Genç adam,
Ticarette, dünyevi işlerinde, siyasi olarak ta, güçlendiğinin hissi ile,
Kendiyle ister istemez gurur duyuyordu.
Gençti de..
Ben dedi, ben büyüğüm.
Yanıma da büyük düşünenlerle,
Daha da büyümeliyim.
***
Bütün “ben”ler bir arada idi.
Büyük düşünüyorlardı.
Büyük otellerin lobilerinde,
Envai çeşit içecekler
Nefis meyveler, yemekler,
Değişik gösteriler,
Paranın gücü ile,
Arzuladıklarıyla iç içeydiler.
Arzular ve egolar yumağında
Bir oraya bir buraya yuvarlanıyordu.
***
Ta ki,
Araba savrulana kadar,
her taklada,
Her salisede, ömrünün bütün aşamaları gözlerinin önüne geldi geçti,
O, an anladı ki,
Hayat bir hayaldi.
Eyvah..
***
Büyük bir ehli sünnet islam âliminin sözleri aklına geldi.
Dünya bir hayaldir.
Gerçek ise ahirettir.

Bitti..
Ah..
Ah bir kere daha dönsem dünyaya..
Ne olur bir şans daha,
Son bir şans son bir şans daha..
***
Takla atan araba, bir ağaca son hızla çarparak durabildi.

Ama ne fayda.
Dünyaya geri dönsen dönemezsin, tövbe etsen edemezsin, namaz kılsan kılamazsın, İmtihan bitti çünkü yapacak bir şey yok.
Öyleyse, kendimizi ölmüş, kabre konmuş, sual melekleri gelmiş gibi yaşamalı bu dünyada. “Ölmeden evvel ölün” hadîs-i şerifinin mânâsı, işte bu.
***
O ilim dolu ehlisünnet âliminin sözleri aklına geldi birden bire.
O net söylemişti:
Demişti ki:
“-Bu gün,
Her güne, ölmüş de, tekrar dünyaya izin verilmiş insan gibi başlamalı.
Bu gün sana izin verildi, yarın gene hesaba çekileceksin denilmiş gibi.

Her gün böyle düşünülmezse, bu günlerin arkası kesilmez ve ömür biter efendim.

Öldükten sonra başımıza geleceklerin, muhakkak olduğuna inanan bir insanın, tövbesi de ibadeti de inşallah kıymetli olur.

Allahü teâlâ, kendinden korkan kullarını çok sever.
Tövbe edenleri sever, zaten tövbe etmek, başlı başına bir ibadettir. Mü’min, daima başı yerdedir.
Niçin?...
Rabbine karşı mahcubiyetinden.
Bir mümin, asla başı dik ve göğsü kabarık olamaz efendim.
***
İmam-ı Rabbânî hazretleri Mektûbât da buyuruyor ki:
Ey akıllı oğlum! Haramların süsüne, yaldızına sakın aldanma ve çabuk geçen, tükenen lezzetlerine kapılma! Bütün hareketlerinin, duruşlarının, gidişlerinin, İslamiyet’e uygun olmasına çok dikkat et!

Ey oğlum! İslamiyet’in ışıkları altında yaşamaya çalış!
Her şeyden önce, Ehli sünnet vel-cemâat âlimlerinin bildirdiği, kitaplarında yazdığı itikadı öğrenmek ve imanını buna göre düzeltmek lâzımdır.
Ondan sonra, fıkh ahkâmını öğrenmeli, farzları yapmaya sarılmalı, helâle ve harama dikkat etmelidir”
***
Sonra başka bir âlimin sözlerini hatırladı:

“Biz dünyayı terk etmesek bile,
Dünya bizi terk edecek.
Dünya bizi terk etmese bile,
Biz O’nu terk edeceğiz.
****
Ey dünya, beraberliğimiz buraya kadar,
Bundan sonra artık sen beni görmezsin,
Ben de seni görmem.
Bitti..”
***
Kan ter içinde uyandı genç adam..
Eşi mışıl mışıl uyuyordu..
Aklına geldi.
Çok iyi hatırlıyordu o sesi

Her güne, ölmüş de, tekrar dünyaya izin verilmiş insan gibi başlamalı.
Bu gün sana izin verildi, yarın gene hesaba çekileceksin denilmiş gibi.
***
İmsak vakti,
Şimdi tövbe vaktiydi,
Çok yıllar sonra,
İçini kor ateş gibi yakan,
Nefsine uyup, hayaller peşinde koşan,
Genç adam da bu “altın” fırsatı tepemezdi.
Titreyerek hatırladı,
Ey dünya, beraberliğimiz buraya kadar,
Bundan sonra artık sen beni görmezsin,
Ben de seni görmem.
Bitti..”

Çünkü
O’na, tekrar dünyaya izin verilmiş insan gibi başlamak gerçeğin ta kendisiydi.
O,
En sevgiliye yönelmeliydi.
Başka kapı mı vardı ki ..

Fuat Bayramoğlu
14/06/2020 –Bolu

Kaynaklar :Mektubat Tercemesi