Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, CNN TÜRK'te Hande Fırat ile Gece Görüşü programında açıklamalarda bulundu. Bakan Bozdağ'ın açıklamaları şöyle: Olayın yaşandığı günün hemen ardından Türkiye ayağa kalktı ve bölgeye intikal ettik. Savcılar ilk günden itibaren olaya el koydular. Resen soruşturmalar başlatıldı. Yoğun bir mesai içerisine girildi. Bölgede çok sayıda Cumhuriyet Savcısını görevlendirdik. 7/24 bölgede çalışmalarına devam ediyorlar.

171 KİŞİ HAKKINDA TUTUKLAMA KARARI ÇIKARILDI

Deprem soruşturmaları aktif olarak yürütülüyor. Bugüne kadar 583 şüpheli hakkında işlem yapıldı, 171 kişi için tutuklama kararı verildi. 77 hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Tutuklu 171 kişiden 78'i müteahhit, 64'ü yapı sorumlusu, 11'i yapı sahibi. Sorumluluğu ve imzası olan kim varsa bu soruşturmanın kapsamındadır. Yıkılan bir binada sorumluluğu olan kim varsa adalet terazisinde tartılacak ve yapılacak işlemler tereddütsüz yapılacaktır. Hİç kimsenin endişesi olmasın. Sorumlu olan herkes milletin gözü önünde milletin yargısına hesap verecek. Kimin ne kadar sorumluluğu varsa herkes sorumluluğu kadar meshul tutulacak. Denetim yapıldıysa 'bu denetimler doğru mu yapılmış', beton kullanılıyorsa 'oranlar teknik nizama uygun mu?' aklımıza gelecek ne kadar soru var ise hepsi soruşturulacak.

"DİYARBAKIR'DA YIKILAN BİNALARIN ALTINDA DÜKKANLAR VAR"

Kolon kesme sadece eski binalarda değil, yeni yapılan binalarda da aynı. Diyarbakır'da 411 insanımız hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden insanlarımızın oturdukları binaların hepsinin altında işletmeler var dükkanlar var. Elbette bunu kesenler, buna izin verenler, denetim yetkisini kullanmayalar için yasal işlem yapılacak. İmarla ilgili suçlarda cezaların affı olmaması gibi anayasal anlamda bir düzenlemeyi tartışmakta elbette fayda vardır. Ben kendi adıma söylüyorum Anayasal bir değişiklikte fayda var.

Delillerin toplanması konusunda büyük bir itina ve titizlikle çalışılıyor. Savcılarımız bölgede görev yapıyor. Hem defin, hem kimliklendirme hem de adli tıp işlemlerine refaket etme, delil toplanması için. Adalet Bakanlığı'ndan 1877 yardımcı personel çalıştı.

 

81 İLDEN GELEN BİLİRKİŞİLER SAHADA

DNA verdiğinde vatandaşlarımız, rahmetli olan kişiden alınan örnek ile şekilleniyor süreç. Minimum 5 saat içinde azami ise 3 gün içinde raporlandırma yapılıyor. Karşılaştırıldığında eşleşenlerin kimlikleri tespit edilmiş oluyor. Fotoğraf çekilerek, ya da parmak izi alınarak da kimliklendirme yapılıyor. Önemli ölçüde kimliklendirme işlemlerinin tamamlandığını söyleyebilirim. Çalışmalar devam ediyor ancak önümüzdeki günlerde tamamlanacak. Yakınını kaybeden vatandaşlarımızın referans numunelerini vermelerini rica ediyorum. Özellikle bunun için bir çağrıda bulunayım.

Her enkazda bilirkişiler inceleme yapıyor. Bilirkişi incelemesi yapılmadan kaldırılan bir tek enkazımız yoktur. Bu zamana kadar 659 bilirkişinin bölgede faaliyette bulunduğunu ifade etmek isteriz. Türkiye'nin 81 ilinden insanlar geldi. Bilirkişi incelemeleri Diyarbakır, Adana, Urfa ve Kilis'te tamamlandı. Şu ana kadar 6167 binada bilirkişi incelemesi tamamlandı.

Can kaybı ve yaralanmaların olmadığı hasarlı binalarda resen savcılıklar devreye girmiyor. Burada vatandaşlarımızın işlem başlatması gerekiyor. Koordinatör bir başsavcılık yok, böyle bir ihtiyaç da yok. Her ilin başsavcısı bunu koordine edecektir. Her bölgenin ilgili mahkemeleri var. Yargılama sırasında hangi mahkemelerin yargılama yapacağı belli. Burada herhangi bir koordinatör başsavcılığa ihtiyaç yok. İhtiyaç yok ama bölgede görev yapan savcılarımızın pek çoğu depremLe muhatap olduğu için Türkiye'nin pek çok yerinden çok sayıda savcıyı gönüllülük esası ile görevlendirdik. Yine ihtiyaca göre görevlendireceğiz.

"CEZALARLA İLGİLİ KONUYU ELE ALACAĞIZ"

İmar mevzuatımızın gözden geçirilmesinde fayda var Daha caydırıcı neler yapılabilir biz Adalet Bakanlığı olarak bunun üzerine çalışıyoruz. Zaman aşımı olayı da çok fazla tartışılıyor. Zaman aşımı fiilin olduğu andan itibaren başlıyor. Binaların eski olması, zaman aşımı olacağı anlamına gelmiyor çünkü başlangıç olarak depremin olduğu tarih alınıyor.

Taksirle işlenen suçlarla ilgili bir maddemiz var. Bilinçli taksirde 'kişi neticeyi istemiyor ancak, öngörüyor.' Bunları yargı tayin edecek. Bu saatten sonra yükselen cezalar geçmişe yürümez. Şu anda olası kast olduğunda ceza daha ağırlaşacak. Her binanın durumu ayrı, sorumluları ayrı. Toplu bir değerlendirme değil ayrı ayrı değerlendirmeler olacak. Denetimi yapan, ruhsata izin veren, ustası hepsine aynı kusuru vermeyebilir bilirkişi. Mahkeme de hepsini aynı derecede kusurlu görmeyebilir. Bütün bunlara mahkeme karar verecek. Mahkeme de bilirkişilerin raporlarına göre değerlendirmesini yapacak. Buna göre nihai kararı verecektir.

Cezaların caydırılığı esastır. Biz bu cezalarla ilgili konuyu ele alacağız. Biz hukuk devletiyiz, bunun gerekliliklerini yerine getireceğiz. Cezaların yeniden düzenlenmesi konusunda bir hazırlığımız var. Biz sadece ceza hukuku değil, imar ve diğer hukuklar bakımında da ele alacağız. Yeni cezalara ve daha caydırıcı cezalara ihtiyacımız var. Adalet Bakanlığı olarak bu hazırlıklara başladık.

"KENTSEL DÖNÜŞÜM BİR TARTIŞMA KONUSU OLMAKTAN ÇIKMALI"

Kentsel dönüşüm konusu Türkiye'nin en önemli konularından. Bugüne kadar kentsel dönüşüm ile ilgili çok tartışma yapıldı. Ama bu artık tartışma konusu olmamalı. Binlerce dava var kentsel dönüşüm ile ilgili. 2015-2023 arasında 7 bin 91 tane kentsel dönüşüm davası var. Bu davalar kentsel dönüşümü yavaşlatıyor. Herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesinde fayda var. Yıkılan yerlerin kentsel dönüşümüne mani olanlar vicdanen sorumludur. Biz de bu davalar ile ilgili bir çalışma yapıyoruz. Anayasal çerçeve içinde neler yapılabilir bunu düşünüyoruz. Kentsel dönüşümü siyasal tartışmaların konusu yapmak milletimize haksızlıktır. 2012'de kanun çıkmasına rağmen açılan davalara baktığımızda Türkiye'ye büyük bir kötülük yapıldığını ifade etmek isterim. Dava etmek isteyenler ellerini vicdanlarına götürüp öyle karar versinler. Bu süreçlerin önünü tıkamasınlar. Ne yapabiliriz bakanlık olarak diye bunun üzerinde ayrıca duracağız. Biz yargı görevi yapan hakimlerimizi ve karar vericilerimizi daha etkin bir şekilde yetiştirme ve eğitime alma konusunda kararlıyız. Adalet Bakanlığı olarak bunu öncelik olarak aldık.

 

"SEÇİM BÖYLE BİR ZAMANDA KONUŞULACAK BİR KONU DEĞİL"

Biz bugüne kadar seçim ile ilgili bir gündem yapmadık. Sadece Parti Sözcümüz Sayın Çelik 'Böyle bir günde gündemimiz bu değil.' diyerek açıklama yaptı. Seçimi gündem yapan sanki böyle bir gündem AK Parti'de varmış gibi algı yapan hesap yapanlar var. Bunları burdan kınadığımı ifade etmek isterim. Böylesi bir zamanda konuşulacak bir konu değil. Canlarımız var, defnedilen insanlarımız var. Biz bunlarla uğraşırken seçimle ilgili bir değerlendirme yapmayı aziz milletimize bir saygısızlık olarak görürüm. Neyin ne olacağını zaten yasalarımızda belli. Kimin nerede nasıl oy kullanacağı bizim kanunlarımızda açıkça yazıyor. Herkes meskun olduğu yerde oyunu kullanacak. Bunlar için yeni bir düzenlemeye ihtiyaç yok. Seçmen listeleri kesinleştiriliyor. Herkes bulunduğu ilde kullanıyor. YSK'nın eskiden aldığı kararlar da bu şekilde. Bugün ikameti değişenlerin yeni ikameti şekillenecektir. Sandıkların kurulacağı yerleri YSK karar veriyor.

Editör: Elif Erdoğan