Milli Eğitim Bakanı Yusuf  Tekin, CNN Türk Hafta Sonu Programı'nda Hakan Çelik'in gündemle ilgili sorularını yanıtladı.

Dünyanın hiçbir ülkesinde eğitimle ilgili tartışmaların bitmeyeceğini çünkü herkesin daha iyisi olması için çabaladığını belirten Tekin, kendilerinin de Türkiye'deki tartışmalarda eleştirileri saygıyla karşıladıklarını, daha iyiye ulaşmak için nasıl adımlar atmaları gerektiğine dair bu eleştirilerden politika önermeleri çıkardıklarını aktardı.

BOLU’DA YAŞANAN İKİ OLAYIN YIL DÖNÜMÜ BOLU’DA YAŞANAN İKİ OLAYIN YIL DÖNÜMÜ

Öğretmenlere yapılacak mülakatla ilgili soru üzerine Tekin, bu konuda kamuoyunda çokça tartışma olduğuna işaret ederek, "Tek başına mülakatın sanki sadece mülakat yapmak üzere çıkartılmış bir kurgu olarak sunuluyor. Bir kere bunu bir izah etmek gerekiyor." ifadesini kullandı.

Bakan Tekin, bu konunun gündeme 2015'ten itibaren girmeye başladığını ve o yıl aslında mülakatlarla ilgili referans teşkil edecek başka düzenlemelerin hazırlığını yaptıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Biz dedik ki, 'Yeni dönemde öğretmen istihdam politikasını, öğretmen yetiştirme sürecini revize etmemiz gerekiyor. Yani çoktan seçmeli bir sınavla öğretmen atamanın yeterli olmadığını, öğretmen arkadaşlarımızın üniversiteye, lisans programına tercih sıralamasından başlayıp lisans eğitimi esnasındaki ilave kazanımlarına kadar; yani bir öğrencimiz yabancı dil kursuna gidiyorsa, bir sosyal sorumluluk projesi yapıyorsa ilave ya da üniversitebünyesindeki Erasmus gibi uluslararası ya da ulusal projelere dahil oluyorsa bunların hepsinden bir portfolyo oluşturalım ve böyle bir süreç başlatalım' dedik. 'Öğretmen yeterlilikleri belgesi ve ardından Öğretmen Yetiştirme Strateji Belgesi' diye belgeler yayınladık. Bunlar devletin o dönemki kurumlarında yoğun olarak tartışıldı. Mülakat dediğimiz de şöyle bir şeydi orada bu konu gündeme geldiğinde; bütün bu süreci izleyip sonucunda bir komisyon önünde öğretmen adayımızın kendisini değerlendirdiği bir süreçti. Fakat sonrasında 15 Temmuz olunca mevzu sadece mülakat ve güvenlik araştırmasıyla sınırlandırılmak zorunda kaldı."

Geçen hafta bir yayında söylediği "mülakat gibi mülakat" ifadesinin ardından eleştirilerin bir kısmının başladığını ve bu eleştirileri art niyetli olarak gördüğünü belirten Tekin, "Orada kastettiğim şey şuydu; şu ana kadar uygulanmakta olan mülakat, KPSS skoru notunun aynısını mülakat komisyonları veriyor. Yani adaletsiz... Çünkü, kurulmaya çalışılan sistem, tam olarak kurulamadığı için böyle bir problem var." dedi.

Tekin, yapmak istediği şeyin, bütün bu süreci başından itibaren kurgulamaya çalıştıkları gibi kurgulamak olduğunu vurgulayarak, şu an öğretmenlerin KPSS sınavına girerek bir sıralama elde ettikten sonra mülakata girdiğini anlattı.

Bu mülakatta da "adaletsizlik olmasın" mantığıyla öğretmen adayına KPSS skoruna muadil bir skor verilip sıralamaya sokulduğuna işaret eden Bakan Tekin, "Peki, bu doğru mu, yeterli mi?" diyerek bu konularla ilgili bazı rakamlar paylaşmak istediğini söyledi.

Bakan Tekin, yaklaşık 128 alanda öğretmen ataması yaptıklarını, ÖSYM'nin bunlardan 17-18'inde KPSS'ye ilave olarak öğretmenlik alan bilgisi testi uyguladığını aktardı.

Yüzde 51, yüzde 47 gibi cevaplanma oranları olan başka testlerden de örnekler veren Tekin, "Çok düşük. Ben okulda X dersini okutsun diye bir öğretmen istihdam edeceğim ama 4 yıllık lisans programı sonunda öğretmenimizin alan bilgisi testi, kendisine sorulan sorulardan yüzde 35'ine doğru cevap veriyor. Bu mesela okuduğum fen bilimleri testi. Mesela bir başka test yüzde 45. Mesela ilköğretim matematik yüzde 30. İngilizce yüzde 46. İngilizceyi önemseme sebebim, hani 'Yabancı dil öğretemiyoruz' tartışmaları. Bu beni mesela ürkütüyor, rahatsız ediyor. Mesela lise matematik yüzde 27." bilgilerini paylaştı.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, ilahiyat fakülteleri meslek dersleri öğretmenliği ile rehberlik öğretmenliğinde oranların yüksek olduğuna dikkati çekerek, tarihte başarı oranının ise yüzde 44, Türk dili ve edebiyatında da bunun yüzde 41 olduğunu aktardı.

"Bu rakamlar sizin elinizde olsa nasıl düşünürsünüz?" diyen Tekin, alan bilgisi testinin durumun bir boyutu olduğunu ifade etti.

Tekin, bakanlığın Talim ve Terbiye Kurulu'nun onayladığı müfredatın öğretmen adayları tarafından takip edilmesi gerektiğini dile getirdi.

Örneğin 2006'da ilkokul öğrencileri için müfredata konulan bitişik eğik el yazısı dersi için sınıf öğretmenlerine kurs verdiklerini belirten Tekin, öğretmenlerin eğitim fakülteleri ya da lisans programlarının, müfredatlarını ve buradaki değişiklikleri izlemesi beklenirken, onu da takip etmediklerini, bunun da olayın ikinci boyutu olduğunu kaydetti.

Tekin, MEB'in müfredatını, programını öğrencilerle paylaşacak öğretmen adayı istihdam etmek istediğini anlatarak, lisans programlarının en azından alan bilgisi konusunda başarılı bir profil mezun etmesini istediğini söyledi.Bunu yapmadıklarında eğitim politikalarıyla ilgili tartışmaların sürekli var olacağına dikkati çeken Tekin, "Alanına yeterince vakıf olmayan, bakanlığın bu konudaki sürecini takip etmeyen kişiler, bizim politikalarımızın, bakanlığın müfredatının, programlarının hayata geçirilmesi konusunda yetkin olmayabilir. Dolayısıyla bütün bunlardan hareketle mülakat mekanizmasını getirmiştik." dedi.