KESK’e bağlı sendika binasında bir araya gelen kadınlar, çocukların barış, hoşgörü, eşitlik, özgürlük ve dayanışma ruhuyla yaratılan bir ortamda büyümeleri için 28 Mayıs’ta gerçekleşecek Cumhurbaşkanı 2. Tur seçiminde sandığa gitme çağrısında bulundular, toplumun her kesimine seslendiler.

Kadınlar adına Eğitim Sen Bolu Şubesi Kadın Sekreteri Ceren Perçin yaptığı açıklamada, İstanbul sözleşmesinin geri çekildiğini belirterek; “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 41. maddesinde “Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır” hükmüyle bir çerçeve çizilmiş, Türk Ceza Kanunu’nun 77. maddesinde de çocukların cinsel istismarı “İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar” kapsamında değerlendirilmiştir. Anayasada yer alan bu maddelere rağmen Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesi’nden bir gecede çekilme kararının alındığı, çocuk istismarının erken evlilik adıyla meşrulaştırma girişimlerinin arttığı, kadına ve çocuğa karşı baskı, şiddet ve istismarın yoğun biçimde devam ettiği ve birçok delile rağmen sanıkların skandal kararlarla tahliye edildiği bir dönemden geçmekteyiz. İki gün önce Zonguldak’ın Çaycuma ilçesinde, 2 yaşındaki bebek cinsel istismar sonucu maalesef yaşamını yitirdi. Çocuğu istismara maruz bırakan fail tutuklandı. Annenin 8 yaşındaki diğer kız çocuğunun da cinsel istismara maruz bırakıldığı ortaya çıktı. Yaşanan olaya ilişkin ise yayın yasağı getirildi. Siyasal iktidar yayın yasakları ile kadına ve çocuğa yönelik işlenen suçların üstünü örtmeye çalışmaya devam ediyor. Ancak bizler biliyoruz ki kadını ve çocuğu koruyan yasalara göz diken, İstanbul Sözleşmesi’ni siyasi pazarlık meselesi yaparak fesheden AKP-MHP iktidar bloğu; çocuk istismarını olağanlaştıran, evlilik yaşının 12’ye düşürülmesini isteyen Diyanet İşleri Başkanlığı; çocuğu koruyan uluslararası sözleşmeleri ve yasaları uygulamayan yargı mercileri ile kolluk kuvvetleri ve bütün bunlardan cesaret alan fail bu cinayetin sorumlularıdır.” dedi.

Cumhur ittifakı içerisinde yer alan siyasi partilerin çocuk ve kadına yönelik şiddet ve istismarın önünü açan söylemleri olduğuna işaret eden Ceren Can Perçin; Ataerkil egemen sistemin; eğitimde, medyada, iş yerinde ve gündelik hayatın her alanında yeniden ve yeniden üretildiği Türkiye’de, siyasi iktidarın kadına ve çocuğa karşı işlenen suçları cezasız bırakan mevcut şiddet dili ve politikaları, şiddeti ve ayrımcılığı kurumsallaşmakta, failleri cesaretlendirmektedir. Öyle ki siyasi iktidarın, özellikle son 10 yılda kadın ve çocuk haklarının gaspına yönelik mevcut gerici politika ve uygulamaları ile AKP-MHP- Yeniden Refah ve HÜDA PAR’DAN oluşan şer ittifakının çocuk ve kadına yönelik şiddet ve istismarın önünü açan söylemleri, son örnekteki gibi acı durumların yaşanmasına neden olmaya devam edecektir. Kadın düşmanlığında ortaklaşan, “yalnız yaşayan kadınları sahiplendirmekten” bahseden, çocuk istismarını meşrulaştıran ve ülkemizi ortaçağ karanlığına gömmeye çalışan bu gerici ve ataerkil zihniyeti,  kadınlar eşitlik ve özgürlük mücadelesini yükselterek, dayanışma ve iradeyle değiştirecektir. Bizler çocuklarımızın barış, hoşgörü, eşitlik, özgürlük ve dayanışma ruhuyla yaratılan bir ortamda büyümeleri gerektiğine olan inancı ve her çocuğun bedensel ve zihinsel bakımdan uygun yasal güvence ve koruma gereksiniminin bulunduğunun bilinciyle, çocukları korumayan her türlü politikanın ve uygulamanın karşısında olacağız. Kadına ve çocuğa karşı her türlü şiddet ve istismar ile bunlara neden olan bu karanlık zihniyete karşı mücadelemiz devam edecektir.  Biliyoruz ki hepimiz eşit ve özgür olana kadar hiçbirimiz bu haklara sahip olamayacağız. Bunun için bir dönüm noktası olacak olan 28 Mayıs'taki seçimlerde oyumuzu kullanmaya ve sandıklarımızdaki oylara sahip çıkmaya çağırıyoruz.  Bu çağrımız sadece kadınlar için değil aynı zamanda; Bir avuç insanı zenginleştirirken topluma açlığı ve sağlıksızlığı dayatan bu iktidardan kurtulmak için, kadınların özgür oldukları, şiddet nesnesi kılınmadıkları, sahiplendirilip öldürülmedikleri yarınlar için, gençlerimizin yurt bulamadıkları için tarikatlara, cemaatlere teslim olmadıkları, geleceksiz kalmadıkları günler için, doğanın ve geleceğimizin tahrip edilmemesi için, yerüstü ve yer altı kaynaklarımızın yağmalanmaması için, salgınlarda, depremlerde yüzbinlerce insanımızı kaybetmemek için, çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitiminin çağın gereklerine uygun bilimsel niteliğe ulaşması için, özgür, özerk ve bilim üreten üniversiteler için, yurttaşlarımızın demokratik iradesine saygı duyulduğu güzel günler için, basın üzerinde yaratılan baskıcı politikalara son vermek için, insan hakları ihlallerinin olmadığı yarınlar için, güvenli ve güvenceli çalışma ortamlarının sağlandığı ve kötü çalışma koşullarının düzeltildiği yarınlar için, işsizliği azaltmak, atama ve işe alımlarda ayrımcılığa dur demek için, bu bilinçle ve mücadele ruhuyla 29 Mayıs’ta güneşli günlere merhaba diyeceğiz!” ifadelerine yer verdi.

HABER: Gülsevim AYDIN

Editör: Havva AKÇA