Sağlık sisteminin yeterli düzeyde olmadığını, eksiklerin ve tutumun değiştirilmesi gerektiğini vurgulayan SES Bolu Temsilcisi Serdar Koçyiğit, “Aile sağlığı merkezinde çalışan diğer tüm sağlık emekçilerinin iş yükünü arttıran, hemen bütün hizmetleri tek başına vermesine neden olan bu sistem, aynı zamanda bölge tabanlı olmaması nedeniyle hastalar açısından da pek çok soruna yol açmaktadır. Üstelik sorun sadece ASM’lerde yaşanmamaktadır, Toplum Sağlığı Merkezleri başta olmak üzere bütün birinci basamak kurumları ciddi bir belirsizlik içerisindedir. Siyasi iktidarın “kervan yolda düzülür” mantığının sonucu, her gün değiştirilen mevzuat, kişilerin iş güvenliğinin ve iş güvencesinin olmaması, ekip anlayışının dağıtılmış olması pek çok başka problemi de beraberinde getirmiştir. Yap-boz tahtasına dönüştürülen, sağlık hizmeti sunumu olumsuz yönde etkilemiştir” şeklinde konuştu.

Birinci basamak sağlık hizmetlerinin temel hedefinin toplum sağlığını korumak ve olası hastalıkların erken tanı ve tedavisi için önemli olduğunu belirten Koçyiğit, “Toplumun sağlığını korumak ve geliştirmek, önlenebilir hastalıklarla mücadele etmek, erken tanı ve tedavi ile mortalite ve morbiditeyi en aza indirmek, toplumun sağlık düzeyini yükseltmek bir sağlık sisteminin temel hedefidir. Tüm bu özellikleri bünyesinde barındıran Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri sağlık hizmetlerinin temelini teşkil eder.” ifadelerini kullandı.

Serdar Koçyiğit, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak sağlık sistemine yönelik sorunları ve bunu oluşturan koşulları inceleyerek,

*Toplumun sağlığını korumak ve geliştirmek ancak eşitsizliklerle mücadele ederek, her bir bireyin yeterli beslenebildiği, uygun koşullarda barınabildiği, temiz suya ulaşımının mümkün olduğu, havanın kirletilmediği, demokratik bir yönetim modeli ile toplumsal barışı sağlayarak, yani en temel insani ihtiyaçların karşılanması ile mümkündür. Sağlık hizmetleri, ancak tüm bu sıralananlarla birlikte toplum sağlığının geliştirilmesine katkı sağlayabilir. Türkiye gibi toplumsal eşitsizliklerin derin olduğu ülkelerde, sağlık hizmetleri eşitsizlikleri en aza indirgenmesi hedefiyle de yapılandırılmak zorundadır.

*Bölgesel temelli verilmesi gereken koruyucu sağlık hizmetlerinin liste ve başvurucu merkezli verilmesi toplum sağlığı açısında sorunları büyütmektedir. ”dedi. Liste temelli sistem nedeniyle sığınmacılar ve mevsimlik işçiler gibi kişilerin tespiti zorlaşmıştır, üstelik negatif performansa ve cezaya dayalı sistem nedeniyle bu kişilerin sisteme kaydı da istenilmeyen bir durumdur.

*Nüfus hareketliliğin (tatil, mevsimlik çalışma vb.) yoğun olduğu bölgelerde liste dışı başvurular iş yükünde artışa sebep olmakta, tıbbi malzeme yetersizliği sorununa yol açmaktadır. Sadece ASM’lere başvuranlar birinci basamak sağlık hizmetlerden yararlanmakta, kayıtlı nüfusun büyük bir kısmı ile temas kurulamamakta ve liste tabanlı nüfus dahi tanınmamaktadır. E-nabız sisteminden aile hekimini değiştirmek de mümkün olduğundan nüfusu tanımak imkânsız hale gelmiştir.” şeklinde konuştu.

*Birinci basamak hizmetlerindeki dönüşümle birlikte halk sağlığına yönelik uygulamalarda da büyük sorunlar yaşamaktadır. Covid salgını birinci basamak sağlık hizmetlerinin önemini daha fazla ortaya koymuştur. Ancak sağlık yöneticileri bütünlüklü politika değişimi yerine pansuman tedbirlerle, diş hekimlerini filyasyonda görevlendirerek eksikliklerin üstünü örtmeyi tercih etmiştir. Yine Covide karşı geliştirilen etkin aşılar olmasına rağmen toplumun bir kısmında aşı reddi görülmekte, bu durum halk sağlığını tehdit etmektedir. Aşı reddinin temelinde de sağlık emekçileri ile toplum arasındaki güven ilişkisinin bilinçli olarak deforme edilmesi yer almaktadır.

*Sağlık ocağı sisteminin ortadan kaldırılmış olması nedeniyle çevre sağlığıyla ilgili konularda yaşanan çok başlılık, gıda ve su temizliğinde sorunlara sebep olmaktadır. Su ve gıda güvenliği aşısında riskler artmıştır. Kaldırılmış olması sadece birinci basamak sağlık hizmetlerine zarar vermemiş, sistemin diğer basamaklarında da aşırı ve gereksiz kullanıma, yığılmaya neden olmuştur. Özellikle üniversite hastaneleri ve eğitim araştırma hastaneleri eğitim ve araştırma işlevlerini yerine getiremez hale gelmiştir. Bu kurumlarda eğitime ve araştırmaya ayrılması gereken zaman 1. Basamakta ya da devlet hastanelerinde çözülmesi gereken basit tedavilere harcanmaktadır. Bu durum kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasının da önünde engeldir.” ifadelerini kullandı.

*Sevk zinciri basamaklandırılmış sağlık hizmetinin olmazsa olmazdır. En yaygın görülen sağlık sorunlarının tedavisinin bireyin yaşadığı yere en yakın birinci basamak ekibi ile çözülmesi gereklidir. Komplike olgularının tanı ve tedavisi içinse 2. ve 3. basamağa sevk edilmeleri gerekmektedir. Sevk zincirinin ortadan kaldırılmış olması sadece birinci basamak sağlık hizmetlerine zarar vermemiş, sistemin diğer basamaklarında da aşırı ve gereksiz kullanıma, yığılmaya neden olmuştur. Özellikle üniversite hastaneleri ve eğitim araştırma hastaneleri eğitim ve araştırma işlevlerini yerine getiremez hale gelmiştir. Bu kurumlarda eğitime ve araştırmaya ayrılması gereken zaman 1. Basamakta ya da devlet hastanelerinde çözülmesi gereken basit tedavilere harcanmaktadır. Bu durum kamu kaynaklarının etkin ve verimli kullanılmasının da önünde engeldir.

*Birinci basamak alanında yumak haline gelmiş sorunları yapılan her mevzuat değişikliği çözmek bir yana daha da içinden çıkılmaz hale getirmektedir. Üstelik bunca sorunu çözmeye değil arttırmaya yönelik adımlar atılmakta, son çıkarılan yönetmelikle Aile Sağlığı Merkezi çalışanları cezalandırılmaktadır.

*Kadın sağlığı, üreme sağlığından ibaret görülmektedir. Ancak iktidarın üreme politikalarından kaynaklı bu alanda bile eksiklik yaşanmaktadır. Aile planlaması hizmetleri talep odaklı yürütülmekte, AÇSAP’ların işlevsizleştirilmesi bu konuda yetersizliklere neden olmaktadır.” ifadelerine yer verdi.