Zaman zaman öküzü düşünürüm, tren geçerken ne hissediyordur acaba?

Mesela

Tekerleklerin raylara sürtünmesi ile çıkardığı ahenkli ses bir anlam ifade ediyor mudur ki?

Ya vagonlar…

Ya da vagonların içinde bulunan ve sevdiklerine sağ salim ulaşma içindeki yolcuların idealleri, sevdaları, hüzünleri, neşeleri dertleri…

Ve de

Makinist…

Herhalde bir şey ifade etmiyor ki, büyüklerimiz güzel bir deyim kullanmışlar.

Ne demişler?

‘’Öküzün trene baktığı gibi boş boş bakma!’’

*.

Öküz…

Duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlı yaratık…

Ya insan, yani biz?

Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan,

Düşünme ve konuşma yeteneği olan,

Evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen, biçimlendirebilen

Ve de

Geliştirebilen canlı değil miyiz?

O zaman öküz ile aramızda olan farkı göstermesini bilmeliyiz.

*

GENEL de ya da YEREL de bindiğimiz trenin adı ne olursa olsun,

Yanlışlıklar yapılıyorsa,’ BİZİM TREN, BİZİM MAKİNİST’ diyerek hoş karşılamamalı, Boş boş bakmamalı

Ve

Ülkemize, çevremize bir anlam katarken, bakan değil, gören bir insan olmakla gururlanmalı

Ve de

Gerek şehrimizin, gerekse ülkemizin gelişmesinin, değişmesinin yolunun,

Körü körüne itaat ta, biat ta,

Sadakat ta, inatta değil,

Sorgulamakta olduğunun farkında olmalıyız.

Bunu da kendimiz için istediğimiz kadar, gözbebeğimiz olan evlatlarımız için yapmalıyız.

*

Kıymetli insanlar,

Hayat; Senaryosunu Cenab-ı Hakk’ın yazdığı, biz insanların ise oynadığı bir tren

Ve

Bu tren ki, çok hızlı geçiyor önümüzden.

Kimileri var biniyor,

Kimileri istasyonda bekliyor, kimileri ise çayırdan bakıyor.

İster binenlerden, ister bekleyenlerden olalım.

Ama

Ne

Çayırdan bakanlardan olalım

Ne de

Bırakılan yerde otlayanlardan…

Muharrem Demirel