Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Okul yakmak, terör faaliyetidir ve halk düşmanlığıdır. Öncelikle o bölgede eğitim hizmeti bekleyen halkımıza halk düşmanlığı etmektir" dedi. Çeşitli etkinliklere katılmak üzere kente gelen Avcı, Vali Ahmet Zahteroğulları'nı ziyaretinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, dün kendisine yönelttiği, Osmanlı Devleti'nin yok oluş gerekçesiyle ilgili sorunun hatırlatılması üzerine Avcı, "Ezbere konuşmalara cevap vermeye gerek yok. Yapılan düzenlemenin (ortaöğretimde başörtüsünün serbest bırakılması) ne anlama geldiğini Türk halkı çok güzel anladı. Gerekli tepkiyi de halkımız çok güzel gösteriyor. O tepkileri de biz de alıyoruz. Cevabı da biz alıyoruz" diye konuştu. Konunun magazinleştirilmemesi gerektiğini anlatan Avcı, "Bunun polemik konusu yapılması doğru değil. Sayın Kılıçdaroğlu'nun açıklamasını görmedim ve okumadım. Geçenlerde CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu da 'artık böyle şeyleri konuşmayacağız, tartışmayacağız, bunları polemik konusu yapmayacağız' dedi. Ayrıca doğru bir tavır. Bunlar polemik konusu olacak şeyler değil. Osmanlı ile de alakası yok" şeklinde konuştu. Okullara yönelik saldırılar Avcı, okullara yönelik motolofkokteylli saldırılara ilişkin soru üzerine de "Okul yakmak, terör faaliyetidir ve halk düşmanlığıdır. Öncelikle o bölgede eğitim hizmeti bekleyen halkımıza halk düşmanlığı etmektir. O halkın çocuklarına düşmanlık etmektir. O çocukların cahil kalmasına neden olmaktır. Bu tür faaliyet ve girişimleri şiddetle kınıyoruz" ifadesini kullandı. Avcı, yıkılan her okulun yerine yenilerinin, daha iyi iyilerinin yapıldığına dikkati çekerek, hiç kimsenin eğitim faaliyetlerini durduramayacağını, Türk Devleti'nin gücüyle kimsenin başa çıkamayacağını söyledi. Okul öncesi eğitime son derece önem verdiklerini vurgulayan Avcı, "Okul öncesi alınan eğitim, öğrencinin yükseköğrenime kadar bütün eğitim öğretim hayatında belirleyici oluyor. Okul öncesi eğitimden yararlanmış öğrenciyle yararlanamamış öğrencinin ortaokulda da lisede de hatta üniversitede de performanslarında fark görülebiliyor" değerlendirmesinde bulundu. Avcı, ülke genelinde okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılabilmesi için gerekli tedbirlerin alındığını belirterek, "Yönetmelikte de değişiklik yaptık. Bu, bazı çevrelerce yanlış anlaşıldı. Okul öncesi eğitimde ikili eğitime geçince, özellikle okul öncesi kurumlarımızı, anaokullarımızı kreş gibi kullanan bazı veliler bundan rahatsız oldu. Oysa burada bir yanlış anlama var. Okul öncesi eğitim kurumlarımız birer okuldur, anaokuludur. Buralar kreş değildir" görüşünü paylaştı. Anaokullarında bakım değil, eğitim hizmeti verildiğini vurgulayan Avcı, bazı ailelerin buraları bakımevi gördüğünü kaydetti. Avcı, kreşlerin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının denetimindeki kurumlar olduğuna işaret ederek, "Anaokulundaki öğretmenlerimiz bakım hizmeti vermez, eğitim hizmeti verir. O yüzden buralar 'çocuklarımızın bakılsın' diye bırakıldığı yerler değildir. 'Eğitilsin' diye bakıldığı, gönderildiği yerlerdir. Buradaki eğitimcilerimiz de çocuklarımızı ilköğretime hazırlar. Ne kadar çok öğrencimiz okul öncesi eğitimden yararlanırsa ilköğretimdeki performansları artacaktır. Anaokullarının kreşlerle karıştırılmaması gerekiyor" uyarısında bulundu.