UZUN SOLUKLU BİR YOLCULUK TÜRKİYE YÜZYILI

Abone Ol

Türkiye, henüz gerçek anlamda bağımsız değil.

Çünkü iki asırdır bu ülke, bu ülkenin has çocuklarının elinden alındı.

Ülkenin kaderine, bu ülkenin çocukları çeki düzen vermiyor; devşirmeler ve devşirmelerin devşirmeleri çeki düzen veriyor iki asırdır.

Dünyada bizim gibi ikinci bir ülke var mı? Bilmiyorum.

İki asırlık Türk modernleşmesi, Türklerin İslâm’dan uzaklaştırılması projesidir: Türk modernleşmesi, Türkiye’nin medeniyet değiştirme projesine dönüştü. Cumhuriyet döneminde katı laikçilik söylemi, Türklerin, bu toplumun deri değiştirmesini, bütün medeniyet iddialarını terk etmesini dayattı bu ülkenin çocuklarına!

Tam bin yıl tarih yapan, dünya tarihini yapan bir ülke, tarihten sürgün edildi, tarihte tatil yapmaya, başkalarının yaptığı tarihin önünde sürüklenme mahkûm edildi.

Türkiye’ye iki asırdır köklerini kurutacak, bizi tarihten, dünyadan veya çağdan uzaklaştıracak, daha da vahimi bizi kendimizden uzaklaştıracak bir format atıldı Türkiye’ye.

Ama bu toplum teslim bayrağı çekmedi.

XXX

Bu toplumun kimyası bozulamadı. Kültürel genleri hâlâ diri. O yüzden toplum, bu ülkenin çocukları, mankurtlaşmaya direniyor.

Bu mankurtlaşmayı püskürtecek büyük atılımlar üzerinde kafa patlatıyor.

Abdülaziz direndi ama bilekleri kesilerek katledildi.

Abdülhamid direndi ama bu ülkenin en büyük düşmanları tarafından tahttan indirildi.

Menderes direndi ama laiklik adına yapılan darbe ile idama mahkûm edildi.

Özal direndi ama öldürüldü.

Erbakan direndi ama yaşarken ademe mahkûm edildi.

Muhsin Yazıcıoğlu direndi ama gözümüzün içine baka baka katledildi.

Erdoğan, diktatör ilan edilmeye çalışılıyor.

Türkiye’nin entelektüel yok oluşuna üstad Necip Fazıl direndi ve ilk defa güçlü bir entelektüel kuşak yetişirdi.

Sezai Karakoç, Nurettin Topçu, Cemil Meriç ve İsmet Özel de keza bu ülkenin önünün açacak yılmaz öncü kuşaklar yetiştirdiler.

XXX

Türkiye’nin kapsamlı, kuşatıcı bir zihniyet devrimine ihtiyacı var.

Birinci sınıf bir ilmiye, kalemiye ve seyfiye yetiştirmemiz şart.

Düşüncede, kültürde, sanatta, eğitimde devrim yapacak büyük dehalar ve adamlar yetiştiremezsek, yok olmaktan kurtulamayız.

Sadece siyasetle zihniyet devrimi yapılmaz, yapılamaz.

Siyasetin ontolojisi buna müsaade etmez. Siyaset, kurucu bir kaynak değil, koruyucu bir barınaktır.

Fikriyat olmadan külliyat, külliyat olmadan da medeniyet inşa edilemez.

Türkiye, asırlık projeler geliştirdiği zaman geleceğe yürüyebilir hatta koşabilir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Yüzyılı olarak adlandırdığı 2023 seçim stratejisini açıkladı.

Türkiye Yüzyılı, sadece stratejisinden ibaret değildir.

Türkiye Yüzyılı dünyanın geleceğinde yeniden kilit rol oynayabileceğini gösteren, uzun soluklu, uzun vadeli, asırlık bir yol haritasıdır.

ŞÜKÜR BAHSİ

İbrahim Edhem Hazretleri, koca sultanlığı terk edip dervişliğe soyunduktan otuz küsur yıl sonra kendisinin Allah’tan razı, Allah’ın da kendisinden razı olduğundan emin olduğu hissiyatıyla yolda yabancı bir dervişle karşılaşır.

Derviş şükür bahsinde ne yaptığını sorar.

İbrahim Edhem;

- “Bulunca hamd ederiz, bulmayınca sabrederiz” diye karşılık verir

Bunun üzerine derviş,

- “Belh’in köpekleri de böyle yapar” der.

Şaşırır hazret ve mahcubiyetle

- “Peki siz ne yaparsınız bu bahisle” diye aynı soruyu sorar.

Derviş;

- Biz bulunca dağıtırız, bulmayınca hamd ederiz.” der.

Ve boynuna sarılarak

  • “Efendim, Vallahi siz çok mübârek bir zâtsınız, Hakk teâlâ feyzinizi arttırsın” dedi.

Meraklısına; Yusuf Kaplan’ın yazılarından istifade ile