SES (Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası) Bolu Şube Başkanı Özkan Üstün ve sendika üyeleri tarafından taşeron işçilerin sorunları ile ilgili basın açıklaması yapıldı.
Özkan Üstün, konu ile ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; Yıllar önce Sağlık Bakanlığı bir taşeron bakanlığına çevrilirken bizler bu kuralsız, güvencesiz çalıştırma biçimine itiraz etmiştik. Hükümetin Sağlıkta Dönüşüm programına karşı verdiğimiz uzun ve meşakkatli mücadelenin sloganlarından birisi de Sağlıkta taşeron ölüm demektir” idi. Gelinen noktada taşeron çalışma Türkiye'de çalışma hayatının kanayan bir yarasına dönüştü. Yıllardır inşaatlarda, tersanelerde gün be gün gelen iş kazası haberleri ve son olarak Soma'da her birimizi yasa boğan 301 insanımızın hayatına mal olan katliam itirazımızın ve tespitimizin haklılığını bizlere gösterdi.
Taşeron sistemiyle emekçiler güvencesiz, düşük ücretle, esnek çalışmaya ve köleliğe zorlanmaktadır. Taşeron sistemi emekçiler için var olan sorunları kat kat artırmaktadır. Bolu A.İ.B.Ü Tıp Fakültesinde taşeron firmada çalışan sağlık emekçileri taşeron çalışmanın genel sorunları yetmiyormuş gibi hastaneye özgü farklı sorunlarla da karşı karşıyadır. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Bolu Şubesi olarak, hastane idaresini, taşeron firmada çalışan sağlık emekçilerinin sorunlarını çözmesi için defalarca uyardık. Sorunlarımızın görüşerek, yapıcı bir şekilde, hastalarımızın mağdur edilmeden çözülmesi için gerekli özveriyi gösterdik. En son 1 ay önce bu sorunlarımızı hastane önünde basın açıklaması yaparak kamuoyuyla paylaştık.
Basın açıklamamızdan sonraki ilk maaşımızın, en son ayın 10'una kadar tamamı yatması gerekirken ayın 17'si olmasına rağmen hala bir bölümü yatmamıştır. Taşeron firmanın bu cesareti ve cüreti nereden bulduğunu anlamakta zorlanıyoruz. Acaba taşeron firma ve hastane idarecileri arasında bilmediğimiz bir ilişki mi vardır. Ya da taşeron firma birileri tarafından kollanmakta mıdır?
Vardiya sistemi olmasına rağmen, her vardiyada servis konulması gerekliyken sadece sabah ve akşam vardiyalarında servis bulunmaktadır. Ayrıca hastanede hafta sonları çalıştığımız günlerde diğer personele yemek çıktığı halde biz taşeron firmadaki sağlık emekçileri yemek paramızı kendi cebimizden karşılamaktayız. Bu çalışanlar arasında ayrımcılıktır ve anayasal olarak eşitlik ilkesine aykırı ve suçtur.
Bu suça göz yuman ve kendileri 8-10 bin lira döner sermaye alanlar açısından yemek ve servis parasından dolayı oluşan yaklaşık 100 liralık kayıp belki küçük meblağ olabilir. Aylık 850 lirayla geçinmek zorunda olan, taşeron firmada çalışan sağlık emekçileri için bu kayıp çok büyük bir meblağdır. Buradan hastane ve üniversite idaresine şunu soruyoruz. Emekçilerin bu hakları gasp edilip taşeron firmanın cebine girerken ve bizler defalarca bunu dile getirmemize rağmen neden hala bu hak gaspına göz yummaktasınız?
Dün başhekimle yaptığımız görüşmede Başhekim Beye inatla sormamıza rağmen firma hakkında herhangi bir yaptırımda bulunulup bulunulmadığı konusunda herhangi bir cevap alamadık. Emekçilerin en temel hakkı olan iş bırakma eylemini yaptığımızda çalışanlar hakkında tutanak tutmaktan imtina etmeyen yönetim acaba sözleşme koşullarını defalarca ihlal eden firma hakkında işlem yapmaktan neden imtina etmektedir? Yemek ücretleri konusunda Başhekim Bey bilgisi olmadığını ifade ediyor. Son 1 yıl içinde çalışanlar tarafından defalarca yemek konusunda verilmiş dilekçeler var.
Hastane idaresi taşeron firmada çalışan sağlık emekçilerinin sorunlarını çözmek ve haklarını korumak yerine işverenin hak gasplarına göz yummaya devam etmekte ısrar ediyor. Taşeron firmada çalışanları yer değişiklikleri ile korkutup haklarını savunmak için mücadele etmekten vazgeçirmeye çalışıyor. Ayrıca taşeron firma en temel hakkı için mücadele eden emekçileri yıldırmak için çeşitli gerekçelerle tuta