DARISI BÜYÜK ŞEHİRLERİN BAŞINA

Ünlü bir Ulusal köşe yazarı, İstanbul'un 88 milletvekili çıkaracağını, binlerce aday adayı başvurusu olduğunu ama hiç birini şahsen tanımadıklarını hatta hiçbirini dinleme, soru sorma imkânlarının dahi bulunmadığını yazmış.

Düşündüm de biz yine iyiyiz, en azından ilimizden çıkacak vekil adaylarını da aday adaylarını da tanıyoruz, çaylarını içtik, çay ısmarladık ziyaretlerde kendilerine sorular sorduk, vekil olduklarında neler yapacaklarını konuştuk.

Kişisel siyasi görüşlerimize göre kendi adaylarımızı irdeledik, eleştirdik, 1. 2. 3. sıralara yerleştirdik. Siyasi görüşümüze uzak olanları yerel basınımızdan okuduk öğrendik. Hemen hemen tüm vekil adaylarını yakından tanımış olduk.

Vekil olup mecliste temsil noktasına geldiklerinde söyledikleri ile yaptıklarını karşılaştırıp yine yazacağız, eleştireceğiz, sonraki seçimde söyledikleri arşivlerden çıkarılıp hepsi tek tek sorgulanacak.

İstanbulluların vekillerine böyle bir sorgulama, eleştirme imkanı var mı?

2011 seçimlerinde Murat Yapıcı'nın aldığı oya ve partisinin ülke genelinde aldığı oya bakarsak, küçük şehirlerde önemli aday isimleri partilerin vekil oranını doğrudan etkileyebiliyor.

Bu seçimde ise Tuncay Çelik'in dediği gibi seçim CHP'nin 1. sıra adayı ile AKP'nin 3. sıra adayı arasında geçeceği ön görülüyor. Eğer CHP de Tanju Özcan faktörü olmasa genel kanı AKP'nin 3-0 yapacağı değil mi? MHP'nin Kocaelinde listeye giremeyen adayı Bolu da 2. sıraya koymasını MHP'liler bile eleştirmedi mi? Bolu'dan bir aday bulamadınız mı sorularına neden olmadı mı? İşte bu kadar ilimizin vekil tablosuna hakimiz.

Bugün için ‘benim' diyen ünlü köşe yazarı gazeteciler dahi yaşadığı şehir olan İstanbul'da kendi vekilini tanımaz bilmezken, isimleri beğenir ya da beğenmezsiniz sonuçta biz Ankara'ya tanıdığımız bildiğimiz isimleri yollayacağız, 4 senenin ardından ise söyleyip de yapmadıklarının hesabını sorabileceğiz.

Nasıl ki aday adayı ya da adayken karşılaşıyorsak, vekil olduklarında yine karşılaşacağız, bir yerde Bolu'nun halk iradesi mecliste temsil edilecek diyebiliriz, İstanbul'un ise parti iradesi.

Tam anlamıyla olmasa da kendi vekilimizi seçmiş oluyoruz darısı büyük şehirlilerin başına.