HABER: FARUK ÇİDEM

Bolu’da, 1 Mayıs İşçi Bayramı siyasi parti, sendika ve sivil toplum kuruluşları tarafından coşkuyla kutlandı. Polis ekiplerinin geniş güvenlik önlemi aldığı kutlama, Demokrasi Meydanı’ndan kortej halinde İzzet Baysal caddesi boyunca yürüyüşle başladı. Sık sık sloganların atıldığı yürüyüşte vatandaşlar da kortejde bulunanlara alkışlarla destek verdi.

Kutlamaya katılanlar Kent Meydanı’nda bulunan miting alanında bir araya geldi. 1 Mayıs Komitesi adına basın açıklamasını okuyan Zehra Kulalı Gezici, “Tüm dünyada ücretli emek yaygınlaşırken, biz üretenlerin toplumsal zenginlikten aldığı pay her gün azalıyor. Sermayeyi emek sömürüsü de doyurmuyor. Doğa, sermayenin sınırsız yağmasına açılıyor. Yetmiyor, savaşlarla milyonlar yerinden yurdundan ediliyor. Başta işçi sınıfı olmak üzere tüm insanlık sermaye düzeninin bu ağır tahribatına ses çıkarmasın diye baskıcı rejimler destekleniyor.

Kapitalizm bugün dünya halklarına daha fazla sömürü, daha fazla eşitsizlik, daha fazla yağma, daha fazla yıkım vaat ediyor. Ve yarattıkları bu cehennemin bekçisi olarak otoriter rejimleri işçilerin, emekçilerin, halkların başına bela ediyorlar” dedi.

HÜKÜMETİ ELEŞTİRDİLER

Gezici, “çok uzağa gitmeye gerek yok. Bu ülkede yaşadıklarımıza bakmak yeter.

Sadece başkanlık rejiminin sonrasında, pandemide, ekonomik krizde ve depremde karşı karşıya kaldığımız hakikat belli: İnsanca çalışmamız ve insanca yaşamamız bir yana, hayatta kalmamızı bile sağlamaktan çok uzak bir düzenle karşı karşıyayız.

Sadece başkanlık rejimi boyunca 4 yılda 5,5 milyon işsize 3,5 milyon yeni işsiz daha eklendi. Ücretlilerin sayısı hızla artarken emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 38’den yüzde 25’e düştü; sermayenin payı yüzde 44’ten yüzde 57’ye yükseldi.

İşçiden alıp patronlara verdiler; fakirden çalıp zenginin kasasını doldurdular; dar gelirliden alıp rantiyeye kaynak aktardılar; rant için kentleri ve doğayı betona boğdular; asırlık yardım kurumlarını bile depremde çadır satar hale getirdiler; doğal afetleri felakete çevirdiler: Memleketi bir şirket gibi yönettiler! Babalar gibi sattılar, biriktirdiğimiz ne varsa sermayeye yandaşa peşkeş çektiler” diye konuştu.

“GREVLER YASAKLANDI”

Memlekette hak aramayı, sendikalı olmayı, grev yapmayı engellediler, üstelik bu yaptıklarıyla övündüler. 21 yıllık AKP iktidarında 19 grev milli güvenlik gerekçesiyle yasaklandı . Sadece grev yasakları değil işçilerin sendikalaşmasının önüne sermayenin yasalarıyla çıktılar kod 29 gibi uygulamalarla emekçilerin tüm hakları gasp edildi.

Güvencesiz çalışmayı hemen her alanda hâkim hale getirdiler. Bizlerin işini ekmeğini, iktidarın ve patronların insafına terk etmeye çalıştılar. KHK’lar ile çalışma hakkını gasp ettiler, Anayasa’yı rafa kaldırdılar, mahkeme kararlarını uygulamadılar. Yani hak, hukuk tanımadılar.

Şirket gibi yönettikleri ülkede salgında, depremde, ekonomik krizde en ağır bedelleri biz ödedik ama onların geliri de serveti de katbekat büyüdü.

Memleketi şirket gibi yönetenler, bu memleketin tüm değerlerini üreten milyonları yoksullaştırdılar,  güvencesizleştirdiler. Hepimizin sadece bugünün değil geleceğini de çaldılar.  

“AYRIMCILIĞI KIŞKIRTTILAR”

Bizler bir olup karşılarına dikilmeyelim diye her alanda ayrımcılığı kışkırttılar. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdiler. Eleştirenin, sorgulayanın, soru soranın, hak, hukuk, adalet isteyenin sesini kısmak için her yolu denediler.

Ama yine de başaramadılar. Depremde gördük, yalan makinaları sustu. Memleketin 5 te 1 i enkaz altında kaldığında koskoca bir hakikatle baş başa kalındı. Tüm ayrışmalara, düşmanlaştırmalara, kutuplaştırmalara karşı halk bir kez daha biz birbirimizin çaresiyiz dedi.  

Her şeye rağmen sesini kısamadığınız İşçiler işine, aşına, ekmeğine sahip çıktı; gençler geleceklerine... Haklarını savunan kamu emekçileri; etik ilkeleri savunan iyi hekimlikten vazgeçmeyen hekimler; bilimi ve tekniği halkın çıkarları için kullanan mühendisler susmadı, susmayacak. Kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerini, şiddete karşı mücadelemizi hiçbir şiddetle bastıramadılar; doğasına ve kentine sahip çıkanların önünü alamadılar. Adalet, barış, kardeşlik ve eşit yurttaşlık mücadeleleri dimdik ayakta.

Ve nihayet hep dediğimiz gibi gün geldi, devran döndü…

Bugün artık bir karar anındayız. İşçilere, kamu emekçilerine, emeklilere, doğaya, kadınlara, gençlere, çocuklara, bugünümüze ve geleceğimize büyük zararlar veren; bu ülkeye, bu halka zararlı olan başkanlık rejimine son vermek için yan yana, omuz omuzayız.

Ve nasıl bir dünya, nasıl bir memleket, nasıl bir gelecek istediğimizi; umutlarımızı, taleplerimizi, haklarımızı haykırmak için 1 Mayıs meydanlarındayız.

Editör: Havva AKÇA