Açıklamasına bir hikaye ile başlayan Özübek, "Demircinin iti hikayesini biliyor musunuz?" diyerek, eleştirilerini bu hikaye üzerinden dile getirdi. Özübek yaptığı açıklamada yemek ihalesinin Memur-Sen sendikasıyla bir alakası olmadığına dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı, ''Demircinin iti hikayesini biliyor musunuz? 

Mısır yaprağından süs eşyaları yapan öğretmen sergi açtı Mısır yaprağından süs eşyaları yapan öğretmen sergi açtı

Zaman zaman yeri gelince “Demircinin iti hikayesini” söylüyorduk, şimdi de anlayacak olan için yazıyorum. 
Bir mevzuda yazı yazarsın, muhatap olan değil de alakasız birileri size cevap verir. 

İşte, demircinin iti dediğimiz mevzu budur.

İsterseniz, önce hikayeyi bir kez daha okuyalım…

Şiddetli bir kış döneminde bir dağ kurdu aç kalır, yaşamak ve ayakta durmak için köye iner. Köy halkının kar içinde yiyecek arayan kazlarını görür, bir iki tanesini parçalar karnını doyurur dağa çıkar. Köylü kurttan korunmak için köpek beslemeye başlar.

Kurt bir hafta sonra tekrar köye iner, sabahın alaca karanlığında köyün fırıncısının kapısını açık görür, içeri girer ekmekleri yer karnını doyurur tekrar dağa çıkar. Fırıncı kurttan korunmak için köpek beslemeye başlar.

Kurt on beş gün sonra köye iner. Koyun kıdıklarının taze olduğunu anlar, takip eder, koyunların dışarıda olduğunu görür, yediğini yer yemediğini parçalar, tekrar dağa çıkar. Köyün Çobanı kurttan korunmak için köpek beslemeye başlar.

Kurt yaşama şansını artırmak için gene köye iner kurdun kokusunu alan köyün bütün köpekleri peşine düşer, kurt başlar kaçmaya. Geri döner bakar ki kaz sahibi köylünün köpeği en önde koşuyor. Kazlarını yedim haklıdır, yakalarsa beni parçalar diye düşünür daha hızlı kaçmaya başlar.

Bir ara döner bakar ki, kendisine en yakın fırıncının iti var. Ekmeğini almıştım, haklıdır, yakalarsa beni parçalar diye düşünür daha hızlı kaçmaya başlar. Bir ara döner bakar çobanın iti en önde koşuyor. Koyununu parçalamıştım, haklıdır, yakalarsa beni parçalar diye düşünür daha hızlı kaçmaya başlar.
Döner bakar bütün itler yorulmuş, teker, teker dökülmüş, kovalamaktan vazgeçmişler… Ama O da ne. Demircinin iti kendisine o kadar yaklaşmış ki; bir türlü peşini bırakmıyor. Diğer itler geri döndüğünden demircinin itini tek başıma nasılsa haklarım diye düşünür ama seslenmeden de edemez:

– Ulan it oğlu it! Beni kovalayan itlerin bazıları haklı. Kazlarını, ekmeklerini, koyunlarını yedim. Buna rağmen hepsi peşimi bıraktı. Senin sahibin olan demircinin ne ekmeğini, ne kazını, ne kuzusunu yedim… Sana ne oluyor da bütün itlerden daha hırslı bir şekilde peşimden koşup saldırıyorsun? Demiş ve bir atlayışta it oğlu it’i parçalamış…  

Şimdi yemek ihalesini alan şirket dururken, idari birimler dururken, il sağlık müdürlüğü dururken velhasıl memurun hakkını aradığını idda eden sözüm sana memur sendikası sana ne oluyor… 

Daha önce de beyan ettiğimiz gibi; bizim, devletimizin kurumlarını ve kurumları yönetenleri yıpratmak, her durumdan sendikal rant elde etmek gibi bir gayemiz yok. Bizim tarafımız Devlet. 

Ancak;
 Gel gelelim yine safını net bir şekilde belli eden memurun yanında durmayı kendine zul gören bu çarpık zihniyet ürünü olan stk sözde yetkili fakat etkisiz malum sen başkanı bir açıklama yapıyor, kime neye hizmet ettiğini herkesin gördüğünü bir tek memurun yanında durmadığını çok iyi bildiğimizi artık kendileri de idrak etmiş olacak ki her sene daha da başarısız olduklarından ötürü yine çamur at izi kalsın anlayışı ile hareket ediyorlar. 
Kendisine tavsiyem yukarıda ki hikayeyi kısa sürede idrak etmelerini ve asli görevleri memurun hak ve menfaatlerini savunmaları olduklarını hatırlatmak isterim. 
 
Bu vesile ile 
Her türlü makam ve mevkii   baskılarına, gayriahlakî tekliflere, telkinlere ve önerilere rağmen sendikal tercihini Türk memurunun en sağlam kalesi olan Türk Sağlık-Sen’den yana kullanan, samimiyetle bu kararının arkasında duran üyelerimizi tebrik ediyor, sendikamıza verdikleri desteklerinden dolayı kendilerine ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum.''

Muhabir: Havva Akça