Masal dinlemeyi,

Masallarla uyumayı seven güzel çocuklardık.

Eskiden masal okunmaz dinlenirdi.

Dinledikçe dinlenir,

Dinlendikçe güzel çocuklar olur.

Uykumuzda güzel rüyalar görür.

Ertesi günümüz cıvıl cıvıl geçerdi.

Her gün bizim için yeni bir gündü.

Dünden kalanlar unutulur,

Masallarımıza, yeni kahramanlar eklemeye dururduk.

Galiba..

Ne o eski masalları dinleyenler,

Ne ezberinden masal okuyanlar,

Ne de güzel rüyalarımız kaldı.

Gün öyle bir hale geldi ki.!

Çocukların masallarla uyutulmaması gerektiği falan işlendi.

Hatta bir şarkıcı sırf bu yüzden meşhur oldu.

O güzelim masallar.

Nine ve dedelerimizin kah dizine, kah koynuna ilişip dinlediğimiz masallar bir bilinçle "tukaka" yapıldı.

Foklör ölmüş.

Şifalı bitkiler bile "kocakarı" ilacı diye alay konusu olmuştu.

Leylekler,kırlangıçlar,

Kukumav kuşu,

Nazar Boncuğu,

Yediveren gülü,

Zümrüdü Anka kuşu masallarımızla birlikte kayboldu.

Hayvan sevgimiz, bir iki sevimli hayvanla sınırlandı.

Nasrettin Hoca ve Keloğlan masalları tozlu raflarda unutuldu.

Nasrettin Hocanın eşeği bizim hayvan yanımız,

Keloğlan'ın çıkını erzak dolabımızdı.

Çocukluğumuzda, adam'lık öğreten masallara tekrar dönmemiz lazım.

Anlatamıyorsak; okumak, okutmak.

O da olmadı.

Bir anlatıcısını bulmak lazım.

Masallara dönelim ki.!

Çiçekler koksun.

Sular şarıldasın.

Kuşlar ötsün.

Kaf Dağının karlarından dondurma,

Anka Kuşunun tüylerinden yastık.

Koyunların tüylerinden yün yataklar yapalım.

Masal; kırmızı elmadır.

Yedi cücedir.

Derb-i meseldir.

İyiliktir.

Bir darı, bir kuru ekmek, bir damla gözyaşıdır.

Masal,

Keloğlanın saçı,

Nasrettin Hocanın eşeği,

Kırk Haramilerin küpüdür.

Masal, ninemin kirmanı,

Annemim poğu,

Dedemin sakalı,

Babamın köstekli saatidir.

Masal hayattır.

Masal; rüya'ya, dua'ya taşır.

Masal; riya ve hayadan uzak tutar.

Masal at yaylasıdır.

Masal Gölcüktür.

Masal Yedigöller, Pamuk Prenses ve Yedi Cücelerdir.

Masal yurdun dört bir yanı,

Masal dünyanın öbür ucudur.

Masal uğur böceğinin elimizin üstünde gezinip; parmağımızın ucundan uçmasıdır.

Masalda uykudan önce, uykudan sonra diye bir şey yoktur.

Masallar enseyi karartmaz hep aydınlıktır.

Çağımız internet çağı ve daha da ötesi sanal bir dünya olma yolunda ışık hızıyla derinlik kazanıyor.

Bu toprakların masalları daha derin.

Kime değsen dinlesen anlatsan; 'dedem', 'ninem' anlatırdı o masalı cümlelerini duyarız.

Bu sözleri batıda duyamazsınız.

Bizim kültürümüzde var.

Ve iyi ki var.!

Masal noktasında ülkemizde bunu dert edinmiş güzel insanlar var.

Masalları unutmayan, masallarla beslenen yeni bir nesil var.

Cumartesi günü "OKUTOPYA" açılışına davetliydim.

"Okutopya Kitap Kulübü ve Okuma Atölyesi"

Çocukları kitaplara yakınlaştırmayı, onları öyküler ve masallarla sarıp sarmalamayı amaçlayan,

İçinde okuma atölyeleri, mutfağı, oyun alanları, bahçesi olan, içinde üç bin kitap barındıran bir mekandı.

Hele mistik enstrümanlar eşliğinde davete katılan büyüklere anlatılan masal dinletisi çok enteresandı.

İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü Beden Eğitimi Bölümünde okul ve sınıf arkadaşım Kıymetli Dostum Kurtul Kantar ile Zuhal Kantar'ın, Hanımefendi kızları Görkem Kantar Arısoy tarafından hayata geçirilen, bu yürekli projenin açılışına şahit olmaktan büyük keyif aldım.

Ellerine yüreklerine sağlık.

Liseyi, üniversiteyi ve yüksek lisans eğitimini ABD’de tamamlayan bu güzel kızımızın,

Ülkesindeki çocuklara dokunabilmesi, onlara masalları yeniden kaldığımız yerden yeniden anlatmasını, okumasını çok kıymetli buldum.

"Okutopya"

"Okutopya Kitap Kulübü ve Okuma Atölyesi"

Hayırlı ve uğurlu olsun.

Masal yazıcılarımız/anlatıcılarımız.

İyi ki varsınız.

Hep var olasınız.

https://www.instagram.com/okutopya