Tam tatil hazırlıkları başlamışken, yasakların hafifleyeceği konusunda neredeyse hepimiz eminken, mutasyonlu virüs bütün planları alt üst etti... Yine yanan küçük esnafımız oldu.

Okullar yarıyıl tatiline girdi. Yaklaşık bir senedir eve tıkılan çocukları tatil heyecanı sardı. Ama evde ki hesap çarşıya uymadı. Hızla yükselmekte olan virüs tekrardan hepimizi telaşlandırdı. Planlar da düşüncelerde kaldı.

Zor günlerden geçiyoruz bütün ülke olarak ve esnafımız tabiri caizse kan ağlıyor ancak anlayamadıkları bir nokta var. Hepsinin dilinde tek soru haftanın 5 günü bulaşmayan virüs haftasonu mu dolaşıma çıkıyor? Ya da kayak merkezlerinde tıklım tıklım insanların arasında bulaşmaya utanıp, dinlenme tesisleri adı altında olan restoranlarda kafelerde dinlenmeye mi çıkıyor? Esnafımız borç batağındayken kurallara riayet ederken muaf tutulan ve yeniden virüsün çoğalmasına yol açan işletmeler nasıl yola devam ediyor gerçekten çok ilginç. Televizyona çıkıp halkımızın gerçek gündemini tartılmak yerine farklı konularla meşgul olan siyasiler kulağını bi nebze olsun esnafımıza vermeli. Ülkemiz yalnızca yazın çalışan otellerden kışın kayak yapılan merkezlerden ibaret değildir. Binlerce esnaf var para kazanmak zorunda olan binlerce aile var ya söyleyelim virüse artık esnafımızada bulaşmasın ya da bütün ülke olarak kısıtlamalara uyup geleceğimize umutla bakalım.

Yaz gelince otellere uğramayan, kış gelince kayak merkezlerinin yüksekliğine çıkamayan virüs çok akıllı maşallah... Paranız varsa aşıya gerek yok, para sizi virüs savar gibi koruyor! Yurt dışı tatilleri halka yasak, parti yapmak yüksek miktarda para cezaları içeriyor. Hopp bir kesim de korona partilerinde boy gösteriyor ve bizler onları izleyip “Nasıl ya?” Demek yerine “Ne güzel hayatlar var.” Demeyi tercih ediyoruz. Tutarsız yasaklar küçük esnafı bitirip, para parayı çeker mantığı ile zenginlerin ceplerini daha da doldurdu.

Hayatlarımız istediğimiz yolda ilerlemiyor ve bu yetmezmiş gibi küresel ısınma da düm ihtişamı ile kışımızı yaza çeviriyor. Kışın ortasında resmen bahar aylarını kıskandıracak güzellikte havalar yaşıyoruz. İçimizi ısıtan güneş bizi mutlu ederken yarınlarımızı düşünmüyoruz. Bolu daha adına yakışacak bir kar görmemişken, senelerdir kar yağmayan şehirler baştan aşağı beyaz gelinliklere büründüler. Şu köşe yaz köşesi bu köşe kış köşesi ortada ki su şişesi, heh işte o su şişesi şu an tüm dünya ve plastiğe dönüşmüş bedenlerimiz hala ezilip büzülüp bir hayat çabası içinde hele ki paramız yoksa dört duvar içinde çürüyüp yok olmayı bekliyoruz. Sonumuz hayır ola...