İYİ Parti İstanbul Milletvekili ve Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu Bolu ziyaretinde yaptığı değerlendirmede Ekonomi yönetimimiz yap-işlet-devret bir de kamu –özel ortaklığı diye bir şey icat ettiler. Vatandaşı da ödeme cihazı haline getirdiler” dedi.

İYİ Parti İstanbul Milletvekili ve Parti Sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu Bolu programının ilk durağı Bolu Belediyesi oldu. Ağıralioğlu belediye ziyaretinin ardından İzzet Baysal Caddesi'nden İYİ partililerle birlikte yürüyerek vatandaşı selamladı. Ağıralioğlu yolda karşılaştığı vatandaşlarla sohbet etti, dertlerini sordu. İYİ Parti İl Başkanı Ahmet Örnakbaş'ın refakat ettiği yürüyüşe partililer de katıldı. Yavuz Ağıralioğlu İYİ Parti binasında partililerle buluştu. Ağıralioğlu Türkiye gündemine ilişkin önemli açıklamalar yaptı. Ağıralioğlu konuşmacı olarak vatandaşların ve partililerin katılımı ile gerçekleşen konferans programının başında İYİ Parti'ye katılan yeni üyelere rozet takma törenini gerçekleştirdi. Ağıralioğlu konferansa katılan vatandaşların ve partililerin sorularını yanıtladı.

“AK PARTİ İKTİDARINA İLK DEFA BU SEFER DOĞRU ADAYLARLA REKABETE ÇIKTIK, DOĞRU BİR DİL İLE ÇIKTIK”

Yavuz Ağıralioğlu İYİ Parti İl Başkanlığında yaptığı değerlendirmelerde şunları söyledi: Mahalli idareler seçimlerinden sonra memleket, millet, yükünü taşıyabilecek bir siyasi kadroyu milletin huzurunda görebileceği yerlerde daha bariz bir şekilde millete takdim etmeye çalışıyoruz. Teşkilatlarımızı ziyaret ediyoruz, teşkilatlarımızın memleket ve millet hassasiyetlerini milletin duyabileceği yerlerde basın toplantıları ile konferanslar ile milletin teveccühüne takdim edeceğiz. Türkiye'nin her yerinde milletvekillerimiz, milletimizle buluşmaya gayret ediyorlar. Seçimler bize şöyle bir imkân verdi; yerel seçimler Türkiye'de doğru adaylar, doğru siyasal dil, doğru propaganda dili oluşturulabilirse memlekette sandıkla sonuç alma eşiğini millete gösterdi.

Sandığa ümidini kaybetmiş, sandığa küsmek üzere olan bir seçmene ümitsizliğe gerek yok dedirtilebildi. 17 yıldır iktidarını her girdiği seçimi kazanmak gibi bir netice ile oluşturmuş bir Ak Parti iktidarına ilk defa bu sefer doğru adaylarla rekabete çıktık, doğru bir dil ile çıktık. Yaptıkları yanlışları münasip bir dil ile konuştuk. Milletimize hatırlattık, bizim hatırlatmalarımıza milletimiz teveccüh gösterdi, şimdi omuzlarımızda ikaz ettiğimiz yanlışları yapmayacak, memleketin emrinde olacak bir siyasi kadroyu, hem denetleme, hem yaptıklarını görecek. Ziyaretimizin çerçevesi budur.

“AK PARTİ GRUBU DA ARTIK HER İSTEDİĞİMİ YAPARIM, NE YAPARSAM YAPARIM, SEÇİMİ ALIRIM DUYGUSUNU ARTIK TAŞIMAYACAK”

Bolu'da da bildiğiniz gibi ittifakımızın müşterek adayı gibi oy verildi ve kazanıldı. Beraber sorumluluk taşıyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi ile siyasal olarak belli merkezlerde oy geçişlerinin üzerine kazandığımız siyasi kuvvet, demokrasiye çeşitlilik kazandırdı. Seçenek zenginliği kazandırdı. Bu seçenek zenginliği demokrasi standartlarını zenginleştirdiği gibi denetim imkânlarını da arttırdı. Ak Parti grubu da artık her istediğimi yaparım, ne yaparsam yaparım, seçimi alırım duygusunu artık taşımayacak. Yanlış yaparsam ensemde muhalefet var, doğruları yapacak bir siyasi kadro ve yaptığımı ettiğimi denetliyor duygusunu yaşıyor. Denetleme anlamında bu çok kıymetli bir iştir. Türkiye'de şu anda belki bu seçimlerde kaybedilseydi, Ak Parti kazansaydı, Ak Partiye de kötülük olacaktı. Ak Parti kendisini denetim azade görecekti. Hiçbir şekilde ben yanlış yapıyor muyum? Muhasebesi yapmayacaktı. Dolayısıyla biz hem demokrasinin kalitesi anlamında, hem de Cumhuriyet iradesinin meclise ve yönetimlere yansıması anlamında bir seçenek zenginliğini oluşturduk. Demokrasi böyle bir nimettir, bu nimeti millet lehine böyle bir mahsule çevirdik. Çok kıymetli bir iş yaptığımızı düşünüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi bizim, biz de Cumhuriyet Halk Partisinin her dediğini beğenmek, tasvip etmek ve savunmak zorunda değiliz. Bizler farklı siyasi partileriz ama farklılıklarımızı memleket millet zenginliği sayacak müşterek adaylarla millete alternatif sunduk ve netice aldık. Bu neticeyi bundan sonraki süreçte de sorumluluk olarak taşıyacağız.

“TERÖRLE MÜCADELEDE HİÇBİR ŞEKİLDE TEREDDÜDÜNÜZ OLMASIN”

Biz Cumhur İttifakında Milliyetçi Hareket Partisi ile Ak Partinin siyasi beraberliği gibi değiliz. Biz niye beraberler diye kızamayız. Tabi ki arkadaşlarımızın siyasi olarak tercihleridir. Biz sadece zaman zaman şunu söyleriz, Milliyetçi Hareket Partisi keşke böyle yapabilseydi, dış politikada, FETÖ'cülerle mücadelede, terörle mücadelede hiçbir şekilde tereddüdünüz olmasın eğer Ak Partili arkadaşlarımız sizi asla zafiyete uğratmayız ve destek veririz. Ama eğer popülizm yaparsanız, eğer, adaletsizlik yaparsanız, seçmene verdiğiniz sözleri unutursanız biz itiraz ederiz deselerdi, bu muhalefeti güçlendirdiği gibi Ak Partinin hata yapma payını da daraltırdı. O kadar limitsiz kredilerle siyaset yapıldı ki, Ak Parti ne yaparsak yapalım, nasıl olsa Milliyetçi Hareket Partisi bizi destekleyecek duygusu yaşadığı için kendilerine keyfi bir alanda siyaset yapıyorlar.

“SÖZÜMÜZÜN ARKASINDA OLACAĞIZ”

Biz ilkeler ölçüsünde bir beraberlik kuruyoruz. Biz her konuda kefil olmak zorunda değiliz. Beraberliğin, milletin yarınları için seçenek ve temsil zenginliği olarak alternatif olmasını istiyoruz. Bunun sorumluluğunu taşıdığımız yerlerde sözümüzün arkasında olacağız. Bu ziyaretimize hem Bolu'yu, hem de belediyemizi ziyaret ettik. Teşkilatımızdayız, hasbihal edeceğiz, yerelden talepler var, problemler var, belediyecilik anlamında sıkıntılar var. Yeni belediyecilik kanunu ile ilgili bir takım talepler var. Büyükşehir yasası memlekete hizmet kalitesini düşürdüğüne dair endişeler var. Köylerimiz mahalleye döndü, aslında her şeyi fakirleştirdi. Hizmet kalitesini düşürdüğü gibi, aslında dilimizi, şehrimizi, kültürümüzü de etkileyecek bir şey. Köy diye bir şey vardı, köy yok. Alın teri vardı, hasat vardı, her şey altüst oldu. Seçim kazanma hevesine kaybettiğimiz şeyler o kadar artmaya başladı.

“%50+1 PKK'YI KİLİT YAPMIŞTIR. %50+1 TÜRK SİYASETİNE BİR SUİKASTTIR”

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin 1.5 yıllık karnesini puanlıyoruz. Aslında millet de puanlıyor, millet bu karnenin ne kadar iyi not alıp almadığını belirliyor. Biz bu anlamda bir kamuoyu oluşturmaya çalışıyoruz. Çünkü %50+1 PKK'yı kilit yapmıştır. %50+1 Türk Siyasetine bir suikasttır. %50+1 Türkiye'de PKK'yı kilit yapmıştır. O yüzden bunlar seçime birkaç gün kala çocuklarımızın katillerine mektup yazdırmak zorunda kalmışlardır. Parlamenter demokrasi Türk Siyasetinin ihtiyacını görecek bir yeni mekanizmanın sorumluluk alanıdır. Yargının, kuvvetler ayrılığının müstakil olarak çok bariz bir şekilde belirlenmesi lazım. Bu hassasiyetlerimizi içindeki ekonomik krizin içindeki hissiyatın da bu yönetim mahareti olduğunu düşünüyoruz.”

“KAŞIKLA VERİP KEPÇE İLE ALMAKTIR”

Açıklanan enflasyon rakamları hakkında da görüşlerini bildiren Ağıralioğlu şu ifadelere yer verdi: Kaşıkla verip kepçe ile almaktır teşebbüsüdür hükümetin yaptığı. Bunca zammın altında ezilen millete enflasyonu rakamlarla düşük tutabilirsiniz yani TÜİK rakamları kendi duymak istediğiniz şekle getirebilirsiniz. Ama milletin sahada gördüğü rakamlar ile sizin açıkladığınız rakamlar aynı değil. Biz o yüzden iktidar gurubumuza bilhassa ekonomi kurmaylarımıza diyoruz ki; alışverişlerinizi kendi yardımcılarınıza yaptırmayın. Maaşınızdan ne artırabildiyseniz koyun cebinize gidin alışveriş yapın bakalım ne oluyor.

“HANGİ MARKETTEN ALIŞVERİŞ YAPARAK BULDUYSANIZ BİZE DE O MARKETLERİ SÖYLEYİN BİZDE ORADAN ALIŞVERİŞ YAPALIM”

200TL'ye doldurduğunuz benzinin deposunu 400-500TL'ye dolduruyor olan vatandaşa %8,5 enflasyonu anlatın görelim. Elektrik, Gaz'ı bu kadar pahalı alan vatandaşa bunu anlatın görelim. %8,5 rakamı TÜİK'te güzel duruyor ama markette öyle durmuyor. Madem rakamlarınız öyle güzeldi TÜİK market açsın diyenler oldu biliyorsunuz. Bu rakamların %8,5 enflasyonu hangi marketten alışveriş yaparak bulduysanız bize de o marketleri söyleyin bizde oradan alışveriş yapalım. Bu bir seçim popülizmine kurban gidecek mesele değildir.

“TÜRKİYE'DE EKONOMİ CİDDİ BİR DAR BOĞAZDADIR”

Türkiye'de ekonomi ciddi bir dar boğazdadır. Yaşam kalitesi, yaşam konforu düştü. 2002-2008 yılları arasındaki büyüme sürdürülebilseydi şu anda kişi başı milli gelirimiz 16 bin 880 dolar olacaktı, şimdi 8 bin 800 dolar. Şu anda yarı yarıya kaybetmişiz demektir. O büyüme sürecini yönetememiş. Ranta dayalı bir ekonominin finalidir bu. Sıcak para dünyada yine hareket etmeye başladı. 2002-2008 arasında da sıcak para gelmişti. O sıcak para geldi o sıcak para ile yaptıkları ortadadır. Gelen sıcak paraya bir de memlekette satılabilecek her şeyi satarak yeteri kadar yük oluşturmuşlardır.

“VATANDAŞINI TAKSİT HALİNE GETİREN BİR HÜKÜMET İLE KARŞI KARŞIYAYIZ”

Ekonomi yönetimimiz yap-işlet-devret bir de kamu –özel ortaklığı diye bir şey icat ettiler. Vatandaşı da ödeme cihazı haline getirdiler. İlk defa böyle bir teşebbüs görüyoruz, ilk defa vatandaşını taksit haline getiren bir hükümet ile karşı karşıyayız. Vatandaş hastane yapan müteahhitlerin taksit cihazı. Hasta garantisi bu demektir.

“VATANDAŞA KALORİFERİN DERECESİNİ BİR DERECE DÜŞÜRÜN DEMEK BÖYLE BİR ŞEYDİR”

Hükümetin iktisadi zorlukları arttıkça çözüm bulma kapasitesi de artıyor. Doğal gaz fiyatlarından mağdur olan vatandaşa kaloriferin derecesini bir derece düşürün demek böyle bir şeydir. Harikulade çözüm. Zaten enerji bakanımıza yakışan budur. Zaten biz geçinemiyoruz, doğal gaz faturası diyene karşı hükümetin vazifesi çok yakıyorsunuz biraz düşürün demektir. Tarım bakanı pahalılıktan muzdarip olan vatandaşa çok yiyorsunuz az yiyin diyor. Sayın Cumhurbaşkanının işsizlik rakamlarına verdiği cevapta ‘Memlekette işsizlik artmıyor bu bir algı, iş arayanların sayısı artıyor' diyor.

“ZENGİN ETTİKLERİ ADAMLAR TASARRUF ETMESİ GEREKİNCE HİÇ ONLARA AZ KAZAN DEMİYORLAR”

Asgari ücret ile ilgili bir komisyon toplandı biliyorsunuz. Her sene oluyor bir pazarlık dönüyor. Asgari ücretle yeniden değerleme oranı en az olmak kaydı ile bizim bir beklentimiz var o da 22, 58'dir. Onunla ilgili en böyle bir düzeltme bekliyoruz. O mevzuda hassasiyet taşıyanlarımızın ‘Asgari ücretler alanlar kadar asgari ücretleri verenlerinde korunması lazım' cümleleri var, unutmamak lazım. Ama hükümetin sicili şöyle bozuk. Hükümet devamlı patronları korur işçileri ezer bir algının içindedir. Tasarruf mevzu bahis olunca garip tasarruf etsin cümleleri kuruyorlar. Zengin ettikleri adamlar tasarruf etmesi gerekince hiç onlara demiyorlar az kazan. Zengin ettikleri adamlar vergi borçlarını vermeleri gerekince onların vergilerini affederler, vatandaşa para yok derken çok cüretkâr cümleler kurduklarına şahit oluyoruz. Fakir fukaranın zayıf olduğu düzen adaletsiz düzendir. Asgari ücret tespit komisyonu ne yapacak bilmiyorum ama biz 22,58 yeniden değerleme oranının altında bir zammı sağlıklı bulmuyoruz. 10 milyon kişi açlık sınırının altındadır.”