MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Kızılcahamam'daki "Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı" açılışı öncesinde düzenlediği basın toplantısında, 31 Mart'taki "Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi" sonrasında Türkiye'nin zincirleme seçimler dönemini geride bıraktığını ve seçimin artık ülke gündeminden çıktığını söyledi.

Bahçeli, seçimsiz geçecek 4 yıllık süreye girildiğini belirterek, "Ülkemizin demokratik rüşdü 31 Mart'ta bir kez daha ve üst düzeyde ispat edilmiştir. Seçilsin veya seçilmesin, gerek belediye başkan adayı, gerek il genel ve belediye meclis adayı olsun, partimizin ve Cumhur İttifakı'nın millet huzuruna çıkan bütün muhterem isimleri, sorumluluklarını bihakkın yerine getirmişlerdir." diye konuştu.

Seçilen belediye başkanlarına vatandaşların takdir ve tercihiyle seçilip tarihi bir sorumluluğu omuzladıklarını hatırlatan Bahçeli, seçimi kazananların yanı sıra seçilemeyen adaylara da çabalarından ötürü teşekkürlerini iletti.

Bahçeli, 31 Mart seçimlerinin kendine özgü şartları içinde partisinin ve Cumhur İttifakı'nın başarıya ulaşarak seçimlerden yüz akıyla çıktığını ifade etti.

Somut sonuçların başkaca bir yoruma yer ve gerek bırakmadığını belirten Bahçeli, "Milliyetçi Hareket Partisinin oy oranına yönelik karalama çabalarının bizim nazarımızda hiçbir değeri, hiçbir itibarı, hiçbir geçerliliği yoktur. Zira bariz gerçekler ulu orta meydandandır. Saklayacağımız, gizleyeceğimiz, utanacağımız, üzerini örteceğimiz ve mahcubiyet duyacağımız bir şeyden bahsetmek mümkün değildir." şeklinde konuştu.

SEÇİM SONUÇLARI

Mahalli İdareler Seçimlerinde partilerin aldığı oyun sağlıklı ve gerçekçi değerlendirilmesi için il genel meclis üyeliği seçimlerine bakılması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, şunları anlattı:

"Belediye başkanı seçiminde tezahür eden oy verme eğilimiyle il genel meclis üyeliği seçiminde tebarüz eden oy verme eğilimi pratikte de teoride de farklı farklıdır. Birisinde aday profili kısmen daha baskınken diğerinde parti kimliği ön plandadır. Ülke genelinde MHP, il genel meclis üyeliği seçimlerinde yüzde 16,64 oy almış ve çok önemli bir gelişme kaydetmiştir. Cumhur İttifakı'nın toplam oy oranı da yüzde 48,8 düzeyinde vuku bulmuştur.

Bazı zeka özürlülerin ve hastalıklı ruhların zaviyesinden baktığımızda partimiz, büyükşehir belediye seçimlerinde yüzde 1,65 oy almıştır. 30 büyükşehir belediyesinin 28'inde ittifak çatısı altında giren ve sadece iki büyükşehirde kendi adayını gösteren MHP'yi yüzde 1,65 oy oranıyla tartıya çıkarmak, bu suretle siyaseten tahrip etmeye kalkışmak, aymazlık olduğu kadar karanlık ve kalleş bir niyetin mahsulü değil midir? Hatta kronik ve kemikleşmiş bir Türk düşmanlığına işaret etmeyecek midir? Havanda su dövenlerin havaları sönmüştür."

Devlet Bahçeli, partisinin Türkiye çapında müstesna bir sonuç aldığını ve başarılı olduğunu belirterek, bu kapsamda 96 belde, 114 ilçe, 8 il belediye başkanlığını kazanarak yerel yönetimlerde varlığını ibra ettiğini söyledi.

Başarılarını hazmedemeyen ve sindiremeyenler abuk sabuk ve ileri geri konuşsalar da milletin hükmünü verdiğini kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti:

"İradenin sahibi aziz milletimizin kararı başımızın üstündedir. Yine de sonuçları her yönüyle analiz edip gerekli dersleri çıkarmaktan geri durmayacağımızın bilinmesinde yarar vardır. MHP ve Cumhur İttifakı, ister yerel yönetimlerde, ister merkezi yönetimde olsun, milletimize hizmetle mesul, çalışmalarının birine bin eklemekle memurdur. Türkiye, seçimlerin yüksek gerilimli atmosferinden uzaklaşmalıdır. Yumuşama ve normalleşme çağrıları sözde kalmamalıdır. Hem nalına hem mıhına vurarak ulaşacağımız bir yer yoktur. Milli birlik ve kardeşlik hissiyatının tahkimi, halka halka genişleyen sosyal, ekonomik ve yasal reformların takviyesi, milletimizin taleplerinin temini, önümüzdeki asıl gündem konusudur."

"HERKES, ŞAPKASINI ÖNÜNE KOYUP DÜŞÜNMELİ"

Bahçeli, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini yakalama olgusunun milli yemin olması gerektiğini belirterek, "İç ve dış vesayet odaklarının tertip ve tezgahlarını boşa çıkarmak, Türkiye'yi dipsiz tartışmaların içine sürüklemekten kaçınmak, hepimizin mütemadi vazifesidir. Temiz toplum, temiz siyaset, tertemiz ve parlak bir gelecek için yapacaklarımız çok, yavaş hareket etme hakkımız ise yoktur. Herkes şapkasını önüne koyup düşünmelidir. 'Önce ülkem ve milletim' diyorsak netleşmemiz, samimiyet göstermemiz, nerede durduğumuzu gözden geçirmemiz lazımdır." ifadelerini kullandı.

"Türkiye ve Türk milletinin tarih, kültür ve kardeşlik vadisinde buluşup birbirimizle kenetlenecek miyiz yoksa sudan sebeplerle, eften püften bahanelerle birbirimize sırt mı çevireceğiz?" diye soran Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Huzur, refah ve istikrarımıza el birliğiyle sahip mi çıkacağız yoksa her gün yeni bir kavga ve karışıklık ortamı için provokasyon nöbeti tutanlara göz mü yumacağız? Devleti ebet müddet, milleti ebet müddet amacıyla tek yürek olmuş bir Türkiye’nin çağlar üzerine sıçramasına hizmet mi edeceğiz yoksa nefislerimize, egolarımıza, siyasi ihtiralarımıza teslim olup günlük polemiklerle vakit mi kaybedeceğiz? Belediye kaynaklarını terör örgütüne ve bölücü yandaşlarına peşkeş çekenlerin yakasından mı tutacağız yoksa demokrasi ve özgürlük istismarı yapanların dayatmalarına tamam mı diyeceğiz? Önümüzdeki süreç, herkes için dürüstlük testi mahiyetindedir. Mühim olan ne söylendiğinden ziyade ne yapıldığı veya yapılacağıdır. Biz ne diyorsak onu yaparız çünkü sözümüz senet, özümüz kefildir. Siyasi mücadelemizde akli tutum ve ahlaki tutarlılık, ihmal etmeyeceğimiz ilkelerimiz arasındadır. Bizim kucaklaşma ve uzlaşma vasatımız ülkemizin ve milletimizin baki çıkarları, vazgeçilmez değerler hazinesidir."

"TERÖRİZME BOYUN EĞME UZLAŞMA DEĞİLDİR"

MHP Genel Başkanı Bahçeli, terörizme boyun eğmenin "uzlaşma veya yumuşama" değil "acziyet ve teslimiyet" olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:

"Terörü bir hak arama vasıtası görenlere, bunu destekleyenlere makul bakış, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü yok saymaktır, bu zeminde yumuşama, diyalog ve normalleşme diye de bir şey söz konusu olmayacaktır. 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs' suçunu işlemiş olanlara hoşgörüyle bakmak, dış tehditlerle bağımsız ve tarafsız yargıyı işlevsiz hale sokmanın hesabını yapmak, uzlaşma ve yumuşama değil tükeniş ve altüst oluş demektir.

Terörist Demirtaş'ın ve 6-8 Ekim olaylarını azmettiren diğer bölücülerin ceza almasına hukuksuzluk demek, itiraz etmek, karşı gelmek, devlete ve millete en ağır hakaret olup bunun yumuşama ortamına zarar verdiğini ileri sürmek, art niyetlilik, terör seviciliği ve ikiyüzlülüktür. Mesele, milli ve manevi değerlerde uzlaşmaktır. Yumuşama beklentimiz, usulde değil üslupta olmalıdır. Usul, esasa mukaddemdir yani usul, esastan önce gelmektedir. Özellikle muhalefet partilerinin arayışı usulde bir yumuşama ise muhataplarını uyarıyorum ki böylesi bir yumuşama yıkıma çanak tutmak, krizlere ortam açmak, hukuk devletinin surlarında gedik açmak demektir ve mutlak butlanla batıldır."

Kutuplaşmayı besleyenlerin belli olduğunu ve karamsarlık ortamını canlı tutmak için el ovuşturanların berrak şekilde karşılarında bulunduğunu söyleyen Bahçeli, "Yeni anayasa çağrılarına kulak tıkayıp önce yürürlükteki anayasaya uyma şartını masaya koyanlar, ilave olarak Cumhurbaşkanı'mızın bir kısım tasarrufunun, 31 Mart'tan sonra gelişen diyalog ve normalleşme anlayışına uygun düşmediğini iddia edenler, alışkın oldukları bulanık havayı tekrar tesis etmek için fırsat kollayan tatlı su kurnazlarıdır." diye konuştu.

SİYASETTE YUMUŞAMA

Bahçeli, siyasette yumuşamanın sürekli ve sürdürülebilir boyutlara tırmanması gerektiğini ve aksini düşünmenin sorumsuzluk olduğunu vurgulayarak, "Ancak yumuşama kisvesi altında yumuşakça olmamızı, köşelerimizin törpülenmesini, sesimizin kısılmasını, irademizin kırılmasını hiç kimse beklememeli, böylesi bir tarihi yanlışa da tavsiyem heves etmemelidir." dedi.

Kumpasçılarla işlerinin olmadığını ve bu konunun altını özellikle çizdiğini ifade eden Bahçeli, şunları dile getirdi:

"Komplo peşinde koşanlarla ortak noktamız bulunamaz. Devletin içinde FETÖ benzeri hukuk dışı yapılanma ve gayrimeşru hiyerarşik sistem kuran, güç devşiren, pozisyon mücadelelerine girişen, kendi tarikat veya cemaat mensupları dışında kim varsa fişleyip berhava etmek için nifak üreten odaklarla asla yolumuz kesişemez. Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devletidir. Devletin, hukukla yollarını ayırdığı anda herhangi bir çeteden farkının kalmayacağı bilinen bir husustur. Yönetimde istikrar sağlanmıştır. Sayın Cumhurbaşkanı'mız başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Kabinesi görevinin başındadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi müessirdir ve dört başı mamur şekilde çalışmaktadır."

Bahçeli, hiç kimsenin kendisine güç vehmetmemesi, karanlık senaryolarla, sipariş talimatlarla, gizli tanık ifadeleriyle, üstlendiği görevi kötüye kullanmak suretiyle iç huzur ve barış ortamını zedelemeye kalkışmaması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Eğer bu kalkışma olursa buna cüret edenlerin başı mutlak surette ezilmeli, bağ ve bağlantılarının, devlet, toplum ve medya içindeki uzantılarının tasfiyesi, tecridi ve tecziyesi acilen sağlanmalıdır. Mevzubahis konu, devlet ve milletin istikbali ise hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır. Terörist Demirtaş'ın, Sorosçu Kavala'nın ve Gazze politikasının rövanşını almak amacıyla iç işgal cephesinde konuşlananları dürte dürte harekete geçirenlere meydanı boş bırakmayacağız. Dahası, onlara dünyanın kaç bucak olduğunu da göstereceğiz. Atalarımızın dediği üzere, düşman karınca bile olsa, kendimizi merdane tutacağız. Doğruları söylemekten hiç korkmayacağız. Etki ajanlarına, emperyalizmin kuklalarına, dış güçlerin operasyon elemanlarına asla taviz vermeyeceğiz. Bürokratik oligarşinin altyapısını kurmak için eylem ve emel birlikteliği içinde olan çevrelerin oyunlarına tepkisiz durmayacağız.

Statüko özlemi çekenlere, demokrasi karşıtlarına, milli iradeye pranga vurmak için hava koklayanlara sessiz kalmayacağız. FETÖ ve FETÖ benzeri yapıların devleti zehirleyip devlet içinde feodal ve imtiyazlı alanlar oluşturmalarına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz. Bu süreçte Sayın Cumhurbaşkanı'mızın yanındayız, devlet ve milletle ortak kaderin ta merkezindeyiz."

"EŞ, DOST VE AKRABA KOLLAMAK BİZE TERSTİR"

Bahçeli, MHP'nin üretken belediyecilik anlayışının bugüne kadar takdir edildiğini, uygulamada çarpıcı ve göz alıcı sonuçlarının görüldüğünü söyledi.

Devlet Bahçeli, "Bizim belediyelerimizde her şeyden evvel haysiyet, huzur ve hadim bir yürek hakimdir. Sadece kapımız değil, kalbimiz de her vatandaşımıza açıktır. Belediye başkanlarımızdan hassaten ricam, üstlendikleri vazifenin hakkını sonuna kadar vermeleridir. Partizanlık bize uzaktır. Kayırmacılık bize yabancıdır. Eş, dost ve akrabaları kollamak, onlara liyakat esaslarını çiğneyerek makam tahsis etmek bizim siyasi ahlakımıza terstir ve aynı şekilde vebaldir." diye konuştu.

Oy veren-oy vermeyen ayrımıyla hizmette tarafgir davranmanın kendileriyle anılamayacağını belirten Bahçeli, belediye başkanlarına, "Yörelerinizdeki her insanımızı bir ve eşit görünüz. Onları Cenab-ı Allah'ın bir emaneti kabul ediniz. Bir selamın bin hatır edeceğini unutmayınız. Tevazuyu elden bırakmayınız. Alicenap ve müşfik bir tavrın izinden ayrılmayınız. Büyüklenmek yerine sofradaki ekmeği büyütmek için çaba harcayınız. Şehirlerinizin, beldelerinizin çehresini Türk ve Türkiye Yüzyılı'na müzahir şekilde güzelleştirip güçlendiriniz." tavsiyesinde bulundu.

Sevgi, saygı ve empatinin her kilitli kapıyı açacak anahtar olduğunu söyleyen Bahçeli, Yunus Emre'nin "Biz gelmedik kavga için, bizim işimiz sevgi için, Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik." dizelerini okudu. Bahçeli, "Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı gönüller yapmak, gönüller kazanmak, gönüllere girmek için seferdedir. Gözlerde yaş varsa silen el siz olun. Yüreklere hüzün çökmüşse paylaşan ve çözüm üreten siz olun. Umutsuzca bakışlar varsa çare olan erdem sizler olun." ifadelerini kullandı.

Belediye başkanlarından, "Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi"nde yer alan hedeflere aynen riayet edilmesini isteyen Bahçeli, şöyle devam etti:

"Belediyenin görev ve sorumlulukları yalnızca imar, su, kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel altyapı sorunlarını çözmek değildir. Belediyenin görev ve sorumlulukları yalnızca çevre, çevre sağlığı, temizlik, katı atık, zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma, ambulans, şehir içi trafik, defin, mezarlıklar, ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar, konut, kültür, sanat, turizm, tanıtım, gençlik, spor, orta ve yüksek öğrenim yurtları alanlarında iş üretmek, hizmet vermek değildir. Belediye demek insan onuruna, insan şerefine, insanın varlık haklarına sonsuz bağlılık, anlayışlı ve kucaklayıcı muamele demektir."

İhtiyaç sahibi vatandaşları görmeyen, gözetmeyen, onların yanında olmayan belediyenin gerçek manada görev ve sorumluluklarını yerine getirmiş sayılamayacağını ifade eden Bahçeli, "Bizim belediyeciliğimizde insanı bilmek, insanla can beraberi olmak asıldır ve hakimdir. Bugüne kadar Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı yönetimindeki belediyelerde esas ve bağlayıcı husus hep bu olmuştur. Ümit ederim ki, bundan sonra da böyle olacaktır. Hizmet edenin himmet göreceğine; dürüst ve samimi olanın dua ve rıza kazanacağına helal-haram ayrımı yapanın iki dünyasını da kurtaracağına iliklerimize kadar inanırız." diye konuştu.

"MİLLETİN DESTEĞİ OLMADAN HİÇBİR SİYASİ HEDEF BAŞARIYA ULAŞAMAZ"

Günübirlik siyasi hesap ve mevzi kazanımları peşinde olmadıklarını vurgulayan Devlet Bahçeli, "Bizim için vatandaşlarımızın huzuru, refahı ve güvenliği her şeyden önceliklidir. Çünkü milletimiz huzursuz ve memnuniyetsizse geleceğe umutla bakamayız." ifadelerini kullandı.

Milletin desteği olmadan hiçbir siyasi hedefin başarıya ulaşamayacağını vurgulayan Bahçeli, "Halden, dertten, gönülden anlamayanlar yüksek hedeflere varamaz. En büyük arzumuz milletimizi her açıdan layık olduğu şekilde temsil etmek, hak ettiği gelişmişlik seviyelerine çıkarmak, sorunlarını köklü çözümlerle buluşturmaktır." değerlendirmesini yaptı.

Belediye başkanlarından her vatandaşın beklentilerini karşılamak, dik baş, tok karın, mutlu yarın amacına ulaşmak için çok çalışmalarını isteyen Bahçeli, "Elbette hep birlikte başaracağımıza inanıyorum. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı varsa umut vardır, ufuk vardır, huzur vardır, ruh vardır, duruş vardır, milli hedeflere ulaşılması da inşallah mukadder olacaktır. Gözlerini açan, bununla da kalmayıp ayağa kalkan dev, Cumhuriyet'in yeni yüzyılına imza atacaktır." dedi.

Türk Milletinin desteği, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ivmesiyle Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerinin birer birer hayata geçeceğini ve tarihin akışına yön vereceğini belirten Bahçeli, ayırmadan, ayrışmadan Türkiye için canla, başla çalışacaklarını söyledi.

19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI

Yarın 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nın kutlanacağını hatırlatan Bahçeli, 19 Mayıs'ın, aynı zamanda tam bağımsızlığa giden sürecin ilk halkası olduğunu belirtti.

Tarihte her şeyin ilk adımla başladığını söyleyen Bahçeli, şunları dile getirdi:

"Adımlar birleşip yürüyüş olmuştur. Yürüyüşler gönüllerde yükselip mücadeleyle buluşmuştur. Mücadeleler genişleyip tarihin sayfalarını mühürlemiştir. Ve bir an gelmiş, o tarih Türk diye okunmuştur. Gün olmuş, o tarih Türk milletinin kahramanlıklarını insanlığın idrakine şakır şakır söyletmiştir. Tam 105 yıl önce Samsun'dan Milli Mücadele'nin ilk adımı atılmıştır. İşgal ve esarete karşı ilk hamle yapılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk harcı karılmıştır. Türk milleti, Samsun'dan İzmir'e kadar inançla yürümüştür. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları Samsun'dan başlattıkları yürüyüşle yorgunluğu ve yılgınlığı aşmışlardır. Vatanımıza göz diken, varlığımıza kefen biçen emperyalist vahşilik ilk cevabını Samsun'dan almıştır."

Almanya, Türkiye'nin dönerin tescili için AB'ye yaptığı başvuruya itiraz etti Almanya, Türkiye'nin dönerin tescili için AB'ye yaptığı başvuruya itiraz etti

19 Mayıs'ın, milliyetçi şuurun millet iradesine döndüğü ilk merhale olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:

"19 Mayıs, zalime, haine, alçağa, işbirlikçiye yıldırım gibi çarpan Türk'ün kudretli yüzüdür. 105 yıl önce Türk milleti zafere doğru harekete geçmiştir. İlk adım vatanı sahipsiz, milleti çaresiz sanan bedhahlara karşı varoluş kıyamıdır. İlk adım bölünmemizi, parçalanmamızı, tarihten silinip gitmemizi amaçlayan müstevlilere ve işbirlikçilere karşı Türk milletinin imanlı cevabıdır.
İlk adım, bitmemizi, tükenmemizi, yersiz yurtsuz kalmamızı projelendiren zalimleri İzmir’e kadar kovalayan kahramanlığın şahlanışıdır."

"19 MAYIS'IN RUHUYLA YERLİ VE YABANCI ÇIKAR GRUPLARINA SONUNA KADAR DİRENİYORUZ"

Bu şahlanışa hürmet ve hayranlık duyduklarını belirten Bahçeli, "Buna leke sürdürmemek için biz de adımlarımızı sıklaştırıyoruz, biz de 19 Mayıs'ın ruhuyla zillete, rezalete, ihanete, yerli ve yabancı çıkar gruplarına sonuna kadar direniyoruz." dedi.

Samsun'dan atılan ilk adımın, devletin yol haritası, milletin kahramanlık beratı olduğunu ifade eden Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:

"Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye'yi tarihin gerisine düşürmeye kimsenin gücü de nefesi de yetmeyecektir. Çünkü ilk adımın ruhu maşeri vicdanda hala kor gibi durmaktadır. Gerekirse 105 yıl önceki adımı bir kez daha atarız, yeniden Kocatepe'ye karargah kurarız. Gerekirse Dumlupınar'a aşkla koşar, namertlere kafa tutarız. Yetmezse soluğu İzmir'de alırız, önümüze kattığımız ne kadar hain, bölünmemizi bekleyen ne kadar şiddet ve şekavet yuvası varsa denize dökeriz. Dün yaptık, yine yaparız. Dün başardık, bir kez daha başarırız. Kendimize güveniyoruz. Türk milletinin varlığını sonsuza kadar yaşatmaya ant içiyoruz. 19 Mayıs 1919'da başlayan süreç, umutsuzluk içindeki millet varlığına olan yüksek inancın ifadesi olması bakımından örnek almamız gereken bir mücadele yöntemi olarak önümüzü aydınlatmaktadır. En az dün kadar bugün de gerekli olan aynı ruhun Türk gençliğine kazandırılması milli geleceğimiz açısından hayati derecede önemlidir. Gençlik, yeni fikirler, parlak düşünceler, taze güç ve dinamik bir kuvvetin karşılığı olarak, yaşlanması mukadder olan bir toplum yapısına giren zindeliği, heyecanı, enerjiyi ve umudu ifade etmektedir."

Ancak, geleneksel bağların hızla koptuğu, yerine yeni değerlerin ikame edilemediği, dilini, tarihini, kültürünü ve çağı yeterince benimsememiş bir gençliğin milletin geleceğine katkı sağlamasını beklemenin fazla iyimserlik olacağını söyleyen Bahçeli, "Yüreği millet sevgisiyle dolu, insanlığa, ülkesine, ailesine ve kendisine karşı sorumluluklarının bilincinde olan ve yüksek ülküleri hedeflemiş gençliğin yetişmesiyle Cumhuriyet'imizin bekası güvenceye kavuşabilecektir. Bu sayede lider ülke Türkiye gayesine ulaşılmış olacaktır." diye konuştu.

Türk gençliğinin oy kaygısı değil, milli şerefin istikbal meşalesi olduğunu belirten Devlet Bahçeli, "Gençlerimizin her birisi başımızın tacı, geleceğimizin güvencesidir. Onlardan esirgeyeceğimiz hiçbir şey olmaz, olmamalıdır. Onları mahrum bırakacağımız ne varsa günü geldiğinde ufkumuzu perdeleyecektir. Huzurlarınızda, büyük Türk milletinin ve geleceğimizin teminatı sevgili gençlerimizin 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını bütün içtenliğimle kutluyorum. İlk adımın mimarı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, silah arkadaşlarını, kurucu kahramanlarımızı ve aziz şehitlerimizi şükran, minnet ve rahmetle anıyorum." ifadelerini kullandı.

BAHÇELİ GAZETECİLERLE SOHBET ETTİ

Kızılcahamam'da gazetecilerle bir araya gelerek sohbet eden Bahçeli, gündeme ilişkin soruları da yanıtladı.

Bahçeli, 28 Şubat davası hükümlülerinin tahliyesi ve Çetin Doğan'ın açıklamasına ilişkin bir soru üzerine, 28 Şubat'ın özellikle AKP'yi ve ona gönül vermiş insanları oldukça üzen bir olay olduğunu söyledi.

Aradan yıllar geçtiğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın anayasal hakkını kullanarak hepsinin tahliyesine karar verdiğini belirten Bahçeli, şöyle devam etti:

"Bunu çok iyi anlamak lazımdır. Atılan bu adımın ne gibi bir mana taşıdığını iyi değerlendirmek gerekir. Cumhurbaşkanı'nın kendi yetkisini kullanarak, insani bir yaklaşım içerisinde, 80 yaş üstü grubun artık cezaevinde hayatlarını devam ettiremeyecek güçlükle karşı karşıya kaldığını anlayışla karşılayıp, cezaevinden çıkmasına vesile olmuştur. Bunun istismarının olmaması lazım. Efendim 'bu bir aftır' veyahut da 'anayasanın bilmem kaçıncı maddesidir' vesaire. Bunlar yakışık şeyler değil. Atılmış olan adımlar eğer Türkiye'de normalleşme süreci yaşanıyorsa onun içerisinde önemli bir adım olarak görülmeli. Herkes hangi düşüncede olursa olsun, hangi fikri savunursa savunsun 80 yaş grubunun üzerinde artık cezaevinde hayatını devam ettirmekte güçlük çeken insanları dikkate aldığınız vakit, bunu takdirle karşılamaktan başka bir şey düşünülmemelidir. Doğrusu da budur.

ÇETİN DOĞAN'A TEPKİ

Mesela cezaevinden çıkan, zannediyorum bir komutan, Çetin Doğan'ın konuşması bana göre uygun olmamıştır. Yani o aklım, melekem yerindedir vesairedir; çıkmasına, affa uğramasına sanki yadırgar bir üslup içerisinde. Ben cezaevi müdürü olmuş olsaydım, aftan yararlananların listesine bakar, 'Çetin Doğan sen orada yoksun' der, geri içeri alırdım.

Cumhurbaşkanı'nın, siyasi olarak görmek, daha evvelden 'şöyle oldu, böyle oldu' demek yerine, insani ve vicdani bir yaklaşımla anayasanın kendisine vermiş olduğu yetkiyi kendisine en fazla zulüm yapıldığı kanaati toplumda yaygın olan bir gruba vermiş olması takdirle karşılanmalıdır."

Bahçeli, "Halen cezaevlerinde olan 28 Şubat mağdurlarının ailelerinin de aynı yönde bir talepleri var, bu konuda ne düşünüyorsunuz?" sorusuna ise "Bu şartlar özel bir şart. Onlar 80 yaşındalar mı? 80 yaşında değilse niye yararlansın? Bunu bu şekilde dağıtıp, sulandırmak, anlaşılmaz hale getirmek doğru değil." yanıtını verdi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, emniyetteki soruşturmayla ilgili açıklamalarının anımsatılması üzerine, konuyu yakından takip ettiğini yineledi.

"Siyasetteki yumuşamaya" ilişkin ifadelerinin belirtilmesi üzerine de Bahçeli, "Biz onların hepsine 'gerginlik yaratmayın, ayrışmayın, çatışmayın, birbirinizi kucaklayınız' diye insani değerler üzerinden yaklaşıyoruz." açıklamasını yaptı.

"BUNUN ÖNÜNE GEÇMEK LAZIM"

Bahçeli, ocak ayının başından mayıs ayının ortasına kadar televizyonlardaki konuşmacı sayısının 951 olduğuna dikkati çekerek, "Profesörüyle, uzmanıyla, sanatçısıyla, emekli askeri...Televizyonlarda her gün konuşuyorlar. 951 kişi özellikle de 6, 7 televizyon. Ama buraya çıkan insanlar her konuyu bilen insanlar. Onlar aydın olmaktan çıkmışlar, hepsi ansiklopedi haline dönüşmüşler. Toplantıyı yöneten hangi düğmeye basarsa, ansiklopedide o sayfa açılıyor, onlar konuşuyor." değerlendirmesinde bulundu.

Sabah haberlerde toplumsal tedirginlik yaratacak, insanın psikolojisini bozacak, vahşete davet çıkartacak cinayet olaylarının ilk olay olarak verildiğini ve akşama kadar da tekrarlandığını belirten Bahçeli, bunun yanlış bir şey olduğunu söyledi.

Bazı dizi filmlerde de bunun devam ettiğini ifade eden Bahçeli, şu değerlendirmede bulundu:

"Dizi filmleri seyrettiğiniz vakit büyük bir işletme, büyük bir holding. Holdingin binası güzel, içeriye girenler Türkiye'nin bilinen insanları ama holdingin içerisinde insanlık dışı ne muamele varsa var. Cinayet var, ayrılma var, şu var, bu var. Toplumun bugün ona ihtiyacı olmadığı için söylüyorum. Bunu el birliğiyle ortadan kaldırmamız lazım. Burada sosyal antropologlara, sosyal psikologlara ihtiyaç olduğu kadar televizyon yöneticilerine, program yapımcılarına ve aydınlara çok büyük görev düşüyor. Bunun önüne geçmek lazım. Bu tür suçlar işlenirken örnekler de veriliyor. Bir cinayet işleniyor onun benzeri olan bir şey 18, 20, 25 yaş grubunda aynısıyla yapılıyor."

Bunları genel değerlendirme açısından söylediğini belirten Bahçeli, gülerek, "Benim de bir ansiklopedi olma hakkım yok." diye espri yaptı.

"ÖZGÜR ÖZEL CHP'YE YENİ BİR RENK KATTI"

CHP ile ilgili bir soru üzerine Bahçeli, "Onlara göre birinci parti konumuna geldiler ama bize göre değil." dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i Meclis'te yakından takip ettiğini ifade ederek Özel'in hareketli, heyecanlı ve konuşkan bir insan olduğunu belirten Bahçeli, "CHP'ye yeni bir renk kattı. Ama bu renk güneşin batışı sırasındaki yedi renge bürünürse tehlike ama güneşin renginde kalırsa, yani köklü bir CHP olarak kalırsa faydalı olabilir diye düşünüyorum. Güneşin renklerini biliyorsunuz değil mi? Her renk var orada. Oraya dönüşmemesi lazım." değerlendirmesinde bulundu.

"SUYUN GÖZÜ DURURKEN ARKTAN SU IÇILMEZ"

Yeni partiler kurulacağının ifade edilmesi üzerine, partilerin sayısının artırılmasının sonuç vermediğinin altını çizen Bahçeli, "Partilerin kalitesini yükseltmek, kadrosunu zenginleştirmek, projeler üreterek topluma daha fazla yardım, hizmet sunabilecek yapılara kavuşturmak, önemli olan mevcut siyasi partileri güçlendirmek. Bunların daha tercih edilmesi lazım." ifadelerini kullandı.

Kurulan ve kurulması planlanan milliyetçi partilerle ilgili soru üzerine Bahçeli, bunların içerisinde siyaseten yetişmiş, kendisini topluma kabullendirmiş insanlar bulunduğunu söyledi.

Devlet Bahçeli, "Bu insanları parça parça ederek küçültmenin bir manası yok. En akılcı yol, bu birikimi bir arada toplayıp, bir ortak görüş beraberliği çerisinde güçlü bir yapıya kavuşmaları. Suyun gözü dururken arktan su içilmez." diye konuştu.

"TÜRKIYE'DE BAŞÖRTÜSÜ MESELESİ BİTMİŞTİR"

Bahçeli, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen bir davada sanık avukatının, mahkeme heyetindeki başkan ve üye hakimin başörtülü olması nedeniyle reddihakim talebinde bulunduğunun belirtilmesi üzerine şunları söyledi:

"Bu arkadaşımız Türkiye'deki toplumsal huzurun sağlanması, kamplaşmanın önleyici bazı adımların atılmasının çok gerisinde kalmış. Türkiye'de başörtüsü meselesi bitmiştir. Üniversitede vardır, mahkemede vardır, sağlık konularında vardır. İsteyen hanımefendi örtünmek suretiyle buralarda devam ediyor. Bunu şimdi kaşımanın bir manası yok. Yani bunu niye söylerler? Toplumu karıştırmak için. Bunlar görevlendirilmiş tipler. Bunların hiçbirisine kulak asmamak lazım. Bunlar bozguncu. O zaman CHP'nin seçim döneminde Kemal Kılıçdaroğlu'nun çıkartıp da birtakım resimler vermesi, çarşaf giydirmesini neyle izah edecekler? Onun için bu mesele bitti. İstediğiniz gibi düşünün, istediğiniz gibi yaşayın. Karışan yok sizlere."

Bahçeli, "İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu'nun anayasa ve siyasette yumuşama konusundaki sert açıklamalarına" ilişkin soru üzerine de, "Zannediyorum yeni bir genel başkan olarak bazı konularda ana hatları çizmek suretiyle partiyi toparlama gayreti içerisinde, bazı görüşleri netleştirme gayreti içerisinde." dedi.

GALATASARAY SÖZLERİ: "ASLANLAR BİZİ PERİŞAN ETTİ"

Beşiktaş'tan ayrıldığını anımsatan Bahçeli, "Karagümrük'ün kümeden düşmesine de rıza göstermiyorum. Karagümrük Süper Lig'de kalmalıdır. O aynı zamanda futbolun gümrüğüdür. Yani onu aşan, dolayısıyla gümrükte geçmiş olur. Bu da sağlıklı demektir." ifadelerini kullandı.

"Beşiktaş'a dönme ihtimali" yönündeki soruya Bahçeli, "Hayır yok. Bizde dönmek yok." yanıtını verdi ve gülerek, "Aslan, gümrüğü geçemez' dedik ama yenildik. Aslanlar çıktı bizi perişan etti." değerlendirmesinde bulundu.

Araba koleksiyonuyla ilgili bir soruya, klasik arabaların, şimdiki arabalarla mukayese edilmeyecek özellikte arabalar olduğunu belirten Bahçeli, "İleriki günlerde kolumuz düzelirse Ankara turuna başlayacağım." dedi.

Kolunun iyileşip iyileşmediği sorusunu ise Bahçeli, "İyiyim hamdolsun yavaş yavaş hareket ediyoruz." şeklinde yanıtladı.

Bahçeli, Ferdi Tayfur'un hangi şarkısının favorisi olduğunun sorulması üzerine, Tayfur'un 1390 şarkısı olduğunu belirterek, hepsinin favorisi olduğunu söyledi.

SANATÇI HANDE MEHAN'A ÖVGÜ: "FEVKALADE SÖYLÜYOR"

Son zamanlarda Hande Mehan'ın şarkılarını dinlediğini belirten Bahçeli, Mehan için "Fevkalade söylüyor" ifadesini kullandı.

Aylin Şengün Taşçı'nın Hande Mehan tarafından seslendirilen "Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın" şarkısını danışmanına cep telefonundan açtırarak, basın mensuplarıyla dinledi.

Sonrasında Bahçeli'ye, isim babası olduğu milli muharip uçağı KAAN'ın maketi sunuldu.

KAMPIN GÜNDEMİ

"Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı" adıyla düzenlenen kampta, MHP'nin 3 ana tema, 9 ilke ve 100 madde ile açıklanan seçim beyannamesinde yer alan başlıklar değerlendirilecek.

Akademisyenlerin de katılacağı kampta, "Belediyelerde Stratejik İletişim ve Yönetim Modeli" ve "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşümü-Riskli Yapılar ve Kentsel Dönüşüm" konularında belediye başkanlarına sunum yapılacak.

Kampta, partinin yerel seçimlere yönelik "Üretken Belediyecilik" adıyla hazırlanan seçim beyannamesi çerçevesinde, öncelikle şehircilik anlayışıyla doğal afetlere karşı belediyelerin yapması gerekenler ve kentsel dönüşüm konuları da ele alınacak.

Kızılcahamam'da düzenlenen kampa, MHP'li 218 belediye başkanının katıldığı bildirildi.

Odatv.com

Editör: Berfin MUTLU