“Dar Alanda Kısa Paslaşmalar” isimli film; Serdar Akar imzalı, yönetmenin kendi çocukluğunu ve gençliğini geçirdiği kasabanın, ailesinin hikâyesini anlatan, Esnafsporluların Amatör Kulüpler Ligi’nde şampiyon olmak için çabalamasını konu alan, seyrettiğim beyaz perde eserlerinden birisidir.

Bu filmde; çelmelemeler, çamurda topa sahip olmak için çift dalmalar vardır. Faul pozisyonları ile ofsayta düşme görüntüleri filmin birçok repliğini kapsamaktadır. Filmin kahramanlarından olan Hacı’nın içki masasındaki kendisiyle birlikte oyunculara söylediği

“Hayat, futbola fena hâlde benzer. Futbol; şahsi beceri gerektirir ama aslında topla oynanan, yani insanların bir takım hâlinde oynadıkları bir oyundur. Hayat da öyle değil mi?” sözü hayata dair düşünmemiz gereken sözlerden bir tanesidir.

UNUTMAYALIM-1

Toplum olarak bir yandan yeniliklere ayak uydurmaya çalışırken, diğer yandan da eski değerlerimize sahip çıkmak için uğraşılarımızın ana fikir olarak işlendiği film bizlere çok şey anlatıyor, anlamasını bilene.

Bizler hayatta ne yeniliklere ayak uydurabildik ne de eski değerlere sahip çıkabildik. Hele hele çoğu zaman takım bile olamadık. Hep ferdi başarılarımızı göstermek uğruna, çelmeler taktık, çift dalma ile topa sahip olmak için uğraştık. Ferdi başarılarımız uğruna faul yapmaktan hiç çekinmedik.

Tüm bunları yaparken de karşımızdakinin, bu pozisyonlar sonrası sakatlanabileceğini düşünmedik.

Niye?

Karşımızdaki insanın sakatlanması umurumuzda bile değildi. Hedef şahsi başarımızdı. İki dakika sonrasına hükmedemediğimiz şu fani dünyada bu hırs niyeydi?

Aynı pozisyonlar kendimize yapıldığında da ortalığı feryadı figana boğduk.

UNUTMAYALIM-2

Büyük, büyüklük olgunluğunu gösteremedi. Küçük, küçüklüğünü bilemedi. Kişisel egolar tavan yaptı. Zafer sarhoşlukları her yeri sardı. Yukarıya çıkarken kimseye selam vermedik. Aşağıya inerken aynı insanlarla karşılaşacağımızı unuttuk. Hep yukarıda kalabilmek için her şeyi, hem de her şeyi yaptık. Ofsayta düştüğümüzü gördük ama kabul etmedik. Ah almanın bir gün hayatımızı olumsuz etkileyebileceği gerçeği ile hiç yüzleşmedik. Kendimizi hep vazgeçilmezler arasında gördük. Ancak kahvehane ve mezarlıkların vazgeçilmezlerle dolu olduğunu unutuverdik. Alamadım, veremedim, ben seni yenemedim oyunu çok hoşumuza gitti. Yenmek için ofsayttan gol (!) atmanın zevkini yaşadık ama bu ofsayttan atılan golün var odasında inceleneceği aklımıza hiç gelmedi. Yalanlarla, dolanlarla her şeyi lehimize çevirdiğimizi zannettik. Ama bunları gören yaratıcımızı aklımızdan çıkarıverdik. Dünya malının dünyada kalacağı gerçeği unutuldu sanırım. Sultan Süleyman’a kalmayan bu dünyanın, bize kalacağını mı sandık bilemiyorum. Bütün bilinmesi gerekenlerin en iyisinin, kendi doğrularımız olduğu kanısındaydık. Bir dünya kurduk kendimize, herkesin bu dünya çevresinde yörünge olmasını istedik. İkiyüzlülük, riyakarlık ve ortama göre şekil aldığımızda kazanacağımızı zannettik. Kazandık da. Ama kazandığımızı zannettiğimiz anların bizleri takip edenler tarafından nasıl karşılandığı hesabını hiç yapamadık.

UNUTMAYALIM-3

Tüm bunlar yaşanırken; takım olduk dediğimiz insanların ofsayta düştüğünü, karşı takımla beraberken söyledik. Ama kendi takımızla birlikte olduğumuzda nasıl da gol attık diyerek alkışlar tuttuk. Maç oynanırken maçı izleyen seyircilerin; ofsayta düştüğümüzü, faul yaptığımızı gördüğünü bilmemize rağmen, bizleri destekleyenlerin (!) alkışları arasında başarı için her yolun mübah olduğunu kendimizde kabul ediverdik. Al-i İmran Suresi 5. ayetinde Şüphesiz, yerde ve gökte Allah’a hiçbir şey gizli kalmaz.” emrini unutuverdik.

2022 YILI …

2022 yılının çelme takılan, çamurda topa sahip olmak adına çifte dalınan, faul yapılan, ofsaytten gol atılan, kusurlu hareketlerin yapılması ile kazanılmış (!) başarılar sonrası sevinç çığlıklarının atıldığı, ikiyüzlülük, riyakarlık ve ortama göre şekil alınan bir yıl olmaması temennisiyle…

2022 yılının sağlık, mutluluk ve neşe getirmesi tek dileğim.

Yeni yılda herşey gönlünüzce olsun…

Bütün güzellikler yeni yılda sizleri bulsun…

BİR OLMAK, İRİ OLMAK, DİRİ OLMAK ÜMİDİYLE…