojik duruşun ifadesi ne de bir siyasi grubun takdirini kazanma çabasıdır. Aksine, milletimin değerlerini ve kurumumu koruma iradesidir. Millet adına karar veren mahkemeler, azgın bir azınlığın değil, milletin kahir ekseriyetinin değerlerini dikkate almak zorundadır. Bizim savunduğumuz tek şey budur. Milletimizin inancını ve Diyanet kurumunu savunmaya her zaman devam edeceğiz. İlgililer hakkında hukuki süreç başlatılmıştır” ifadelerini kullandı.

Muhabir: Faruk Çidem